Mustafa Sönmez

04.08.2010, Çarşamba
Ekonomi medyası bilir. Her ayın ilk günü bir ihracat şamatası yaşanır. Şamatayı kısa adı TİM olan Türkiye İhracatçılar Meclisi hazırlar. Sahne, kah Hakkari olur kah İzmir Aliağa…Biten ayın ihracat rakamları açıklanırken TİM Başkanı’na dönemin dış ticaretten sorumlu bakanı eşlik eder. Bu, eskiden Kürşat Tüzmen’di, şimdi Zafer Çağlayan. Her ayın ilk günü, ihracatçı birliklerinden alınan kayıtla ne kadar ihracat artışı gerçekleştirildiği açıklanırken, meşhur 2023’ün 500 milyar dolar hedefi ile ilgili de iman da tazelenir. Aslında daha çok ihracat yapacaklardır ama, döviz kurunu birileri hep ucuz tutmaktadır. Bundan da çok şikayetçidirler.

Bunlar madalyonun yüz akı tarafıdır, kara yüzde ise ithalatçılar, yani döviz harcayıcılar vardır ve hep onlar kurun düşük tutulmasını savunmaktadırlar. Öyle usta şovmenlerdir ki, dinleyenleri bir güzel inandırırlar buna. Peki bunlar ihracatçı ise, onca ithalatı kim yapmaktadır? Bu ihracatçıların, ihraç ettikleri ürünlerde ithal girdi oranı nedir ? İhracat artarken ithalat nerelere tırmanır? Tek yüzlü madalyon olur mu? Tabi ki olmaz. Bu üçüncü sınıf gösterilerin artık sona erdirilmesini dilerken gelin madalyonun diğer yüzüne de bir bakalım.

İhracat arttıkça ithalata ne oluyor? İthalat daha hızlı artıyor.

Kaynak:TÜİK Dış Ticaret veri tabanı

2009’un ilk 6 ayı ile 2010’un ilk 6 ayı diş ticaret verileri şunu gösteriyor. Krizin en derin hissedildiği 2009’un ilk 2 ayında ihracat düştükçe ithalat ihtiyacı da düşmüştü. Bu 2009 mayıs sonuna kadar böyle devam etti. Ancak birkaç aylık dalgalanmadan sonra ihracat başını kaldırdıkça ithalat daha fazla kaldırdı. Sonuçta, 2010’un ortasına geldiğimizde ihracat aylık 9,5 milyar dolar iken ithalat 15 milyar dolar…Yani 5,5 milyar dolar ihracatın üstünde. Daha kümülatif ifade edelim: 2009 kriz yılının ilk yarısında ithalat ihracata karşı 62’ye karşı 47 önde iken, 2010’un ilk 6 ayında bu skor, 83’e 55…Yani fark, 15’ten 25’e çıktı. İhracatçılar, bu ithalat artışı bizden değil, enerji vb. bağımlılığından ileri geliyor, derlerse, hemen onlara, sadece imalat sanayinin ihracatı ile enerji hariç ara malı ithalatının getirelim.

Görünen şudur: İmalat sanayinin 2009’un ilk yarısında 45 milyar dolar olan ihracatına karşılık 31 milyar dolarlık girdi ithalatı yapılmıştı. Bu, sanayi ihracatının yüzde 69’u demekti. 2010’un ilk yarısında ise imalat sanayi ihracatı 51 milyar dolara çıkarken, enerji dışındaki ara malı ithalatının 43,4 milyar dolar olduğu görülüyor. Yani girdi ithali, sanayi ihracatının yüzde 85’inin üstüne çıkmış. İhracat ilk 6 aylar boyunca 6 milyar artarken girdi ithali 12,5 milyar dolar artmış. İthal girdiye yöneliş daha yoğunlaşmış görünüyor.

***

Aslında, yapılan ihracatın, ithalata ne kadar bağımlı olduğunu daha net söylemek, ihracatta asli öğe olan “dahili işlem rejimi” ile yapılan ihracat rakamları olsaydı, daha kolay olurdu, her sektörde ihracatçı sanayicinin ne kadar ithal girdi kullandığı kalem kalem sayılırdı. Yakın zamana kadar bunu yapabiliyorduk(*) ama ne hikmetse, TİM’cilerin hamisi Bakan Zafer Çağlayan’a bağlı Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın web sitesinde yayımlanan ve 1996’ya kadar geriye giden bu istatistikler, birden bire kaldırılmış.
Neden acaba? Bir açıklama bekliyoruz…

Bitirirken bir öneri İSO Başkanı Tanıl Küçük’e…İSO, yıllardır sanayide ilk 500+ikinci 500 firma listesi yayınlar ve listelerde firmalara ait ihracat sütunu yer alır. Bundan böyle bir de “ithalat” sütunu istiyoruz. Bilelim; hangi büyük sanayici, ihracatına karşılık, ne kadar ithalat yapmış.…Bilelim ki, çakma ihracatçılar ile gerçek ihracatçılar ayrışsın. Böylece Çakma İhracatçılar Meclisi ÇİM ve üyeleri de ortaya çıksın…

(*) Bu istatistikler kullanılarak yapılan analizler için merak edenler şu kaynaklara bakabilirler: Mustafa Sönmez, 100 Soruda Küresel Kriz ve Türkiye, Alan Yayınları, 2009 ve M:Sönmez, İhracatın İthalata Bağımlılığı, Ege Sanayi Odası, 2004

Written by Mustafa Sönmez