Güney Afrika’dan neler öğrenebiliriz?
JOHANNESBURG Güney Afrika Büyükelçiliğinin davetlisi olarak 3 gündür kara kıtanın en dibindeyiz. THY uçağının bizi…
AKP, otoriter-muhafazakar rejimini ilmik ilmik örmeye devam ediyor. Sırada yerel yönetimler vardı. Ona da , “Büyükşehir belediyelerinin sınırını il mülki sınırı olarak belirleyen ve 13 yeni büyükşehir kurulmasını öngören yasa” ile müdahale etti ve şimdilik istediği oldu. Sağlı sollu milliyetçiler, bu operasyonla ne yapılmak istendiğini anlamakta, yine pek başarılı değiller. Bunu, “Oslo görüşmeleri”ne bağlayarak, “bölgesel özerkliğin” ön hazırlığı diye adlandırmaya yattı ancak akılları. AKP, büyükşehir sayısını 16’dan 29’a çıkarmakla, güya bölgeleri de hazırlamıştı. İşte, Güneydoğu’da Diyarbakır’a, Şanlıurfa, Mardin ve Van eklenmişti. İşte size “demokratik özerk” Kürt bölgeleri için ön hazırlık!…Bu takıntılarla uğraşmaktan, AKP rejiminin gerçekte ne yapmak istediğini göremez haldeler.
AKP’nin bu hamlesinin iki temel hedefi var. Birincisi, inşa ettiği rejimin karakterinde olan “otoriterleşmeyi, merkezileşmeyi” daha çok tesis etmek, , yereldeki her tür muhalafeti , özgür iradeyi etkisiz kılmak ve yaklaşan seçimlerde hegemonyayı pekiştirmek. Diğer hedef de, neoliberal zihniyeti yerel yönetimlere iyice hakim kılmak, yerelden daha fazla vergi devşirip büyükşehirlerce satılan belediye hizmetini iyice metalaştırıp müşteri nüfusu çoğaltmak, yereldeki her tür arsa rantına hiçbir muhalefetle karşılaşmadan hükmetmek, imarla ilgili en ufak bir pürüze bile izin vermeden kentsel yağmanın önündeki tüm çapakları kaldırmak.
***
Büyükşehir ilan edilen ve belediye nüfusunun yüzde 75’ini bulacak illerde en ücra köy dahi büyükşehir belediyesinin bir mahallesi olarak kabul edilecek artık. Bu sistemi İstanbul ve Kocaeli’nde uyguluyorlardı, şimdi tüm Anadolu’nun büyükşehirlerine teşmil ediyorlar. İl kırsallarında belediyeleri tasfiye ederek yerel seçimleri büyükşehir esaslı yaptırdığında AKP, kontrolünde tuttuğu büyükşehir belediye sayısını , muhalif CHP ve MHP’nin aleyhine artıracağını umuyor. 2011 seçim sonuçlarından ortaya çıkan politik tercihler göz önünde bulundurulduğunda, halen muhalefetin elinde bulunan mevcut 6 büyükşehir belediyesinden MHP Adana’yı, CHP, Antalya ve Mersin’i ve Eskişehir’i kaybedecek ve bu illerin büyükşehir belediyeleri AKP rejiminin yönetimine geçebilecek. Muhalefetin elinde ise mevcut büyükşehirlerden sadece CHP’li İzmir ve BDP’li Diyarbakır kalacak.
yeni büyükşehir olacak 13 il belediyesinden MHP ’nin elindeki Balıkesir ve Manisa ile bağımsız Eşref Fakıbaba’nın yönetimde olduğu Şanlıurfa, AKP’ye geçecek. Buna karşılık AKP yönetimindeki Mardin, BDP’li olacak. CHP,Aydın, Muğla ve Tekirdağ’ı, BDP ise Van’ı koruyacak. Böyle bir tabloda en zararlı çıkan muhalefet partisi, elinde hiçbir eski ve yeni büyükşehir belediyesi kalmayan MHP olurken, CHP de mevcut 3 büyükşehir belediyesini kaybedecek.
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ:MEVCUT DURUM VE VARSAYIMLAR
Böylece, AKP’nin bu yerel yönetim operasyonu ile irili-ufaklı çok sayıdaki yerleşme ve bunları temsil eden yerel yönetimler hızla büyükşehirlerin parçası haline getiriliyor. Düzenlemeye göre, Türkiye’deki 2 bin 950 belediyenin 1.581’i kapanmış olacak ve belediye sayısı yarı yarıya azalacak.
***
Yeni yasa, sayılarını artırdığı ve ilk seçimde 29’undan en az 21’ini alacağını umduğu büyükşehir belediyelerinin mali durumunu iyileştirmeyi de öngörüyor. Yaklaşık 3 milyar TL daha fazla bir kaynak artışı öngörülüyor. Yeni düzenlemeyle yaklaşık 56,5 milyonluk bir nüfusa hizmet edecek büyükşehir ve büyükşehir ilçe belediyeleri toplam yerel yönetim payının yüzde 81’ini alacak. Mevcut sisteme göre büyükşehir ve büyükşehir ilçe belediyeleri yaklaşık 38 milyonluk bir nüfusa hizmet ediyor ve ve payları yüzde 59 dolayında.
AKP rejimi, en ücra köşeleri de Büyükşehir’in kapsama alanına alınca, en ücra köşelere kadar yerel yönetim vergilerini yaymayı da sağlamış olacak. Dahası, büyükşehir hizmetlerini satın alan nüfusu da böylece genişletmiş olarak “pazarı”da genişletmiş olacak. Kent hizmetleri daha çok müşteriye satılmış olacak. Eskiden küçük belediyelerin yetkilerinde olan tüm imar yetkilerini eline geçiren büyükşehir, böylece kentsel yağma önündeki en ufak pürüzü de tasfiye etmiş olacak.