Mustafa Sönmez

 

Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu olarak kabul edilen cari açık, yıllık 75 milyar dolar gibi rekor bir düzeye doğru doludizgin yol alıyor. IMF’e göre, Türkiye’nin 2011 ortasında yüzde 8 olarak tahmin edilen ve alarm veren cari açık/GSYİH oranı yüzde 10’a doğru tırmanıyor. Döviz açığı anlamına gelen cari açıkta en önemli boyut dış ticaret açığı, yani ihracat ile ithalat arasında hızla büyüyen fark. Turizm ve diğer döviz kazandıran , harcatan kalemler tali sayılır.

AKP’nin iktidar olduğu yıl Türkiye’nin 47 milyar dolar olan ihracatına karşılık 70 milyar dolara yaklaşan ithalatı vardı ve açığı o yıl sonunda 22 milyar dolar gibi, bugün makul görünen bir boyuttaydı.  AKP’nin ilk iktidar yılında dünyadaki likidite bolluğunun etkisiyle dış kaynak bulmak kolaylaşmıştı ve 2001 krizi sonrası IMF ile Kemal Derviş ortak operasyonu sonrası yabancı yatırımcılar için dikensiz gül bahçesi durumuna getirilen Türkiye’ye yabancı yatırımcı girişi de olağanüstüydü. Hem Telekom gibi,Tekel gibi özelleştirmelere iştah kabarmıştı, hem yabancı bankaların kredilerinin musluğu açılmıştı hem de sıcak para, borsaya, devlet kağıtlarına akıyordu, faizler iştah kabartıcıydı. Bu yabancı kaynak rüzgarı ile birlikte büyüme de hızlandı. Yatırım için makine-teçhizat, artan ölçüde ara malı, derken tüketim malı ithalatı coştu. Bunlarla üretilen sanayi ürünlerinin bir kısmı da ihraç ediliyordu ama ithalata yetişmek ne mümkün…Derken 2007 yılına gelindiğinde ihracat 107 milyar doları aşmıştı ama ithalat da 170 milyar doları bulmuştu. İthalattaki şahlanışta, izlenen düşük kur en önemli etkendi. 2007 sonunda dış ticaret açığı 63 milyar dolara yaklaştı

Kaynak:Dış ticaret müsteşarlığı veri tabanı ve TÜİK

Küresel krizin patladığı 2008’in son çeyreğine kadar bu değirmen yine böyle döndü, son çeyrekteki daralmaya rağmen o yılın dış ticaret açığı 70 milyar dolara yaklaştı. Kriz yılı 2009’da ekonomi yüzde 5’e yakın daralınca açık da 39 milyar dolara düştü ama yeniden sıcak para girişi ve onunla yaşanan yüzde 9 büyümenin ardından 2010’da dış ticaret açığı yine 71 milyar doları geçti. Ekonominin hararet yaptığı iç pazara dönük 2011’in ilk yarısında ise daha 6 ayda dış ticaret açığı 55 milyar dolara yaklaştı.

Özetle, AKP’nin 8,5 yıllık icraatında 1 trilyon 241 milyar dolarlık ithalat yapan Türkiye, ancak 790 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi ve bu süre sonunda 451 milyar dolar dış ticaret açığı verdi. AKP iktidarının ilk yılında 22 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2010 sonunda 71 milyar dolara çıktı. Bunun sonucunda da 2003 yılında milli gelirin yüzde 2,5’u kadar cari açık veren Türkiye’nin 2010’daki açığı milli gelirin yüzde 6,6’sına çıktı. 2011’in ilk yarısında ise yüzde 8’e çıktığı tahmin ediliyor.

***  

Geriye dönüp bakıldığında, AKP iktidarında Türkiye’nin belini kıranın Asya ve Rusya ile dış ticaret olduğu kolayca görülebiliyor. AKP iktidarının 8,5 yılında Uzak Asya’dan 240 milyar dolarlık ithalata karşılık bu bölgeye ancak 44 milyar dolar ihracat yapılabildi. Bu Asya’ya yapılan ihracatla, ithalatın ancak yüzde 18’ini karşılamak demekti.

Çin, sattığının yüzde 10’u kadar mal almıştı. G.Kore ise yüzde 5’i kadar. Türkiye’de üretilen birçok malı Türkiye’ye satarak o alt sektörlerin çöküşünde rolü olan Asya’nın bu yıkıcı ithalatında, AB ile imzalanmış Gümrük Birliği önemli bir etken. AB’nin, Asya ülkeleri karşısındaki gümrük rejimini aynı biçimde uygulayan Türkiye, kendisini yıkıcı ithalata karşı koruyamadı ve 8,5 yıllık AKP iktidarının 451 milyar dolarlık dış açığının yüzde 43’ü Asya’dan kaynaklandı.

(Devam: Rusya ve AB)

Written by Mustafa Sönmez