Mustafa Sönmez

Resmi işsiz sayısı 3 milyona yaklaşırken bunların 1 milyonundan biraz fazlasını (yüzde 34) yaşları 15 ila 24 arasında olan “gençler” oluşturuyor. Dışa bağımlılığı iyice pekişen, neoliberal-muhafazakar kapitalizm, en çok gelecek kuşakları tehdit ediyor; onlara ne doğru dürüst bir eğitim ne de istihdam verebiliyor. Ne yazık ki, AKP iktidarının vurdumduymaz anlayışı ile gençler, özellikle genç kadınlar için gelecek daha endişe verici bir görünümde.

Bizde, 15-29 yaş grubu genç nüfus içerisinde istihdamda ve eğitimde yer almayanların oranı OECD ülkelerine göre oldukça yüksek. Bu durumun kadınlarda erkeklerden daha belirgin olduğu, özellikle AKP iktidarının gayretleriyle, kadınlarda eğitim ve istihdamın dışında olma durumunun erkeklere göre daha kalıcı olduğu bir gerçek.

Eğitimde dünyada nerede durduğumuza ilişkin bir gösterge verelim: 2008 itibarıyla ortaöğretim ve daha üst seviyede eğitim alanların oranı Türkiye’de yüzde 30 iken, bu oran OECD ve AB-19 ülke ortalamalarında yüzde 72. Uçurumu görüyor musunuz? Türkiye’de 2009 yılında işgücünün yüzde 63,3’ü, istihdamın yüzde 63,7’si ve işsizlerin yüzde 61,1’i lise altı eğitim seviyesindekiler ve okur-yazar olmayanlardan oluşuyor. Bu kadar eğitimi düşük bir işgücü ancak tarımda, imalat sanayinin ucuz ücretli, emek-yoğun, tehlikeli alt sektörlerinde ve inşaat, ulaştırma, turizm gibi yine ucuz ücretli, emek-yoğun sektörlerde iş bulabilmekte. Sermaye de, eldeki bu bol ve ucuz emeği değerlendireceği sektörlere yönelmekte, dünyadaki işbölümünde üstlenilen rol de böylece belirlenmekte…
***
TÜİK’in Ağustos ayı işgücü-istihdam verilerinden gördük ki, genelde işsizlik oranı yüzde 11,4’e çıkarken 15-24 yaş genç nüfusta bu oran yüzde yüzde 21. Krizde yüzde 24 olan bu oran, sıcak para girişi kaynaklı yeniden büyümeye geçişle 2010 ağustos’unda ancak yüzde 21’e inebilmiş ve genç işsizlerin sayısına, kriz öncesine göre 100 bin kişi daha katılmış. Hele ki kentlere gelip tarım dışı işsizlikte gençlerin durumuna bakarsak, burada işsizliğin yüzde 26,4 gibi dehşetli bir boyutta olduğunu görürüz.

Kaynak:TÜİK veri tabanı

Resmi işsizlerin yüzde 34’ünü gençlerin oluşturması, içinde yaşadığımız keşmekeşin bir ürünü. Eğitimin ticarileştirilip, sosyal devlet hizmeti olmaktan çıkarılması ve içeriksizleştirilmesi, kalitesizleştirilmesi ile gençler, iş bulabilecek eğitimi alamıyorlar, bu bir. Çoğu aile, çocuğunu ilköğrenim sonrası okutamıyor. Hele ki, muhafazakar AKP’nin kararttığı bu ortamda, kız öğrenciler hemen “ev kızı” haline getiriliyorlar. Bu zinciri bir şekilde kırıp işgücü piyasasına çıkan genç kızlar ise, yüksekokul diploması sahibi değilseler, işsizliği derinden yaşıyorlar. Genç erkekler arasında yüzde 23’e yaklaşan tarım dışı işsizlik , genç kadınlar arasında yüzde 35’e yaklaşıyor. İstihdam imkanı bulmuş gençler arasında kadınların payı ancak yüzde 21…

***

Erkekler arasında 8 yıllık ilköğrenim sonrası ortaöğrenime devam edenler üçte ikiyi ancak buluyor. Yani eğitim maratonunda üçte bir nüfus ilköğrenim sonrası diskalifiye ediliyor. Ortaöğrenime devam, genç kızlar arasında yüzde 62’ye düşüyor. Dolayısıyla gençlerin çoğu, ellerinde ancak l ilkokul diplomasıyla iş aramaya çıkıyorlar. Liseyi bitirenlerin de diploması pek işe yaramıyor. Ama, işgücü piyasasında umutsuzca da olsa iş bakınıyorlar. Sayıları 4,7 milyona varan genç işgücü pazarında, iş bulabilenler 3,7 milyonda kalınca genç işsiz sayısı da 1 milyonu aşmış durumda. Bunların yaklaşık yüzde 60’ı genç erkeklerden, yüzde 40’ı genç kadınlardan oluşuyor. Toplamda Türkiye’de 3 milyon işsizin 1 milyonunu kadın işsizler oluştururken, kadın işsizlerin de 400 bini, 15-24 yaş grubundaki genç kadınlar…

Gençlik, gelecek demektir. Geleceğimizi gençlerin durumuna bakarak okuyabilir, nasıl bir karanlığa doğru yol aldığımızı anlayabiliriz. Tersi de mümkün; gençlerin, özellikle çalışan,çalışmak isteyen işçi gençliğin durumuna sağlıklı müdahalelerle, ancak onların öncülüğüyle birlikte geleceğimizi kurtarabiliriz…

Written by Mustafa Sönmez