AKP rejimi, çok sistemli bir imaj çalışması ile içeriye ve dışarıya “10 yıllık bir Türk başarı öyküsü” pazarlıyor. Hem içeride, hem dışarıda, buna kanan da az değil. Devasa dış borçlarla İstanbul’da gösterişli bir inşaat faaliyeti sürdürülüyor. Dünya markaları geliyor. Gökdelenler, alışveriş merkezleri, hava alanları, köprüler inşa ediliyor, sivil havacılık büyüyor. Bu vitrin, etkili bir PR çalışmasıyla beraber, bütün bölge ülkelerine “yükselen bölgesel güç Türkiye” olarak takdim ediliyor. Böyle bir algı yerleştiriliyor. Oysa ortada bir başarı öyküsü yok; bir bölgesel güç değil, “kifayetsiz muhterisler”in bölgesel balonu yükseliyor!… (*)

Nasıl bir çürük zemin üstünde vurdumduymaz bir koşuşturma yaşandığını anlamak için Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) ile ilgili açıklanan son verilere göz atmak yeterli. UYP, Türkiye’nin yurtdışından alacaklarıyla, yurtdışına borçlarının netini gösteren çok önemli bir gösterge. Her ülke, IMF’nin hazırladığı el kitabına göre, bu nabzı üç ayda bir tutuyor ve açıklıyor. Kimi ülkenin yurtdışı alacakları, borçlarının üstünde. Bunlar, döviz açığı değil, fazlası olan ülkeler. Çin, Almanya, Rusya, hatta Arjantin bunlar arasında. Ama Türkiye, fena halde borcu, alacağını kat kat aşmış bir ülke durumunda.

Kaynak:TC Merkez Bankası, Uluslararası Yatırım Pozisyonu veritabanı

Türkiye’nin 2012 net açığı 413 milyar dolar. Bu, milli gelirin yüzde 53’ü demek. Bu rakama nasıl ulaşıldığına gelince… Türkiye’nin önce varlıkları hesaplanıyor. Yani, yurtdışındaki doğrudan yatırımları; fabrikaları,banka şubeleri,şantiyeleri vs. Bu meblağ, yurtdışındaki mevduatları, borsa, bono yatırımları, Türkiye’nin dışarıya verdiği kredilerle toplanıyor. Bu toplama bir de kasadaki döviz rezervleri (120 milyar $)ekleniyor. 2012’de bunlar altalta yazılınca 214 milyar doları ancak buldu.

Gelelim yükümlülüklere (borçlara)…2012’de yabancıların Türkiye’deki doğrudan yatırımları, sıcak para olarak borsaya, devlet kağıtlarına yaptıkları yatırımlar ve verdikleri kredilerin toplamı alt alta yazıldığında  627 milyar dolar ediyor. Çıkın bu borcu, alacaktan; net borç 413 milyar dolar. Milli gelirin ne kadarı? Yüzde 53’ü!..Olağanüstü, daha önce hiç yaşanmamış bir açık büyüklüğü… Bu sonuçta, ucuzcu kur politikası da etken. Yabancıların TL’ye çevrilmiş sıcak para yatırımları dolara çevrilince oran da yükseliyor.

IMF için kırmızı çizgi yüzde 40, ama Türkiye’nin vardığı yer yüzde 53!…Çok kırılgan, arızalı ve dış yatırımcıları ürkütecek bir oran…Türkiye’den daha yüksek oranı olan-yükselen ülkeler ve Güney AB ülkeleri içinde bir tek krizdeki İspanya var.

Kaynak: imfstatext.imf.org

İspanya ve Türkiye dışındaki ‘orta boy’ ülkeler, henüz IMF’nin risk sınırını aşmış değiller. UYP riskinin bu kadar yükselmiş olması IMF raporlarına geçiyor ve dış yatırımcılar için, en az Fitch, Moodys gibi kuruluşların raporları kadar önemli. Büyüyen arızadan ürken yabancılar, ani bir çıkış yaparlarsa, yaşanacak kur şoku, çok şeyi tuzbuz eder. Bölgesel ‘balon’, küçük bir iğnenin dokunuşuyla patlayabilir!.

(*)Bu konuyu, MESELE dergisinin Nisan 2013 sayısında uzun  uzun anlattım.

Written by Mustafa Sönmez