Yolsuzluktan erken seçime mı?
AKP-CHP koalisyonunun hem yegâne yapılabilir seçenek olduğunu hem de mevcut siyasal güç dengeleri çerçevesinde en…
Türkiye her gün akaryakıt zamlarıyla yatıp kalkıyor. En çok bu konuşuluyor ve günlük hâle gelen fiyat artışları infiale yol açıyor. Hem Türk Lirası’nın çok hızlı değer kaybı hem de özellikle Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle yaşanan krizin etkisiyle dünya emtia fiyatlarındaki patlamalar içinde akaryakıt ile ilgili zamlar ilk sırayı alıyor.
Benzine, mazota, LPG’ye zam gelmeyen gün yok gibi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre geniş tanımlı akaryakıt fiyatlarının şubat ayı itibarıyla yıllık artışı yüzde 131’i buldu ve mart sonunda bunun yüzde 155’i bulması çok muhtemel. Yıllık genel fiyat artışının yüzde 54,4 olduğu anımsandığında akaryakıttaki fiyat artış hızının ürkütücülüğü anlaşılabilir.
Türkiye, 2021 fiyatlarının görece düşük seyrine rağmen 50 milyar dolarlık ithalat yapmıştı. İthal enerji kalemlerinden ham petrolün tamamına yakınını ithal eden Türkiye, Ukrayna işgali ile birlikte uygulanan yaptırımlar ve iyice eksilen arzın yol açtığı petrol fiyatlarındaki artıştan her ülke gibi etkileniyor ama bir de TL’nin değer kayıpları bunun üstüne eklenince ve vergi ayağında devlet hiçbir hafifletici önlem almayınca zamlar derinden hissediliyor.
Devlet, litre başına maktu olarak 2,2 TL özel tüketim vergisi (ÖTV) ve bu ÖTV’nin eklenmesi sonrası oluşan fiyattan da yüzde 18 katma değer vergisi (KDV) alıyor. Bu iki vergi, tüketicinin ödediği akaryakıt fiyatında yüzde 30’a yakın yer tutuyor.
Tarımda ağır bir gerileme yaşayan ve arz sorunu nedeniyle de yıllık yüzde 65’e yakın bir gıda enflasyonu ile yüz yüze kalan Türkiye’de çiftçi kesimi hem traktör, tarım araç gerecinde hem de ürünü taşımada kullandığı motorindeki fahiş artışlardan oldukça şikâyetçi ve devletten destek bekliyor.
https://www.al-monitor.com/tr/originals/2022/03/dizzying-fuel-hikes-fan-popular-grievances-turkey