Kara paraya muhtaçlık günleri (Al-Monitor, 18 Mayıs, 2018)
Türkiye 24 Haziran’da cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri için sandık başına gitmeye hazırlanırken ekonomi önemli bir…
Mustafa Sönmez
Hükümetin ekonomi ile ilgili bakanlarından Ali Babacan, hafta sonu Kanal 24’te katıldığı televizyon programında, 12 Eylülde yapılacak referandumun ekonomiye etkilerine ilişkin bir soruyu yanıtlarken, “Türkiye bütün bu kargaşa ortamında bir başarı adası, bir istikrar adası olarak yükselirken hayır çıkarsa birden bire kendisini geriye giden reformdan uzaklaşan bir pozisyonda görecektir..Türkiye bunun için bir bedel öder, bir faturası olur bu işin. ” demiş.
Tarzan, belli ki, zor durumda. Nabız yoklamalarından, anketlerden anlaşılıyor ki, istedikleri oranda Evet çıkmayacak. Şimdi de her fırsatta “Hayır” çıkarsa kaos olur,bedel öderiz benzeri tehditkar ifadeleri sık sık kullanmaya başladılar, daha da kullanacaklar
Oysa, soğukkanlı bir değerlendirme yapma niyetinde olanlar, Babacan’ın “istikrar adası” olarak gösterdiği Türkiye ekonomisinin bir sıcak para afyonlaması yaşadığını, sıcak paranın da yatırım yeri olarak Türkiye’yi seçiminde AKP iktidarının vazgeçilmez bir rolü olmadığını görürler. Türkiye’de , birçok ülkeye işlerin yolunda gidiyor görünmesi, sıcak paranın, yani yurtdışında yerleşik yatırımcıların tercihlerinden oluşuyor. Akan sıcak para, dövizi aşağı iterek ithalatı ve ithalata bağımlı ihracatı kıpırdatmakta, sıcak para rüzgarlı bir büyüme “akmasa da damlatmaktadır”. Referandumun sonucunun ise en azından kısa ve orta vadede sıcak para yönelişlerini değiştirmeyeceği gün gibi açıktır.
***
Kafasını Türkiye’den yer küreye çevirme basiretini gösterenler göreceklerdir ki, sıcak para için Türkiye’nin yanı sıra, Meksika, Brezilya, Malezya, G.Kore ve G.Afrika “bereketli topraklar”…
Derecelendirme kuruluşları açısından Türkiye, ortalarda bir yerde. Moody’s’in Türkiye notu Ba2, S&P’ninki BB, Fitch’inki BB+…Bu notlar, sıcak paranın girişinde etkili. Sıcak para şunun farkında ki, tüm kriz şartlarına rağmen Türkiye dolar borçlanmasını yüzde 5 dolayında faiz ödeyerek karşılıyor. Sıcak paranın 2010’un ilk 8 ayında ne kazandığını sayılarla ifade edelim de, sıcak paranın referanduma mı, sağladığı getiriye mi önem verdiği anlaşılsın.
Sıcak paranın 2009 sonunda yaptığı yatırım, 3 Eylül itibariyle borsaya yatırım ise TL bazında yüzde 15,5, dolar bazında yüzde 14,5 kazandırdı. Devlet tahviline yatırım yapıldıysa , TL bazında yüzde 5,6, dolar bazında yüzde 5’e yakın faiz elde edildi. Yatırım repoya ise TL bazında yüzde 4, dolar bazında yüzde 3 kazanıldı. Böyle kazanan bir sıcak para, Anayasa değişikliğine Hayır çıktı diye niye çekip gitsin?
Sıcak para, bugün elde ettiği bu getirilerin azalıp artması ile ilgilidir. Onun için önemli olan, getirisinde bir aşınma olup olmadığı ve dışarıda ona daha cazip bir seçeneğin ortaya çıkıp çıkmamasıdır.
***
27 Ağustos itibariyle, iyi paralar kazanan sıcak paranın borsa ve devlet kağıtlarındaki yatırım toplamı 85 milyar dolara çıkmış durumda. Banka mevduatı olarak da yabancıların 30 milyar doları Türkiye’deki bankalarda. Toplamı 115 milyar doları bulan bu sıcak paranın, referandumda çıkacak bir “Hayır” ile çekip gitmesi söz konusu olabilir mi? Tabi ki hayır. Sıcak para ve onların görüşlerine itibar ettikleri derecelendirme kuruluşları, IMF analistleri, bu referandumdan “Hayır” çıkmasının ardından iktidarın değişmeyeceğini, ekonomi politikalarda ani bir değişim yaşanmayacağını biliyorlar. 2011’deki genel seçimin öne çekilmesi muhtemel. Ve buna dönük olarak da mali kuralı erteleyen AKP iktidarının daha gevşek bir maliye politikasına yöneleceği de sır değil. Bunun da başta enflasyon hedefini sulandırması, kamu borç stokunu kabartacağı, bütçe açığına yol açacağı biliniyor. Ama, bütün bunlara rağmen, sıcak para yatırımcıları, gidilebilecek muhtemel ülkelerle kıyaslayarak kararlarını veriyorlar. Dünyanın şu kış gününde, bir hayır çıktı diye 13 Eylül sabahı bir yere gitmezler, kaos filan da olmaz…Kimse, AKP’nin oyununa gelmesin…