How Turkey’s ‘doping-induced’ growth backfired into hasty elections (Al-Monitor, May 2,2018)=
ARTICLE SUMMARY The Turkish government’s rush to hold elections in June is driven by economic…
Mustafa Sönmez
Kendilerine “Yetmez, ama Evet”çi diyorlar. Damardan ve baştan AKP’liler ile AKP destekçisi liberal solcular yan yana. İsimlerden bir bukle aktarayım da terkibe Maşallah çekin. Alfabetik sıralamada AKP ideologu Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can’ın bir yanında Oral Çalışlar, diğer yanında Oya Baydar var…Listeden bir demet : Adalet Ağaoğlu, Ahmet Kekeç, Alev Erkilet, Alper Görmüş, Atilla Aytemur, Avi Haligua, Aydın Engin, Ayhan Aktar, Ayşe Günaysu, Bahri Bayram Belen, Baskın Oran, Bayram Bozyel, Bülent Somay, Cafer Solgun, Celal Yıldırım, Cengiz Aktar, Cengiz Algan, Çağatay Anadol, Demiray Oral, Dilek Kurban, Emre Aköz, Erdağ Aksel,Ergin Cinmen, Ergun Özbudun, Erol Katırcıoğlu, Fadime Özkan, Ferhat Kentel, Garo Paylan, Görkem Yeltan, Gülçin Avşar, Gülden Sönmez, Gürbüz Özaltınlı, Halil Berktay, Hayko Bağdat, Hilal Kaplan, Jale Mildanoğlu, Kerem Kabadayı, Kezban Hatemi, Lale Mansur, Leman Yurtsever, Leyla İpekçi, Markar Esayan, Mehmet Altan, Mehmet Rasgelenler, Mehmet Uçum, Mithat Sancar, Mustafa Paçal, Mustafa Şentop, Necmiye Alpay, Oral Çalışlar, Osman Can, Oya Baydar, Ömer Laçiner, Perihan Mağden, Roni Margulies, Salih Tuna, Sami Evren,Seydi Fırat, Sezai Temelli, Sinan Özbek, Şahin Alpay, Şenol Karakaş, Taner Ziya Koçak, Tatyos Bebek, Tuğbay Öz, Turgay Oğur, Ümit Kardaş, Ümit Şahin, Yalçın Ergündoğan, Yasemin Çongar, Yasemin Göksu, Yıldıray Oğur, Yıldız Önen, Yıldız Ramazanoğlu, Yücel Sayman, Zaycan Akış, Zeynep Tanbay…
***
“Liberal” ya da kendini “hala” solcu, sosyalist olarak tanımlayanlar, Pazar günü oylanacak paket için “Yetmez” diyorlar ama Evet oyu kullanacaklarını da ekliyorlar. Bu gruptaki küçük bir parti EDP’nin afişine rastlamış olabilirsiniz: AKP Zihniyetine Hayır, Referanduma Evet…Nedir bu lahana turşusu, perhiz meselesi..? “Yetmez” demekle, paketteki olumlu şeylere oy verdiklerini, kalanına da güya şerh koyduklarını ifade ediyorlar. İki yüzlülük burada başlıyor işte. Aslında “şerhsiz, koşulsuz evet” diyorlar; ama mahcup ve utangaç bir şekilde…
Bir kere, “Yetmez” demek, “Daha” demektir. Yani, paketinizde olumlu şeyler var, ama keşke daha çok şey olsaydı deyip paketin içeriğine onay vermektir. Peki neye onay verdiklerinin farkındalar mı? Ya da bu paketin neler götürdüğünün farkında değiller mi? Pakette “yüksek yargı”yı tasfiye etmeye “evet” derken, bu bir yargı demokratikleştirmesidir, diyebiliyorlar mı? Demokratikleşme, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendirilmesiyle sağlanır.Oysa pakette tam tersine , yürütmeye tabi kılma var. Yargının, siyasi iktidar üzerinde kontrol ve dengeleme görevini ifa etme yeteneğinin yok edilmesi var. Bağımlı yargı ile demokrasi olur mu? İktidarın daha da güçlendirilmesi anlamına gelen bir düzenlemeye “yetmez, daha…”denir mi? Bu nasıl solculuktur? Solcular, iktidarın merkezden yerele dağıtılmasını, denetlenebilir olmasını savunurlar, güçlenip merkezileşmesini değil.
***
“Yetmez ama evet”çiler, “boykotçular” gibi yapsalardı, bu satırları yazmaya gerek kalmazdı. Ne diyor boykotçular, BDP’liler ? Yüzde 10 seçim barajını indirmiyorsanız, Kürt meselesine bir reform getiremiyorsanız, bana hitap etmiyorsunuz, Evet-Hayır sorunuza da cevap vermiyorum, diyor. Yetmeyeni olumlamıyor. Kendi içinde tutarlı bir tavır.
Yetmez ama Evetçilerde böyle bir tutarlılık yok, gerçekte ise bütün dertleri, “Hayır” diyenlerle değil, AKP’lilerle fotoğraf karesine girmek. Ama bu fotoğrafa girerken de –şimdilik- utangaçlar, mahçuplar, pek iyi de hissetmiyorlar. Ruhsal durumlarını analiz etmeli. Bakın yukarıdaki listeye, ne göreceksiniz: Bazısı, daha baştan AKP’li. Kader ortağı olmuş AKP ile, Fetullahçılarla, dönüşü yok. Bunlar , Yetmez ama Evetçi listesine “namuslarıyla” girmişler. Peki diğerlerine ne demeli? Kimisi 12 Mart, 12 Eylül darbelerinin travmasını atamamış, yılları bulan bir depresyonla yaşıyor, “sınıfsal” olanı bırakmış, “sivil olsun da, çamurdan olsun” saplantısıyla kendine bir vizyon örmüş. Bu sivil toplumculuğu Özal ile başlatmış, RTE ile sürdürüyor. Gözü ne sömürü görüyor, ne doludizgin faşizme gidiş…Askeri vesayet kalksın ama yerine gelen? Umurunda değil. Sivil dikta dediğinde dudak büküyor. Seni Ergenekoncu, diyor. Kimisi de ahir ömründe, solcu olarak başaramadığı “düzeni yıkma”, askerlerden hesap sorma işini bugün İslamcılar yapıyor yanılsaması, zavallılığı içinde. Geçmişle ilgili takıntıları, yaşanmış ve yaşanmakta olan hayal kırıklıkları, birçoğunun gözüne perde indirmiş. Çoğu için sosyalizm, köklü bir düzen değişikliği değil artık, bir “yönetişim” imkanı… SSCB sonrası ideolojik bozgunu sömürmek için bunların bir çoğuna paye dağıtan Fethullah üniversiteleri, medyası, vakıfları, AKP’nin elindeki devlet kurumları vb., bu şaşkınları manipüle etmekte hiç zorlanmadı.
Ne denebilir ki? En azından önemli bir kısmına “Yetmez ama Evet”teki iki yüzlülük bir karakter olarak, yapışıp kalır, kolay kolay değişmez…Örtülü AKP’lilik, mahçup bir destekten arsız bir savunmaya dönüşebilir, saflarını sıklaştırıp iyice emeğin karşısına geçerler. Ya da pişkince, liberalleşmiş bir CHP bulurlarsa, oraya da tornistan yaparlar. Bu kez de CHP’ye, “Yetmez ama Evet”derler… Hiç şaşırmayın…
Not: Dünkü yazımda, yetmez ama evet listesinde görünen Av.Ergin Cinmen, tercihinin “Evet” değil, “boykot” olduğunu bildirdi.