Yakın tarihimizde benzeri görülmeyen bir ayaklanma deneyimi yaşandı. Merkez üssü Taksim Gezi Parkı olarak geçti kayıtlara. Gerekçesi, park ağaçlarının kesilmesi, bir AVM ucubesine yer açılmasını protestoydu. Ama bahane o kadar çoktu ki, ayaklanmak için. Bahane o kadar çoktu ki Taksim direnişini tüm İstanbul’a, oradan Anadolu’ya yaymak için… Toplumun nabzını biraz olsun tutabilenler için o kadar mümkün, hatta o kadar gecikmiş bir başkaldırıydı ki bu. Nasıl isyan edilmesin? Geride 10 yılın o kadar büyük haksızlıkları, hukuksuzlukları var ki! Sineye çekilmiş, yutulmuş, korkudan baş eğilmiş o kadar mağduriyet, o kadar zulüm var ki “Gezi direnişi” olarak tarihe geçecek bu muhteşem eylemlilik, kimilerine unutamayacağı dersler verirken, kimilerimize de çok anlamlı dersler öğretti. İşte 10 başlıkta dersler:

1-    İlk ders RTE’ye. Onu, Cumartesi sabahı TİM salonunda konuşurken görünce, dersini almış, ediyor ezber, dedim kendi kendime. Yüzü kaymıştı. Belli ki çok korkmuştu ve gece uyumamıştı. Ama korkmamış gibi yapıyor, hâlâ horozlanıyordu. Taksim meydanından polisin çekilmesine kim karar verdiyse, onlara duacı olmalıydı. Bu tarihi dersten sonra eskisi gibi hotzota kolay kolay devam edeceğini sanmıyorum. Ağır bir ders oldu yaşananlar. Hem karizması çizildi derinden, hem gelecekle ilgili kariyer projeleri içeriden ve dışarıdan ağır darbeler aldı. ABD’sinden AB’sine, Anayasa Mahkemesi’nden partili arkadaşlarına kadar herkes, açık ya da örtük notunu düşürdü RTE’nin.

2-    AKP, RTE üstünden büyük kayıp verdi. Dediğim dedik, çaldığım düdük rejimi olmadıklarını anladılar. Kurdukları polis devleti meydanı bırakıp çekildi. Gezi Parkı’ndan çekilme sırasında yükselen dumanlar rejim yanıklarının dumanıydı. Takkelerini önlerine koyup düşünmek zorundalar artık. Öyle her dediklerini yapamayacak, polise güvenerek zorbalık sürdüremeyecekler. Hele ki RTE gibi şişik egolu, dizginlenmez bir liderin peşinden gitmenin başlarına neler açacağının da dersini almış olmalılar.

3-    AKP’nin koalisyon ortağı FG Cemaati, kaç zamandır, RTE ile yol arkadaşlığının ağır maliyetini fark etmeye başlamıştı ve arayı giderek soğutuyorlar. “Gezi ayaklanması” bir kez daha muhasebe yapmalarına, bu koalisyonla nereye, sorusunu sormalarına  vesile olacağa benzer. Hem Cumhurbaşkanlığı seçimi hem de yerel ve genel seçimlerle ilgili belirleyecekleri yol haritasında “Gezi vak’asını” hiç ama hiç unutmayacaklar.

4-    Tarihi eylemlilikten ders çıkaracaklardan birini de ABD oluşturuyor. Suriye, Irak politikalarında, genel dış siyasetlerinde ABD ile uyumsuzluğa düşmeye başlayan AKP rejiminin bölgede nasıl sakil bir partner olduğunu ABD de anlamış bulunuyor; seçenek arayışı hızla sürüyor. AB ise aymazlık gibi görünen ama aslı hesapçılık olan tutumunu gözden geçirmeye mecbur kalıyor.

5-    TÜSİAD çatısı altındaki rehine sermaye, iki arada bir derede. AVM’leri, rant yatırımlarını peş peşe sıralayıp AKP rejimine yandaş sermayedan daha kralcı davranan ikiyüzlü büyük burjuvazi, sokağın isyanı karşısında (hele ki ABD ve AB’den esen rüzgarları görünce) “demokrat” maskesini naftalinli sandıktan çıkarmaya başladı. Yarın “değişim” bayrağını elimizden kaparlarsa hiç şaşmayın.

6-    Büyük sermayenin kontrolündeki yandaşıyla, rehinesiyle medya, Taksim’de enkaza döndü. Yakılan polis araçlarının yanına ibret olsun diye yakılan medya araçları da çekildi. Böyle bir şeyin olacağına  hayatta inanmazdı medya milleti.  Rüzgar dönünce onlar da döner yakında…Bu ayaklanma, bağımsız medyaya ne kadar büyük ihtiyaç olduğunu da öğretti herkese. Sosyal medyanın yeri ve önemi ise bir kez daha anlaşıldı.

7-    Gezi direnişi, AKP’ye karşıtlığı nereden olursa olsun, ulusalcısı, sosyalisti, demokratı, sosyal demokratı ile genç-yaşlı , kadın -erkek  herkese  kendi kaderini kendi kolektif gücüyle tayin edebileceğini öğretti. Herkes bir anda kolektif eyleme katılışına, örgütlenme kapasitesine şaşmakla kalmadı, özgüven patlaması yaşadı.  Direnişçiler, kentin neresinde olursa olsun, boyunlarda maskeler, mendiller, ellerde bayraklarla adeta salınıp durdular, sokağa çıkamayan balkonundan katıldı eylemliliğe. Büyük bir korkuyu aşma dersi oldu bu.

8- Devlet terörü, her şiddet gibi bir yere kadardır. Zulümle abad olunmaz sözü boşuna söylenmemiştir. Şiddetin tesiri  etkisini yitirdikçe eylemler yoğunlaşmakta, kalabalıklar büyümekte, olaylar ülke geneline yayılmaktadır. Özgürlüğe, demokrasiye, insan haklarına inanç devlet şiddetine baskın çıkmaktadır. CHP, en kıdemli,deneyimli parti olarak bu gerçeği okuyamadı.  Kitlelerin ne kadar gerisinde kaldığını, biraz cesaretle neler yapılabileceğini bir avuç genç insanın Gezi Parkı’nda yaktığı çoban ateşi ile ancak öğrenebildi. Bunun devamını getiremez ise dersi yeterince anlayamadığı ortaya çıkacak.

9-Kürt muhalefeti, büyük ayaklanmaya sudan gerekçelerle düşük profille katılarak notunu düşürdü. Özgür Gündem, Cumartesi manşetini yine Kürt hareketinin konferansına yontarken “Gezi Serhildanı”na, altlarda iki sütuna yer açabildi. Halkların kardeşliğini deneyimlemenin en verimli zemini varken ders kaçkını talebelere benzediler.

10-    Son Ders: Toplumsal meşruiyeti olan bir hareketin kimse karşısında duramaz, korkularla baş etmenin yolu korkunun üstüne üstüne yürümektir. Milyonlar bunu öğrendi, öğreten de AKP zulmü oldu.

***

Hep hasretini çektiği vatanından uzakta 50 yıl önce bugün hayata veda eden Nazım’ın “onlar”a inancı boşa çıkmadı, çıkmayacak;  …ve kederli nehir yollarının /sürülmüş toprağın ve nehirlerin bahtı/bir şafak vakti değişmiş olur/bir şafak vakti karanlığın kenarından/ onlar ağır ellerini toprağa basıp/ doğruldukları zaman.

 

Written by Mustafa Sönmez