Riskli İstanbul Havalimanı’na kayırma, Al Monitor, 23 Ocak 2020
Yapımına karar verildiği 2013’ten bu yana büyük bir ekolojik fatura çıkaracağı, irrasyonel bir proje olarak…
Irak petrolüne ilişkin fırsatçı niyetlerle, AKP rejimi, Türkiye’yi, Suriye bahsi ile soktuğu batağa biraz daha çekiyor. İran’a yakın duran Bağdat’taki Maliki yönetimi ile gerilim büyüten AKP rejimi, Erbil’deki Kürt yönetimini, Bağdat’a karşı kışkırtıcı bir tutum içinde. Bu arada bölge için yeni harita çizimleri de konuşuluyor. Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’in 20 Ocak’ta Yeni Şafak’ta yer alan ifadesini anımsayın; “Türkiye’nin Kürt sorununu çözmesi bölgede sınır ve harita değişikliğini gündeme getirebilir”…
Saddam’ı devirmekle beraber Irak’ta istediği düzeni gönlünce kuramayan ABD’nin, PKK sorununun halline itirazı yoktur ama ya harita meselesi? Bu konuda Ankara Büyükelçisi Ricciardone, önceki gün(6 Şubat) medyaya açık konuştu “Türkiye ve Irak, ilişkilerini en iyi hale getiremezse daha da kötü sonuçlara yol açabilir. Daha şiddetli çatışmalar olabilir, başka güçler devreye girebilir. Irak’ı bütün olarak görmek gerekir. Petrol ve gaz çıktılarını dünya piyasalarına eriştirebilmek önemli. Irak’ın tümünde geliştirilmeli. Biz Türkiye’nin, Irak’ın petrol ve gazının yüzde 20’siyle değil bütünüyle ilgilenmesini arzu ediyoruz. Türkiye’nin aynı zamanda Hürmüz Boğazı’na alternatif sunmasını istiyoruz. Türk ürünlerinin tüm Irak piyasasına ulaşmasını isteriz.”
***
Bölgenin, Bağdat’a yakın İran’ın daha fazla nüfuzu altına girmesinden endişesi olan ABD’nin, şimdilik yekpare Irak’tan yana olduğu açık. Bu durumda Türkiye burjuvazisinin ve AKP rejiminin Kuzey Irak yönetimini ayartması nasıl mümkün olacak? ABD’ye rağmen mi? AKP rejiminin tehlikeli oyunu burada başlıyor. Bir oldubittiye getirip, “Kürtler, Bağdat ile olmak istemiyorlar, kim zorlayabilir?” gerekçesi ABD’nin önüne konabilir. Gidiş, o yönde…Kaldı ki, Bağdat’ın petrol iplerini kendi elinde tutmak istemesi ve daha “ulusalcı” duruş niyetleri, ABD kökenli çokuluslu petrol şirketlerinin sabrını zorluyor, onları Türkiye ile birlikte davranmaya doğru itiyor.
Irak’ın petrol ve doğalgaz rezervleri tahminlerden de büyük. Türkiye’nin rant avcısı burjuvazisi , halkları birbirine düşürmek pahasına, hem bunların üretilmesinden, ortaya çıkacak zenginlikten pay peşinde, hem de boru hatları ile taşınması konusunda inisiyatif almak istiyor.
Kaynak: Heartland Geopolitical Maps
Irak’ın en önemli petrol ihracat limanı Basra’da, Mina El-Bakr. Güney Irak sahalarının boru hattı ile bağlandığı bu terminal günde 3 milyon varil yükleme kapasitesinde. Türkiye’den geçen ITP– Kerkük Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, da Irak’ın en büyük ihracat hatlarından bir diğeri. Karayolu taşımalığı çıkış yolu da İskenderun Limanı. Ancak, ITP hattının her iki merkez kontrolünde olması bu hattın rasyonel kullanımını olumsuz etkiliyor. Doğal gazın sevki için ise henüz bir boru hattı yok. İhracat için Kuzey Suriye topraklarının kullanılması da bir seçenek. Bu da Sünni Kürt nüfusun yoğun olduğu Kuzey Suriye topraklarının kolay kontrol edilebilir hale getirilmesini gerektiriyor.(*)
AKP rejimi ve arkasındaki fırsatçı Türkiye sermayesi, Irak’taki Kürt-Arap(hatta Türkmen) gerilimini kışkırtıp nüfuz alanını genişletme ve o ölçüde bölge kaynaklarının talanından pay alma derdinde. Kürt sorununa çözüm adı altındaki elma şekeri servisi, sadece bu talanın yol temizliği için.
Umalım Türk-Kürt, tüm barış yanlıları oynanan bu büyük oyunun farkındadır. Özellikle umalım ki, Kürt siyaseti, büyük fotoğrafın tümünü idrak edebilsin, halkların barışı kadar sınıflar mücadelesinin seyrini de dert edebilsin. Yine umalım ki, Kürt siyaseti, halkları birbirine düşürecek olası bir serüvene karşı sorumlu bir davranış geliştirirken bugüne kadar AKP’den yediği kazıklardan da gerekli dersleri çıkarmış olsun. ..
(*) Mete Göknel, “Ortadoğu Enerji Savaşları ve Suriye”, 2 Şubat 2013, Elektrik Mühendisleri Odası İst.Şubesi paneline sunulan bildiri