Mustafa Sönmez
 
Boğaz’daki bir otelde yudumladığı beleş şarap markasını Hürriyet’teki köşesinde cömertçe reklam eden Ertuğrul Özkök, “Usta söylüyorsa öyledir” başlıklı yazısında diyor ki, “Dün Başbakan Erdoğan’ın ekonomik krizle ilgili sözlerini okuyorum. “Bu defa teğet de geçmeyecek” diyor.İtiraf edeyim, bu sözü ilk söylediğinde inanmamıştım. Şimdi geriye baktığım zaman görüyorum ki, kendinden çok emin bir ifadeyle söylediği o sözler haklı çıkmış.Dünya ekonomisi üzerinde yeniden karabulutlar dolaşmaya başladı.Başbakan bu defa da haklı çıkabilir mi? İnşallah çıkar.Ama geçmişteki referansına bakarsam, söyleyebileceğimiz tek şey şu olabilir:Bu defa ben de inanıyorum. “Usta öyle diyorsa,öyledir…”(28 Temmuz Hürriyet)
Özkök, iktisatçı değil. “Geriye baktığımda görüyorum ki…” derken nereye bakıyor bilmem, ama ben ona “Teğet geçti” denilen dönem ve bugünkü durum ile ile ilgili 10 gösterge sıralayayım, üstüne biraz düşünsün:
1- “Teğet geçti” denilen dönemde Türkiye ekonomisi, daralmanın başladığı 2008’in 3’ncü çeyreğinden 2009’un 3’ünce çeyreğine, 12 ayda yüzde 8 küçüldü. Bu kadar dramatik daralan emsal bir ülke yok !…Sadece 2009 yılının daralması bile yüzde 5’e yakın. 2009’un  tamamında da Türkiye’yi iki ülke geçti: Meksika ve Rusya. Kaynak: TÜİK ve IMF
2- “Teğet geçti” denilen dönemde ekonomide daralma ile birlikte SGK verilerine göre, 2008 Ekim’inde 9 milyon 120 bin olan kayıtlı işçi sayısı, 2009 Şubat’ına kadar 760 bin azaldı. Yani bu 5 ayda 760 bin işçi işinden oldu. Kaynak:SGK. Bunlara, kayıt dışı olanlar dahil değil.
3- Teğet geçildi, denilen kriz, 2009’un ikinci yarısında sıcak para girişinin başlamasıyla büyümeye geçti ama reel ücretler geriletilerek. Sanayi işçilerinin reel ücret kayıpları 2008’den 2009’a yüzde 7, inşaat işçilerinin yüzde 16, hizmet çalışanlarınınki yüzde 2 oldu. Kaynak:DPT
4- Karşılıksız çek, icra-iflas yasalarını ihlalden 2008’de 18 bin, 2009’da 20 bin kişi hüküm giyip cezaevine girdi. Bunlar, o yıl hüküm giyenlerin yüzde 25’ine yakın. Kaynak:Adalet Bakanlığı
5- 2008-2009 krizinden banka kredileri ve kredi kartı harcamaları kışkırtmasıyla çıkılırken ailelerin borç yükü hızla arttı. 2008’in 5’nci ayında 106 milyar TL olan ailelerin borç yükü 2011’in ortasında 200 milyar TL’yi geçti. Teğet bile geçmeyecek denilen döneme böyle bir yük ile giriyor aileler. Kaynak:BDDK
6- Teğet bile geçmeyecek denilen döneme Türkiye 300 milyar dolarlık bir dış borç stoku ile girerken borçların üçte ikisi özel sektörün. Üstelik bunların dörtte biri kısa vadeli. Kaynak:Hazine Müs.
7- Teğet geçti denilen dönemden “büyüme” dönemine geçiş sıcak para girişi ile gerçekleşti. Kriz yılı 2008’de 55 milyar dolara kadar gerileyen sıcak para stoku, 2010’da 114 milyar dolara kadar çıktı. Kaynak:Merkez Bankası. Sıcak para ile körüklenen büyüme, iç pazara dönük gerçekleşti. Hem kamu harcamaları hem de tüketici kredileri ve kredi kartı harcamaları ile beslenen bu büyüme gözleri kamaştırdı ama ithalat ağırlıklı olduğu için müthiş bir cari açık yarattı.
8- Cari açık, yüzde 11 büyüme yaşanan 2011 çeyreğinde, milli gelirin yüzde 12’si gibi dehşet bir boyuta sıçradı. Kaynak: Merkez Bankası. Bu, IMF’nin yanı sıra derecelendirme kuruluşlarını alarma geçirdi.
9- Türkiye sıcak para girişi ile şahlanan ithalatında AB’yi ihya etti. AB, ihracatının yüzde 5’ini Türkiye’ye yaparken satın almada Türkiye’ye sadece yüzde 3 pay verdi. Kaynak:Eurostat .Yani, yine, “ Onlar Ortak biz alabildiğine pazar” durumuna düştük. AB’deki Yunanistan ve diğer Güney Avrupa ülkelerinin krizinin yatışmaması halinde, Türkiye’nin AB’ye sattıkları daha da azalacak. Bu da Türkiye sanayisi için kötü haber. Kapasiteler düşürülüp tensikatlar başlatılabilir.
10- IMF, 9-10 Temmuz 2011 tarihli raporunda Türkiye’nin 2011’de yüzde 9’a yakın büyümesinin ardından 2012’de büyük tempo kaybedeceğini ve büyümesinin yüzde 2,5’a düşeceğini duyurdu. Kaynak:IMF, Meeting of G-20 Deputies,9-10 Temmuz,2011.Cari açığın milli gelire oranın da yüzde 10 bandında olacağını dünyaya duyuran IMF’nin bu raporu dış yatırımcılar için hiç iyi değil.

Bu 10 gösterge, umarım Özkök’ü, yazdıkları üstüne düşünmeye yarar. Daha fazla ikna edilmeye  ihtiyacı olursa yardımcı olurum, memnuniyetle. Ama , “Yok ben aslıma rücu edip Özköşk Ertuğrul olacağım” derse, o başka.
Allah islah etsin, demekten başka elden ne gelir…

Written by Mustafa Sönmez