Büyüme “Yumuşuyor”, Sorunlar Katılaşıyor…
2012’yi yarıladık. Yani, 2 çeyrek yıl, geride kaldı. Veriler, biraz geriden geliyor, yılın yarısının ekonomi…
AKP rejiminin Cumhuriyet’e ve diğer muhalif gördüğü medyaya tahammülsüzlüğünü ben bir “sıhhat ifadesi” olarak görüyorum. Demek ki, bir avuç da olsak, gerçekleri duyurabiliyor, muktedirlerin uykularını kaçırabiliyoruz. AKP rejiminin İşimizi yapmaya engel çıkaran AKP rejimini ve ona sessiz kalan nemelezımcı anaakım medyanın bazı kalemşörlerini ayıplarıyla başbaşa bırakıp gerçekleri yazmaya devam edelim. Bugünkü konumuz da altın ihracatı yalanı ve IMF’ye cep harçlığı çarpıtması ile ilgili…
AKP iktidarının aylık rutin yalanını “altın ihracatı” oluşturuyor. İran’dan yapılan enerji ithalatının bedelini, ABD ve AB’nin tehditleriyle banka sistemi üstünden ödeyemeyen AKP iktidarı, ticareti dolambaçlı yollarla sürdürüyor ve İran’ın alacağını, sanki ihracat yapıyormuş gibi, altınla ödüyor. İthal ettiği külçe altınları , borcunun karşılığı olarak öderken, bunu ihracat yapmış gibi gösteriyor. Böylece hem ihracat, hem de büyüme rakamlarını şişiriyor …
Kaynak:TÜİK dış ticaret veri tabanı
Bu yılın 8 aylık ihracatını iktidar 100 milyar dolar gösteriyor ve geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 artış var diye övünüyor. Oysa, o 100 milyar doların yaklaşık 10 milyar doları altın ihracatı adı altında İran’a yapılan borç ödemesi. Gerçek ihracat 90 milyar dolar ve geçen yıla göre artış yüzde 12 değil, yüzde 2’den ibaret. Zaten, Türkiye İhracatçılar Meclisi de 8 ayın ihracatını TÜİK gibi 100 değil, 90 milyar dolar olarak bildiriyor. 10 milyar dolar neden TİM’de görünmüyor ? Çünkü TİM, bağlı birliklerden gerçek ihracat kayıtlarını alıyor. Altın ihracatı ise banka işlemleri üstünden gerçekleşiyor, reel bir ihracat değil. İktidar ve hıkdeyicisi TÜİK her ay bu yalanı tekrarlıyor ve altın ihracatının başarı öykülerinden dem vuruyorlar.
Ağustos ihracat verileri açıklandığında, bu kez başka bir uyanıklık yaptıkları ortaya çıktı. Ödemeyi İran’a yapmak yerine, adres olarak Birleşik Arap Emerlikleri, BAE’yi tercih ettikleri anlaşıldı. BAE’deki bankalar, Batı’nın tehdidini gögüsleyebiliyorlardı ve İran’ın BAE bankalarında hesapları vardı. BAE’ye altın ihracatı, Ağustos’da bir anda 2 milyar dolara yaklaştı. Oysa önceki 7 ayın toplamı, sıksanız 150 milyon doları bulmuyor. Aylık ortalaması 1,5-2 milyar doları bulan bu ödemelerin ihracatmış gibi yapılması yalanına anlaşılan devam edilecek.
***
Ekonomide beylik bir çarpıtma da IMF borçları ile ilgili. RTE, sık sık, ilgili ilgisiz IMF borçlarını gündeme taşıyor ve sanki IMF borcu, eşittir Türkiye’nin toplam borcuymuş gibi sunuyor, o borçların sıfırlandığını söylüyor. Hem de herkesin gözünün içine baka baka…
Kaynak Hazine, dış borç veri tabanı.(*) 30 milyar dolarlık TCMB borçları dahil
2002’de 22 milyar doları bulan IMF alacakları, yıllarca, halka ağır bedeller ödetilerek ödendi. Ama bu, devletin dış borçlarının, Türkiye’nin dış borçlarının sıfırlanmış olması gibi anlatılıyor. Oysa Türkiye’nin dış borç toplamı tarihinin zirvesinde ve 2012’nin 6 ayının sonunda 323 milyar doları aşmış durumda. 2002’de bu borç 129 milyar dolardı.Yani AKP döneminde yüzde 149 artmış dış borçlar. Mevcut borç dağının üçte biri 111milyar dolar ile devletin, IMF’nin hala 3 milyar dolar alacağı var. Kamu borçları, AKP döneminde 25 milyar dolar artmış. Dış borçların üçte ikisi ise özel sektörün borcu.
Borç mızrağı da yalan çuvalına sığmıyor işte…