Mart 2012 işgücü-istihdam-işsizlik verileri, iş-aş derdi olanlar açısından umutlu bir tablo sergilemiyor. “Yumuşak iniş” politikası, sanayide, hatta inşaatta ve son olarak tarımda istihdam yaratmadığı gibi, insan eksiltiyor. Finans, kültür-sanat, bilişim gibi servis alanları da iş arayanlara çok karşılık vermemiş görünüyor. Buna karşılık, son 12 ayda (Mart 2011-2012) iş bulmuş görünen 531 bin kişiyi daha çok hizmet sektörünün istihdam ettiği anlaşılıyor. Anlıyoruz ki, son 12 ayda 146 bin kişi idari işlerde, 116 bin kişi toptan ve perakende ticaret işlerinde iş bulmuş. Ticareti tamamlayan ulaştırma işinde de 94 bin kişi istihdam edilmiş. Diğer iş yaratmış dallar da çoğu kamu işleri. Sağlık ve eğitimde son 1 yılda 250 bin kişiye yakın insan iş bulmuş. Kamu yönetimi ve savunmada da 122 bin kişi istihdam edilmiş. Turizm ve emlak sektörlerinde de iyi-kötü iş bulanlar olmuş…Ama toplama baktığınızda, üreten sektörlerin değil, servis sektörlerinin, iş kapısı olduğu ortaya çıkıyor.

Tarımdaki istihdam gerilemesini bir yana bırakırsak, başta imalat sanayi olmak üzere, madencilik,enerji gibi dallarda iş yaratılması bir yana, çalışan sayısını azaltmaya gitme, “yumuşak iniş”ten öte bir inişe işaret etmiyor mu? Bu konuda daha net görüntüye önümüzdeki aylarda ulaşabileceğiz.

***

İş bulanlar ve işini kaybedenlerle giriş yaptık ama açıklanan istatistikler, bir başka vahim görüntüyü yine önümüze getiriyor. Evlere tıkılan çalışma yaşındaki kadın nüfustaki artış…Son 12 ayda Türkiye’deki 15 yaşın üstündeki nüfus 1 milyon 196 bin artmış görünüyor. Ancak, buna rağmen işgücüne katılanların oranı artmamış, biraz da gerileyerek yüzde 48,5’a inmiş. Son 12 ayda artan 15 yaş üstü nüfusun ,yani potansiyel işgücünün ancak yüzde 27’si işgücü piyasasına çıkmış. Ya diğerleri? 15 yaşını geçen bu nüfustan bir kısmı öğrenci, bunu anlarız ama esas irkilten, “ev kadını-ev kızı” konumuna geçirilenler. Son 12 ayda yaklaşık 500 bin kadın evlere tıkıldı ve “ev kadını” olarak kodlanan kadın sayısı 12,2 milyona çıktı.

Bu son 1 yılda  500 bin kadın,  işgücü piyasasına çıkmadığı için, “işgücü” yani işe talip olanların da sayısı düşük göründü, iş bulamayıp “işsiz” olarak kodlananlar da düşük göründü. Nitekim bunun sonucu olarak son 12 ayda işsiz sayısı artmamış, tersine azalmış görünümde. Hem de 201 bin azalmış, oranı da 1 puan düşerek yüzde 9,9…Tarım dışındaki işsizlik ise 1 puanın üstünde gerilemiş ve yüzde 12’ye inmiş…

***

Aynı yanılsama genç işsizliği için de geçerli.  Sayılara bakarsanız, genç işsizliği de işgücü pazarına kızlı , erkekli çıkan Avrupalı gençlerin yüzde 40-50’leri bulan ortalama genç işsizlik oranları kadar ürkütücü değil. Ama sayılar değilse de gerçek ürkütücü. Genç kızları eve tıkarsanız, istatistiki olarak “Ev işleriyle meşgul” başlığıyla kodlarsanız, genç işsiz sayınız da azalmış görünür.  Nitekim, sayılar, genç işsizliğinin son 12 ayda yüzde 19,3’ten yüzde 17,4’e düştüğünü söylüyor. Yani 2011 martında 828 bin genç işsiz varken sayı 12 ayda 112 bin düşmüş ve yüzde 17,4’e gerilemiş. Yani 112 bin işsiz genç iş mi buldu? Hayır. Gerçek, iş bulmakla değil, işgücü kayıtlarından çıkmakla ilgili.  Belli ki, 12 ay önce, genç işgücü adaylarının bir kısmı genç kızlardı ve iş bulamayınca umudu kesip eve çekildiler ya da erkeklerce eve tıkıldılar.  Genç nüfus, son 1 yılda 53 bin artmış, ama iş arayan gençlerin 184 bini de iş aramaktan çekilmiş. Genç istihdamı ise artmamış,  71 bin azalmış. Bu durumda genç işsiz sayısının arttığını, ama eve çekilerek, işgücü piyasasında görünmediği için “işsiz” olarak kodlanmadığını söylemek gerekir.

 

Özetle, önümüzdeki aylarda da şahit olacağımız tablo şu: Ekonomide “Yumuşak iniş”, üretken sektörlerde istihdam yaratmıyor, çalışan eksiltiyor. Hizmet sektörü istihdamlarının da derinliği yok. İş aramaktan umudunu kaybedenlerin, özellikle genç kızların eve kapanması, işsizlik oranını kamufle ediyor, ama her kamuflaj , gerçeği sadece saklamaya çabalar, gerçek ise hep katıdır, acımasızdır.

Written by Mustafa Sönmez