Kamu borç krizi ile baş edemeyen Avrupa’dan küçülme haberlerinin ardından yükselen işsizlik kara haberleri geldi ve Temmuz sonu itibariyle 27 üyeli Avrupa Birliği (AB 27)işsizlik oranı yüzde 10,4;   işsiz sayısı 25 milyon 254 bin olarak açıklandı. Son 12 ayda AB’de işsizler ordusuna 2 milyon kişi katılmış görünüyor.

Avrupa İstatistik Ofisi Eurostate’ın, 31 Ağustos’ta yayımladığı işsizlik verileri endişe verici. Avro bölgesinde, ilk çeyrekte sıfır büyüme yaşanmıştı, ikinci çeyrekte de ekonominin yüzde 0,4 küçüldüğü açıklandı. Küçülmenin doğal uzantısı olarak işsiz sayısı da , işsizlik oranları da artıyor.

Kamu borç yükü milli gelirinin yüzde 89’una yaklaşan Avro alanında daralan ekonomilerde işsizlik de tırmanıyor. Küresel krizin hemen öncesinde, 2007’de yüzde 7 dolayında olan AB 27 işsizlik oranı, izleyen yıllarda sürekli arttı ve 2012’nin temmuz ayında yüzde 10,1’i aştı. İşsizlikte tırmanış Avro Alanının 17 ülkesinde daha hızlı ve 2012 temmuz’unda yüzde 11,3’ü bulmuş durumda

Son 12 ayda ekonomide yaşanan daralma ile birlikte AB 27’de işsizler ordusuna 2 milyon 104 bin kişinin eklendiği anlaşılıyor. Bu, bir yılda işsizlerin sayısının yüzde 9 artması demek. İşsizlikte tırmanış Avro alanından kaynaklanıyor.  Genç, yani 25 yaş altı işsizlik oranı AB genelinde yüzde 23’e yaklaşırken sayıları da 5,5 milyonu bulmuş durumda. Başka bir ifadeyle Avrupa işsizlerinin yüzde 22’sine yakınını genç işsizler oluşturuyor.

Bekleneceği gibi, en yüksek işsizlik Avro alanının sorunlu ülkelerinde. İlk sırada yüzde 25’i de geçen işsizliği ile İspanya var. Yunanistan’ın işsizlik oranı yüzde 20 olarak tahmin ediliyor ama daha da yükseldiği aşikar. Portekiz’inki ise yüzde 16’ya yaklaşmış durumda. İrlanda ve Slovakya işsizliği yüzde 15 dolaylarında.

En düşük işsizlik oranına sahipler arasında Avro’nun patronu Almanya dikkat çekiyor. Almanya bir ara yüzde 9’a yaklaşan işsizlik oranını, ihracata dönük büyümesi ile  yüzde 5,5’a kadar geri çekmiş durumda. Hollanda’nın da işsizlik oranı yüzde 5 dolaylarında.

Avrupa Birliği’nde, özellikle Avro alanında işsizliğin yıl sonuna kadar yüzde 12’yi bulması çok muhtemel görünüyor. Artan işsizlik ve her an işsiz kalma korkusu AB yurttaşlarının tüketim ve seyahat harcamalarını kısmalarına yol açarken Türkiye gibi AB talebine ihtiyaç duyan ülkeler için bu talep kasılması ihracatın ve turizmin büzülmesi anlamına geliyor. Bu kasılmanın sancıları Türkiye’ye de uzandı. Türkiye ihracatında AB’nin payı yüzde 34’ün altına düşerken Avrupa’dan gelen turistin yüzde 2’ye yakın azaldığı görülüyor.Bu da Türkiye’nin şimdilerde yüzde 9 görünen resmi işsizliğini çift haneye çıkarır.

Milliyet’e Yakıştı mı?

İran’a 7 ayda 6,2 milyar dolarlık altın ihracatı olarak gösterilen petrol ödemesini kamufle etme gayretlerine Milliyet de katıldı. Daha 8 Temmuz’da, “ Son 3 ayda İran’a altın ihracatının zirve yaparak 60 tona ulaşmasının gerisinden petrol ödemeleri çıktı” diye haber yapan Milliyet, 2 Eylül Pazar günü manşetinde malum olayı şu hale soktu; “ İran’dan Euro’lar geliyor, Türkiye’de altın olup gidiyor. Altın ihracatıyla Türkiye’nin yıldızı haline gelen İran’da, imtiyazlı işadamlarının düşük kurdan elde ettikleri euro ile Türkiye’de altın satın alıp, sonra bunları kendi piyasalarında nakte çevirdikleri belirtildi”

İki ayda bu tornistan, Milliyet gibi köklü bir gazeteye yakışmadı elbette. Hele ki, aynı haberi 11 Temmuz’da cemaat gazetesi Zaman’dan okumuşsanız;Ne yazmıştı Zaman, hatırlayın;  “İran’a yılın ilk beş ayında yapılan 3 milyar dolarlık altın ihracatının şifresi çözüldü. Ekonomi yönetimi bu ihracatı kimlerin gerçekleştirdiğini araştırdı. Edinilen bilgilere göre, perde arkasından Türkiye’de yaşayan zengin İranlılar çıktı. İnşaat, demir-çelik gibi farklı sektörlerde iş yapan İranlılar, altını kendi ülkelerinin merkez bankasına gönderiyor. Fark edilmemek amacıyla piyasadan farklı isimler üzerinden toplanan altınlar İran’da yine üçüncü kişilere iletiliyor. Altın borsası üzerinde yapılan alım satımlar ise hazine yönetiminin bilgisi dahilinde gerçekleştiriliyor.” Milliyet gibi bir gazete sormaz mı, ortada külçe altın ihracatı varsa, neden TİM kayıtlarında yok, ihracatçı firmalar (7 ayda 6,2 milyar dolarlık altından söz ediyoruz!) nasıl bilinmez? Türkiye, bazı İranlılar abad olsun diye mi bunca altını ithal ediyor ?…Sorular uzatılabilir. Kısa süre önce RTE’nin eski basın danışmanı Akif Beki’yi medya grubunun başına getiren Demirören Ailesi, Milliyet’i böyle harcatmamalı..Milliyet okuru aletleşmiş bir gazeteyi kolay kolay sineye çekmez. Olan bu köklü gazeteye olur…

Written by Mustafa Sönmez