Medya nasıl kurtulur?
Çalışan Gazeteciler Günü diye bilinen 10 Ocak’ta yeniden gündemde medyanın halleri. Açıktır ki, Türkiye’de…
RTE vites yükseltti. Mısır’da Müslüman Kardeşler ve lideri Mursi ile dayanışmasını herkese hergün bir kafa atarak dünyada “yalnızlık” pahasına yapıyor bunu. Danışmanı Kalın, bunu bir de “değerli yalnızlık” olarak adlandırarak yüceltmiş. Hangi danışmanı akıl etti bilinmez , Fransız TV’sinde yayınlanmış bir paneli “müthiş belge” olarak gösterip İsrail’e veryansın etti RTE. İsrail’in şu andaki Adalet Bakanı Livni ile , Museviliğinden çok, ünlü bir Fransız düşünürü olarak bilinen Bernard Henry Levi vardı panelde. İki yıl önce yapılan ve youtube’dan bulup izlenebilecek programda İhvan ile ilgili yorumlara dayanarak RTE darbeyi İsrail’in tezgahladığına hükmetti çıktı…
TEPKİLER
Bu kadarı bekleniyor muydu bilinmez, ama RTE’nin İsrail’e dönük bu salvosuna ABD’den sert bir azar geldi. Sözcü Earnest, “İsrail’in Mısır’da meydana gelen olaylardan herhangi bir şekilde sorumlu olduğunu ileri sürmek saldırgan,delilsiz ve yanlıştır” diye konuştu. Beyaz Saray’ın RTE’yi bu kadar sert eleştirdiği görülmemiştir…
Tepki İsrail kanadından da geldi, hatta eski İsrail Dışişleri Bakanı Lieberman “Erdoğan Nazi Goebbels’in ayak izlerini takip ediyor” diyerek tepkiyi koyulttu. AKP rejimi, “değerli yalnızlık”ı göze alarak, hakkında durmadan negatif eleştiriler yazan Batı’nın kalburüstü medyasına da verip veriştiriyor. Hep aynı yerden sıkıştırmaya çalışıyor Batı’yı RTE: Neden darbeye karşı çıkmadınız, neden katliamları kınamadınız vb…
RTE’nin bu dili yumuşatmayacağı ve vitesi düşürmeyeceğini söyleyebiliriz. Hem de bu dilin ağır maliyetlerine aldırmadan…Bu dil, bu söylem, ona dışarısı için değil ama içerisi için çok gerekli. Eylül ayında AB ilerleme raporu açıklanacak ve Gezi direnişi ile ilgili iktidarın 5 gencin ölümüne, onlarcasının yaralanmasına yol açan vahşi polis şiddeti, gösteri, protesto yürüyüşü haklarını ihlali, toplumu kutuplaştırıcı duruşu, medya üstünde estirdiği terör ve manipülasyonu , hep ilerleme raporunda yer alacak. Demokrasi yolunda ikmale kaldığı sert ifadelerle dünyaya duyurulacak. RTE de o zaman alacak sazı eline ve diyecek ki, sizin demokrasiyi ağzınıza almaya ne hakkınız var, Mısır’da darbeyi kınadınız mı, katliamları kınadınız da mı, beni anti- demokratiklik hatta diktatörlükle suçluyorsunuz ?…Bu dil, ilerleme raporuna bir hazırlık…
MAĞDUR DİLİ
Dahası var; RTE ve partisi, çevresi, bu dili yerel seçim konjonktüründe hep kullanacaklar. “Değerli yalnızlık” pahasına , mağdurları korurken mağdur edilen iktidar rolünde oynayacaklar. Bundan dolayı Batı’nın oklarına hedef olduklarını söyleyecekler. Hızla yuvarlanılan ekonomik felaketin gerekçesi olarak da Batı’nın ilkesizliğini, kendilerini bazı lobilerin cezalandırdığını iddia edecekler. 350 milyar dolar dış borç yükü olan bir ülkenin Batı’ya efelenmesini anlamakta güçlük çekenler olabilir. Hele ki bu borçların üçte biri kısa vadeli ise , hele ki önümüzdeki 12 ayda 190 milyar dolara yakın dış borç taksidi ve 60 milyar dolara yakın cari açık finansmanı için toplam 250 milyar doları bulmak zorunlu iken… Hele ki, bu kısılmış haliyle bile ihracatın yüzde 50’ye yakını Batı’ya dönük iken…Hele ki turizm endüstrisinin üçte ikisini Batılıların girişiyle çeviren bir ülke iken bu efelenmeyi anlamakta zorluk çekenler olabilir…Ama göze alınmıştır, kime ne olacaksa olabilir, aslolan iktidarı kaybetmemektir…
DOLAR 2 TL
Dolar kuru, 2 TL’yi gördü. Bu hızlı tırmanmada, ABD’de değişen ekonomik iklimin etkisi elbette var ama AB, ABD ile İsrail ile papaz olmayı göze almış AKP rejiminin ürküttüğü fincancı katırlarının ülkeden kaçışı ile de dolar fırladı…Bunun sonuçları tabii ki, vahim olur. 2013 hesabını Orta Vadeli Program(OVP)’da öngörüldüğü gibi, 1 dolar, 1.83 TL olacağı üstüne yapmış kim varsa, zararda bulacak kendini. Dış borçların üçte ikisinin sahibi özel sektör ağır bir kur farkı golü yiyecek. İthalatla temin edilecek ne varsa hepsinin TL karşılığı artıyor ve bunlar fiyatlara yansıtılarak maliyet enflasyonunu tırmandırıyor. Ekonomik büyümenin hedeflenen yüzde 4 oranında büyümeyeceği teslim edildi zaten, şimdilerde yüzde 3-3,5 büyümeye razı görünüyorlar ama büyüme yüzde 3’ü bile bulmayabilir bu gidişle.
SOPA VE MEDYA
Daralan ekonomi, artan işsizlik, düşen gelir, düşen refah demek. Buna sokaktaki insan, hanehalkı elbette tepki verecek. Ertelenmiş elektrik, benzin, gaz fiyatları daha fazla tutulamaz, diğer mal ve hizmete gelecek zamlarla beraber tepki büyür. AKP rejimi, bu felaketi öngörememiş olamaz. Yapacağı şey “mağduriyet edebiyatı”dır. Bütün bunlar başımıza “dik durduğumuz “ için Batılılar tarafından, hatta Siyonistler tarafından getirildi, söylemi hakim kılınacak…
Peki işe yarayacak mı? İşsiz kalan, geliri azalan, kepenk kapamak zorunda kalan AKP tabanı bile bu söyleme inanır mı, Mart yerel seçimlerinde AKP’nin arkasında durur mu? RTE, dursun istiyor. Herkes bu hikayeye inansın istiyor. İnanmayacaklara karşı da elinde sopa ile ve haysiyetsiz bir medya ile bekliyor. Sonbahar gelmeden, kızıştı ortalık işte…