Mustafa Sönmez

Son 2 haftada yayımlanan büyüme ve istihdam verilerinden, bir kez daha kriz öncesi durumu da dikkate alarak, krizden çıkışta ekonominin kaybolan istihdamı yerine koyup koyamadığını, işverenler açısından, işçi başına sağlanan katma değerin tatmin edici olup olmadığını, sektörel olarak ne gibi farklılıklar yaşandığını analiz edebiliriz.

Önce üretken sektörün omurgası imalat sanayiinden başlayalım.
İmalat sanayii, küresel krizde en ağır yarayı alan sektördü. 2008’in son çeyreğinde krize giren imalat sanayi, 2009’un 3. çeyreğine gelindiğinde bile sektör hasılasında yüzde 12,5 gerideydi. Sonraki aylarda toparladı ve 2010’un 9 ayındaki hasılası, 2009’un 9 ayının yüzde 15’e yakın üstüne çıktı. Peki, kriz öncesinin, yani 2008’in 9 ayının ? Sadece burun farkıyla geçmişti kriz öncesini. İmalat sanayii, özellikle iç talebi kazıyarak eski üretim düzeyine ulaşırken istihdam ne olmuştu? Orada da kriz döneminde yüzde 6,5 küçüldükten sonra 2010’un 9 ayının sonunda eksileni bir ölçüde telafi etse de kriz öncesine dönememişti. 2008 Eylülünde 4 milyon 300 bine yaklaşan imalat sanayi istihdamı 2009 eylülünde bile 4 milyon dolayındaydı. 2010 eylülünde ise ancak 4 milyon 22 bin olmuştu. Yani kriz öncesinden 75 bin eksik işçi ile kriz öncesi üretimi yakalamıştı. Yani, bu, krizde çıkarılan işçinin 75 binini işe almayarak ama onların işini diğer işçilere yükleyerek kriz öncesi hasılayı yakalamak demek. Böyle olunca, işçi başına hasılanın da kriz sonrasında, kriz öncesine göre, yüzde 2 de olsa, artmış olduğunu görüyoruz.

İmalat sanayiinde gözlenen “verimlilik” performansını bazıları yetersiz buluyor, hala sektörde azaltılması ya da maliyeti düşürülmesi gereken işçi olduğunu savunuyor. AKP iktidarı ve onlara akıllar veren liberal tayfa, bunu “emeği esnekleştirme reformu” sloganıyla yürürlüğe sokmayı ve kararlılıkla saldırılarını gerçekleştirmeyi planlıyorlar.

***

İmalat sanayiinde gerçekleştirilen yüzde 2’lik işçi başına sömürüyü artırma oranı, diğer sektörlerde çok da geçerli değil. Tarımda kişi başına hasılanın düşüklüğü malum. Tarım çalışanının yıllık üretiminin değeri, sanayi işçisinin neredeyse dörtte biri ve krizde düşmüş görünüyor.

İnşaat sektöründe istihdamda istikrarlı bir artış olmasına karşın sektör katma değerinin, kriz öncesini henüz yakalayamadığı, dolayısıyla verimliliğin de düşük kaldığı görülüyor.GSYİH’nin en ağırlıklı kesimi hizmetlerde ise 2008’den 2010’a istihdamın arttığı, 2010’daki katma değerin de 2008’deki düzeyini yakalayıp geçtiği görülüyor.Ama hizmetler sektöründeki kişi başına katma değerin 2008 düzeyini yakalayamadığı anlaşılıyor.

Özetle, ekonominin tamamı, 2010’un sonlarına doğru, kriz öncesinde işçi başına elde ettiği katma değeri sağlamaktan uzak. Bunu, kısmen başarmış görünen imalat sanayisi bile tatmin olmamış halde. O nedenledir ki, dillerine esnek istihdamı pelesenk edip, emeği biraz daha tasfiye ederek istedikleri karlılığa ulaşmak için saldırganlıklarını sürdürecekler.

Written by Mustafa Sönmez