Geçtiğimiz ay, yani Nisan ayında fiyatlar yüzde 1,3 arttı ve 12 aylık artış da yüzde 9,4 oldu. Bu ayın, yani Mayıs ayının sonunda yüzde 1’i bırakın, yüzde 0,7 artsa fiyatlar, 12 aylık enflasyon yüzde 10’a, yani çift haneye çıkmış olacak. Her yıl yüzde 5 enflasyon hedefinden söz eden, işçiye, memura,emekliye zam söz konusu olduğunda bu hedefi dayatan iktidar, Mayıs sonunda yüzde 6 enflasyonu 5 ayda yaşatmış olacak.

Ücret kaç?…

Fiyatlardaki amansız tırmanışa karşılık işçinin, memurun, emeklinin aylık gelirleri hiç iç açıcı değil. Türkiye’de eli ekmek tutan,yani istihdamda olan insan sayısı 25 milyon. Bunların 16,3 milyonu, yani neredeyse üçte ikisi ücretli, yani işçi-memur. Memurlar, 2,5 milyon dolayında. İşçiler 14 milyona yaklaşıyor. Tahmin edileceği gibi, bu nüfusun içinde de  en yaygın olanı “asgari ücretli”.

Ne geçiyor asgari ücretlinin eline? Halen 846 TL net. Yılın ikinci yarısında yüzde 5 artacak bu para ve 891 TL olacak. Yıllık ortalama 868 TL ediyor. Buncacık asgari ücret, hükümetin  aylık 500 TL vergi ve prim kesintisinden geriye kalanı. Devlete yapılan kesintilerle birlikte bir asgari ücretin maliyeti bin 390 TL olacak Haziran’dan itibaren. Bu 500 TL’lik vergi ve SGK primi kendi ve işçi adına devlete vermemek için en az 3 milyon işçiyi kaçak çalıştıran insafsız işverenler var memlekette…aaa

Diğer ücretler…

Asgari ücret, diğer ücret ve maaşları, emekli maaşlarını da belirlemede ana gösterge. 2014’te ortalama neti 868 TL olan asgari ücret, bazı sektörlerde biraz yükseliyor. Örneğin inşaat, turizm gibi vasıflı emek kullanımının düşük olduğu sektörlerde ortalama ücretler, asgari ücretin en fazla yüzde 25’i üzerinde seyrediyor ve 2014 için bin 100 TL’yi ancak buluyor.

İmalat sanayinde ücret ortalaması aylık bin 500 TL olarak tahmin ediliyor. Bu, bazı işkollarında biraz daha yüksek. Ortalama aylık maaş ya da ücretler finans, bilgi işlem –iletişim, enerji  gibi sektörlerde ise ortalama imalat sanayi ücretinin iki katına kadar çıkabiliyor. Kayıtlı ücretlinin sadece yüzde 9’u sendikalı. Sendikalılar ayda ortalama 2 bin 500 TL kazanıyor. Keşke herkes sendikalı olsa, bu parayı kazansa…

Kamuda…

Çalışanların gelirleri, kamuda, özele göre daha yüksek seyrediyor. 16,3 milyon ücretli nüfusta 2,5 milyon memurun yanı sıra 500 bin kamu işçisi var. Kamu çalışanlarının sayısı 3 milyon dolayında olsa da aylık gelirleri özel sektörden biraz yüksek. Örneğin asgari ücret 868 TL iken en düşük memur maaşı 1.723 TL. Ancak, memur olabilmek için belli bir diplomaya sahip olmak gerekiyor. Asgari ücret ile asgari maaş farkı da buradan ileri geliyor.

 

Kaynak:Kalkınma Bakanlığı

Özelleştirmeler sonrası sayıları iyice azalan kamu işçileri, yine de en yüksek ücreti alan kesim gibi görünüyor ve Kalkınma Bakanlığı , ortalama kamu işçisinin ayda 2 bin 800 TL’ye yakın maaş aldığını bildiriyor. Aynı kaynağa göre ortalama memur da ayda 2 bin 200 TL’ye yakın maaş alıyor.

Emekli maaşı…

Sayıları 10 milyonu bulan ve 6 milyon ile en kalabalık olanlarını işçi emeklilerinin oluşturduğu kesimde, ortalama işçi emeklisi ayda 1.003 TL maaş alıyor. Buna karşılık 2 milyon dolayındaki memur emeklisinin ortalama maaşı 1.530 TL’ye yakın. Fark, SGK’ya ödenmiş prim gün sayısı ve miktarlarından kaynaklanıyor. Sayıları 2 milyonu bulan esnaf emeklileri (eski Bağkur) bile işçi emeklilerinin küçük de olsa üstünde emekli maaşı alıyorlar.

SGK’nın eline bakan özürlülere ödenen aylık ayda 404 TL’yi bulmazken 65 yaş üstü muhtaçlara ayda ödenen para  da 135 TL’den ibaret.

Ülkede 3 milyona yakın resmi işsiz, bir o kadar da “sayılmayan  işsiz” var. Bu yaklaşık 5- 6 milyon çalışabilecek nüfusun hiç gelirinin olmaması demek. Yine ülkede TÜİK’in belirlemelerine göre,  11 milyon dolayında ev kadını var. Bunların da hiç geliri yok. Bu, en az 17 milyon işgücü olabilecek nüfusun işgücü dışında ve “sıfır” gelirinin olması demek. 15 yaşın üstünde olan öğrenci, bakıma muhtaç vb. “işgücü dışı” gelirsiz bir nüfus daha var. Ediyor 20 küsur milyon. Yani, 25 milyon kişi çalışıp, 10 milyon emekli maaşı alıp  kalan 40 milyonu geçindiriyor, ki bunların çoğu  gelirsiz yetişkin…

İnsafsız, acımasız, huzur bozucu, hastalık üretici bir tablo ve bu tablo düzeltilmeden iyileşemeyiz…

 

Written by Mustafa Sönmez