Mustafa Sönmez

Bir ülkenin dış piyasalardaki notunu bazen değerlendirme kuruluşları verdikleri notlarla belirlerken bir gösterge de kısa adı CDS olan Temerrütten Korunma Anlaşması fiyatlarıdır. Diyelim bir ülkenin devlet kağıdına yatırım yaptınız ve bu yatırımdan başınız derde girmesin diye yatırımınızı sigorta ettirmek istiyorsunuz. Bu riski sigorta edenler ülkenin durumuna göre yatırımınızı sigorta etmenin fiyatını, sigorta primini (CDS) açıklıyorlar. Dolayısıyla, belirli zamanlarda ülkelerin CDS’lerine bakarak, kim ne kadar riskli, iflasa uzak ya da yakın, anlayabiliyorsunuz.

Türkiye’nin CDS’leri, yaşadığı son haftaların türbülansı ile arttı. Yani Türkiye kağıtlarına yatırımın sigortasını daha yüksek prim öderseniz yapıyorlar.

Kaynak:Reuters

2010’un Temmuz ayında 134’e kadar düşen Türkiye CDS’leri en parlak zamanındaydı. Sonrasında küçük dalgalanmalar gösterdi ama Ağustos’ta fena fırladı ve 225’e çıktı. Bu, Temmuz’a göre yüzde 21 artış demekti.

***

Peki Türkiye’nin bir tür dış itibarı böyle inerken , karizması çizilirken başkalarınınki nasıl? Bekleneceği gibi en kötü durumda olan, kağıdı en itibarsız Yunanistan. İkinci sırada Portekiz ve üçüncü sırada Arjantin var. AB’nin 5 numarası İspanya’nın kağıtlarına yatırım yapacakların ödeyeceği sigorta primi de yüksek. İspanya’yı Macaristan izliyor ve sonra sırayı Türkiye alıyor.

Borç kağıdına en itibar edilen ülkeler ise tuzu kuru Çin ile Hindistan, sonra Meksika…

Türkiye’yi “Riskliler Kulübü”ne sokan en etkili unsur, 12 aylık toplamı 72,5 milyar doları bulan cari açığı. Milli gelirin yüzde 9’una yaklaşan bu cari açık, tabi ki, tüm uluslararası otoriteleri ürkütüyor ve açığın nasıl finanse edileceği merakla soruluyor.

***

Önceki yazımda da belirtmiştim: AKP iktidarının bütün hesabı, ABD ve AB Merkez Bankalarının düşük faizle gevşeme politikasını devam ettirmesiyle sıcak paranın yeniden Türkiye’ye akması üstüne kurulu. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da CNN Türk’te aynı şeyi söyledi. Ama papaz her zaman pilav yer mi?  Cari açık bu boyutlara ulaşmışken hangi sermaye, Türkiye’ye nasıl akacak acaba?

Kimse, mevsimsel etkilerle işsizliğin azalmış görünmesine aldırmıyor. Herkes de biliyor ki, Mayıs ayında inşaat ve turizmin etkisiyle istihdam kımıldar. TÜİK, tarımı, yine işsizliğin kamuflaj malzemesi olarak kullanmış gönlünce. Nasılsa hesap soran yok… Mayıs istatistiklerinde. 490 bin olarak görünen istihdam artışının yarısı tarımdan. Pes…Bu arada imalat sanayisinde istihdam artışı yok, yaklaşık 40 bin azalma var. Nedeni açık: İkinci çeyrekte büyüme durdu. Bunları biz biliriz de, el alem bilmez mi? Bilir elbette. Onun için risk primini bir anda yüzde 20 yükselttiler ve girdik riskliler kulübüne

Written by Mustafa Sönmez