Hasta ediyor, para kazanmak için…
Özellikle yaşı 40’ı geçenlerin bir araya geldiklerinde sohbet-muhabbet konularının ağırlığını sağlık-hastalık oluşturur. Kimi dizlerinden yakınır…
Mısır’da askeri darbe güle oynaya geldi ve bütün romantik söylevlerine rağmen en ufak bir direniş sergilemeyen Mursi’yi devirdi. Bütün dünya gibi, Türkiye TV’leri de bu tarihi anı-penguen belgeseli koymadan- an be an yayımladı. Ekrana malum yorumcular çıkarıldı, hükümetin malum muktedirlerinin beylik demeçleri her yeri kapladı. 2 Temmuz’da ‘Taksim-Tahrir:ekonomi ve asker’ yazımda belirttim. Tarihi, sınıflar mücadelesi belirler ve her toplumsal formasyonun sınıf mücadelesi kendi bünyesinde şekillenir, öyle de tahlil edilmelidir.
Mısır’ı Türkiye, AKP, başka türlü izledi. Çok paralellikler vardı. Mursi ve Müslüman Kardeşler’e(MK), RTE-Davutoğlu ‘danışmanlık’ yapıyorlardı. Bir ara, el alemden aldıkları dış borçtan Mursi rejimine birkaç milyar aktarma bile gündemdeydi. ‘MK’in Mısır’da iflasının, AKP’nin geleceği bakımından iç açıcı olmayan sinyaller veriyor olması doğaldır.
ÇOĞUNLUK SEVDASI
MK’nın seçimlerden önce sergilediği, uzlaşmacı, kapsayıcı hal, seçimleri kazandıktan sonra hızla kayboldu. MK, parlamento seçimlerinde yüzde 37 oy aldı. Mursi, yüzde 51 ile cumhurbaşkanı seçildi. Tüm itirazlara rağmen, M K’nın görüşlerinin damgasını taşıyan yeni anayasa, nüfusun ancak yüzde 40’ının katılımıyla geçti. Yani, ‘çoğunlukçuluk’, MK tarafından ‘çoğulculuk’un üzerine çıkartıldı. “Milli irade bize verildi” diyerek kendilerine oy vermeyenlere boş verip kendi projelerini uygulamaya giriştiler. Hızla güç biriktirmeye, denetleyici yasalardan kendilerini kurtarmaya koyuldular. Ama bu tasarrufları hiç onay görmedi. Müttefikleri Nur’u bile yanlarında göremediler, liberalleri de… Bu halleri ile ne ABD den, ne AB den onay gördü. İstikrarsızlığa kredi açmadılar. Bu tarz, onlar için hem Türkiye’de hem Mısır’da işe yaramıyor, çalışmıyordu artık. Mısır’da ekonomi de belini doğrultamayınca , ‘kibirli’ iktidarın ömrü iyice kısaldı.
MK ve AKP nin parlamenter demokrasi anlayışları sığ. Sandıktan çıktın mı herşeye kadirsin anlayışı var. Demokraside çoğulculuğu değil, çoğunluğu esas alıyorlar. AKP ve Mısır’daki sabık müttefiki bunu anlamadıkları için başları belada. AKP, Gezi direnişi ile bini aşan hak ihlallerinin hesabını vermeye , düşüşe geçmeye başladı, MK, 1 yılda yakayı ele verdi. AKP’nin 10 yıl dayanması, dış güçlerin, ‘sına, bekle gör’ toleransına, ekonomik şansın yaver gitmesine ve muhalefetin başkaldırmada gecikmesine bağlanır, ama geç olan güç olmamış, vakit AKP için de dolmuştur artık.
ASKER VE SOKAK
AKP ve yandaşları, olanlardan ders çıkarmak yerine Mursi’nin mağduriyetine ve yaşayabilecekleri ‘olası mağduriyete’(!) dikkat çekiyorlar ve askeri vesayete son vermekle ne kadar iyi yaptıklarına vurgu yapıyorlar ama yine de herkesi askeri darbeyi kınama testine tabi tutuyorlar.
Gezi direnişinde sokak muhalefeti milyonlarla tarih yazdı. Tek bir ‘ordu göreve’ sloganı duyulmadı. Mısır’dan fark bu kadar net. AKP’nin sol, demokrat muhalefetten asker daveti beklemesi boşuna…Öğrenildi ki her asker müdahelesi solu geriletti. Artık sloganımız, ‘Asker gölge etme, başka ihsan istemez’…
AKP, olmayan askeri darbeleri hâlâ tehdit gösterirken esas uykusunu kaçırtan şey, sokak muhalefeti. Son günlerde dilden düşürmediği, kriminalize etmeye gayret ettiği şey, sokağın bizatihi kendisi. Sakinken söyledikleri şu: Muhalefetseniz parti kurun, seçimlere katılın, sandıkta mücadele edin. Sokakta kalırsanız terörist muamelesi görürsünüz.
Demokrasi fukarası AKP, temel insan hakları arasında yer alan protesto, toplanma, gösteri hakkına tahammülsüz, bu hakkın kullanılmasını polis şiddetiyle engellemeye kalktığı gibi hakkını kullananı da terörist ilan etme peşinde. ‘Sokakta hakkını kullanma, git parti ol, biz ne yapıyorsak sen de onu yap’ diyor. Demokrasi terbiyesi, kültürü o kadar. Oysa Batılı bunu anlamıyor. Çünkü muhalefet için ille de parti gibi şablonlara girmek, ille de seçime,sandık yarışına , sürüyle beraber katılmak niye gereksin ki ?
SOKAK BÜYÜYECEK
Sokak, AKP’ye inat sokakta kalacak, sokağı terketmeyecek, orada çoğalıp gürleşecek, sokakta kendi halk iktidarını yeşertecek. AKP bundan hoşlansın hoşlanmasın sokak bildik kalıplara girmeyecek, meşru, barışçı, legal muhalefetini tüm gücüyle sürdürecek, dilerse belediyede, dilerse TBMM de boy gösterecek ama ana meskeni sokak kalacak. AKP’nin uykularının kaçması anlaşılır, çünkü artık gitme vakti gelen AKP’yi, sokak gönderecek.
Askerden, tüm mevzuat önlemlerine rağmen, tehdit unsuru olarak söz etmeleri de samimiyetsiz. Çünkü direnişçilere karşı jandarmayı kullandılar , yetmeyince askeri çağırabileceklerini de bizzat Arınç ifade etmedi mi? Sokağın askerle işi yok, ihtiyacı yok. Sıkıştıklarında askeri AKP rejimi kullanacak, kullanıyor zaten. Farketmez. AKP zulmünü sokak muhalefeti eninde sonunda bi-ti-re-cek…!