Enflasyonda 7’nci karavana yılı…
Enflasyon, topçu RTE’nin pek sevdiği deyimle Temmuz’da ters köşe yaptı ve anketlerde binde 1 ancak…
Dünya ekonomisi ile ,özellikle son yıllarda daha çok entegre olan Türkiye kapitalizminin , ona bağlı olarak siyasetin döviz fiyatına, özellikle de doların fiyatına duyarlılığı arttı. Dolar ucuzlarsa ekonomi büyüyor, genişleme yaşanıyor, bu durum, kitleleri de etkiliyor, görece iş imkanları, krediye erişim, genişleyen iç talep, seçmeni de mutlu ediyor ve nedenini pek araştırmadan, bu durumu iktidarın başarısı olarak değerlendiriyor.
AKP’nin 2002 Kasım seçimlerinde, 2001 kriz öfkesi ile yüzde 34’e yaklaşan oylarının izleyen iki genel seçim sonrası yüzde 50’lerin eşiğine gelmesinde genelde ucuz seyreden dolar kurunun etkisi oldu.
Ucuzlatan ne?
Peki, doları ucuzlatan neydi? Tabii ki, Türkiye gibi ülkelere akan küresel sermaye… Çeşitli dönemlerde çeşitli etkenlerle bolluk gösteren likidite…Kuşkusuz, bu paranın gideceği ülkelerin 2008-2009 krizinde tökezlemeleri, krizden çıkış için likiditeyi bollaştıracak ek para pompalamaları ve o paranın, yine , dengeleri görece dayanıklı Türkiye gibi ülkelere akmaları, ucuz para, ucuz paradan büyüme ve seçmen memnuniyetini korumada etkisi oldu.
Ama ne kadar sürebilirdi ucuz para saltanatı ? Bir kere gelen para ucuz da olsa borç paraydı ve ülkenln milli glirinin yüzde 52’sine denk gelen bir dış borç dağı yarattı, hem de yüzde 40’ı 12 ay vadeli olmak üzere…
Ucuz para devrinin bittiğine ilişkin düdük 2013 ortasında , krizden başını kaldırmaya çalışan ABD’nin Fed’i tarafından çalındı. Sermaye park yaptığı Türkiye gibi ülkelerden demir almaya başladı ve eskisi kadar ilgi göstermemeye başladı.Hatta Türkiye için risklerin iyice tavan yaptığı 2015’te giriş, yerini net çıkışa bıraktı.
Net çıkış
Türkiye’ye yabancı para girişinin ana kanalını yabancı fonların borsaya, hisse senedi ve devlet kağıtlarına yaptıkları yatırımlar oluşturıyor ve dövizin fiyatını da bu sermaye giriş ve çıkışı önemli ölçüde etkiliyor.
Bu kanaldan,örneğin, 2010 ve 2011’de yılda 14 milyar dolar giriş gerçekleşmişti. 2012’de giriş 8 milyar dolara inse de sürdü. Ama özellikle 2013’ün ikinci yarısında akış azaldı ve yılın tamamında 6 milyar dolara indi. Fed düdüğü etkiliydi bu inişte. 2014’te giriş 2,6 milyar dolara kadar geriledi. 2015’te ise yabancı yatırımcı giriş yerine çıkışı yeğlemiş durumda ve her hafta çoğunlukla çıkış gözleniyor.
2015’in 21 Ağustosa kadar toplamı olarak alındığında net çıkış, 6 milyar dolara ulaşmış durumda. Bunun sonucudur ki, daha 14 ağustos’ta 2,78 TL olan dolar, bir hafta sonra hızlı çıkışlarla 3 TL’yi gördü.
3 TL’ye zıplatan sermaye çıkışını , 21 ağustos tarihli Merkez Bankası bülteninin ortaya koyacağını bir hafta önceki yazımda 500 milyon dolar olarak tahmin etmiştim. Perşembe günü açıklanan veriler 14 Ağustos’ta 5,5 milyar dolar olan çıkışın 21 Ağustos itibariyle 6 milyar dolara çıkmış olduğunu teyit etti. Doları 3 TL’ye zıplatan hafta yabancıların 248 milyon dolar hisse senedinden , 267 milyon dolar da devlet kağıtlarından(repo dahil) çıkmışlardı. Böylec 2015’te 21 Ağustos’a kadar çıkışlar 6 milyar doları aştı sırf portföy kanalından… Çıkışın yarısı ,yani 3 milyar doları 7 Haziran seçimleri sonrasına ait.
2008 krizinde böyle bir çıkış yaşanmışsa da yıl tamamında 4.2 milyar dolarda kalmıştı.Demek ki uzun yıllardır olmayan bir durum yaşanıyor.
Devamı gelebilir
Yabancı çıkışlarının önümüzdeki aylarda sürmesi pek muhtemel. Spekülatif giriş ver çıkışlar olsa da yabancıları net olarak girmeye özendirecek iklim kalmadı Türkiye’de. Ekonomik büyüme iyice cılızlaşmış, cari kırılganlık katılaşmış, enflasyon ve işsizlik çift hanede…Bunun üstüne kaçak saraydan kaynaklanan bir kördüğüm var, bütün sermaye kesiminin elini kolunu bağlayan ve belirsizlik tüneline sokan. Buna bir de IŞİD tehditini, AKP rejiminin samimi bulunmayan müttefik halinin getirdiği soru işaretlerini ekleyin…
Yabanc çıkışı dolar fiyatını zaten tatsız bir basamağa itmiş durumda. Daha da tatsızlaşması seçmen memnuniyetsizliğini artırabilir. Ama bu önermeden kimse, Ak faşizmin hakkından doların fiyatının geleceği anlamını çıkarmasın.
Rejim, çok yönlü bir anti-faşist mücadeleyle ancak yıkılır ve kuşkunuz olmasın, yı-kı-la-cak…