RTE’nin Tunceli. Hakkari Çarpıtması…
Mustafa Sönmez Başbakan RTE. kaç zamandır gözümüzün içine baka baka. en çok kamu yatırımını Tunceli’ye.…
Mustafa Sönmez
Başbakan RTE, hala, her fırsatta küresel krizin Türkiye’yi “teğet geçtiğinden” dem vuruyor. 2010’da yüzde 5’e yakın daralmayı, bu daralmadan 1 milyon kişinin işini, bir süre için de olsa kaybettiğinden, nedense bahsetmiyor. Sıcak para çekilişiyle dibe vurup, yine sıcak para girişiyle suyun üstüne çıkmayı başarı addediyor. Oysa, bu iniş çıkışın yükü birilerinin sırtına bindi. Kimin mi? Tabi ki her zaman olduğu gibi ücretli sınıfın. İşini kaybeden, işini kaybetmese, yeniden işe alınsa bile ücreti, hatta tarihte ilk kez nominal ücreti bile düşürülen hep işçiler oldu. Bu bedel, Bağımsız Sosyal Bilimciler‘in 2011 Raporu’nun ana temasını oluşturuyor. “Derinleşen Küresel Kriz, Ücretli Emek ve Sermaye”, (Yordam Kitap, İstanbul: 2011) başlığıyla okuyucuya sunulan çalışma, benim de naçizane katkılarda bulunduğum, yirmiye yakın yazar ve araştırmacının kolektif emeğinin ürünü.
***
Rapor’un Giriş bölümünde içinden geçmekte olduğumuz küresel kriz için şu saptama yer alıyor: “ … mevcut konjonktür, içinde sıcak savaş ve terör unsurlarını da barındıran ve uzun zamana yayılmış bir belirsizlik ve durgunluk dönemini yansıtmaktadır….küreselleşme ve finansallaşmanın hızlandırdığı tüketim tutkusu, gezegenimizin gıda, su ve enerji kaynakları üzerinde yıpratıcı basınç yaratarak, kaynak tedariki sorunu yaratmaya başlamıştır…ABD hegemonyası gerilerken, şekillenmeye başlayan yeni sermaye birikim ve tüketim merkezlerinden ve buralarda yoğunlaşan siyasi kapasitelerden gelen basınçlar, ABD-Avrupa merkezli dünya sisteminin dengelerinde ve verili gıda ve enerji düzenlerinde yıkıcı etkiler yaratmaktadır.”
Bağımsız Sosyal Bilimciler 2011 yılı raporunda, “küresel kriz”in giderek “küresel istihdam krizi”ne dönüştüğü gözleminden yola çıkarak, “istihdam yaratmayan büyüme” ile “güvencesizlik” olgularına dikkat çekiliyor. Türkiye’de çalışma hayatını düzenleyen mevzuat, çalışanların sendikal hakları ve sendikalaşma düzeyine ilişkin gözlem ve değerlendirmelere yer veren çalışmada TEKEL işçilerinin 2009-10 direnişi ve bunun öncülleri analiz ediliyor.
Çalışmanın ana öznesini ücretli sınıf oluşturmakla birlikte süreçten büyük darbe alan tarımdaki küçük üreticiliğin durumu da mercek altında. 2000’li yıllarda, tarımda küçük üreticiliğin tasfiyesi ve tarım emekçilerinin yoksullaşmasının öyküsü de kitapta yer alıyor.
***
Dünya Bankası mahreçli ve AKP iktidarı marifeti Sağlıkta Dönüşüm Programı‘nın ne getirip ne götürdüğünün de ele alındığı çalışmada hızla tartışmaların odağına oturan ödemeler dengesi ve kamu maliyesinde olası gelişmelerde ele alındı. 2008-2009’daki hasıla ve istihdam kayıplarının büyüklüğü ile 2010 “toparlanma”sının kırılganlığı ve sürdürülemezliği, Bağımsız Sosyal Bilimciler’in dikkat çektiği temel başlıklardan…
Raporun sonuç bölümünde “1980 sonrası yaşanan dönüşümün bugün de hala başat konumunu koruyan özelliklerinden birinin sınıf-temelli siyasete son vermek …”olduğu hatırlatılıyor ve bu saptamadan hareketle, işçi sınıfı ve sınıfın aydınlar yeniden sınıf-temelli siyasi mücadeleye davet ediliyor.
***
Bugün okura önereceğim bir diğer çalışma dostum Prof.Dr.Hayri Kozanoğlu’nun ön ayak olduğu bir başka kolektif ürün, Uç(ur)mayan Balon:Finans. Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan bu derleme bir akademik çalışmanın yan ürünü. Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nde verdiği bir doktora dersinde “Finansallaşma”yı çalışan 5 doktora öğrencisini birer makale yazmaya motive eden Kozanoğlu, bu çabanın sonucunda, günümüz krizini anlamaya yarayacak bir ürünü öğrencileriyle birlikte okuyucuya sunmuş bulunuyor. Derlemenin girişinde finansallaşmanın tarihsel gelişmedeki yerine değinilirken, izleyen 5 makale finansallaşmanın farklı boyutlarını ele alıyor. Uç(ur)mayan Balon:Finans, küresel krizi anlamamıza yardımcı olmanın yanı sıra akademik çalışmaları kamuoyunun istifadesine sunmanın güzel bir örneği. Umalım başka akademisyen dostlarımız da benzer çabalar içinde olurlar…