Merkez ve Çevre krizin neresinde (2)
ABD öncülüğünde, “merkez” ülkelerin en azından önemli bir kısmının, yeniden bir büyüme ivmesi yakalayıp krizi…
Anamuhalefet partisi CHP’nin, AKP iktidarının ekonomi politikalarına bakışı nasıl, neleri eleştiriyor ve alternatif olarak nasıl politikalar öneriyor ? İstanbul Milletvekili Umut Oran, geçen hafta bir basın açıklamasında , “Hükümet yılın ilk çeyreğinde kucağında üçüz açık buldu. Bunlardan bir tanesi bütçe açığı, diğeri cari açık, üçüncüsü de yüksek işsizlik oranı” diyordu. Sadece propoganda yüklü bir demeç. Gerçeklerle de pek örtüşmüyor.
Bir de CHP Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcılığı imzasıyla, Faik Öztrak’tan gelen, “Ekonomik Görünüm” başlıklı, aylık göstergelerin yorumlandığı bir bülten var elde. Nisan 2012 tarihli bu raporda yapılan genel değerlendirmede varılan sonuç şu: “Büyümenin beklentilerin ötesinde yavaşlaması kaçınılmaz hale geliyor”. CHP raporu , maluma çok vurgu yapıyor; Büyüme rekor cari açıkla gerçekleştirildi. Kırılganlıkları artırdı… Bunlar biliniyor. Evet, ama herkesin de merak ettiği şu; cari açığa rağmen büyüme iki yıl nasıl üst üste yüzde 9 olarak gerçekleşti, işsizlik yüzde 10’un altına nasıl geldi ? CHP raporu, bu sorularla kaçak güreşiyor.
***
2012, zaten AKP’nin, Orta Vadeli Program (OVP)’ında yer alan “yumuşak iniş” kararıyla yüzde 4 büyüme ile yetineceği bir yıl olacak. Vites küçültmüş bir program için, ‘büyüme, beklentilerin ötesinde yavaşlayacak’ demek, fazla bir anlam ifade etmiyor. Kaldı ki, ilk 3 aya ilişkin göstergeler, yüzde 4 büyümenin hiç de ulaşılmaz bir hedef olmadığına işaret ediyor.
Kaynağı belirsiz ‘Net hata noksan’dan da beslense, dış kaynak girişi sürüyor. O dış kaynak ile, ithalat yüzde 2 de olsa arttı. Sanayi üretiminde önemli bir düşüş yok . İhracat ilk 2 ayda yüzde 12 arttı. Rapor, ihracat artışı sürmez diyor. Zaten OVP’de de büyümeye net ihracatın katkısı yüzde – 0,1. Program, 2012 büyümesini yüzde 2,4 oranında tüketime ve yüzde 1,7 oranında da yatırıma dayandırmış.
CHP ‘lilerin gözardı ettikleri ve yeterince üstünde durmadıkları, buna karşılık AKP iktidarının en önemli kozu, kamu maliyesidir. Ekonomi yönetimi, bu bütçe sayesinde faizleri yükselterek, sıcak para akışını cezbedebiliyor, döviz kuruna müdahale edebiliyor. Böylece ithalat ve inşaat yatırımları odaklı, ithalata dayalı büyüme çarkı yeniden dönüyor, sanayide değilse de inşaat,emlak ve hizmetlerde istihdam yaratılıyor. İç talep daralmasına yine bütçenin vergi ve harcama kanatları ile müdahale ediliyor.
CHP’nin “Ekonomik Görünüm” raporu, kamu maliyesinin “manevra alanının giderek daraldığından” söz ederken bütçe açığının 2011’de milli gelirin yüzde 1,3’ünden ibaret kaldığını, 2012 hedefinin de yüzde 1,5 olduğunu hatırlatmak gerekir. AB’de kamu borç stokunun milli gelire oranı yüzde 90’a yaklaşırken ve bütçe açığı ortalama milli gelirin yüzde 4-5’ine ulaşırken AKP iktidarının kamu maliyesi konusunda kullanabileceği önemli bir manevra rezervi var. Açığı, yüzde 1,5 yerine, yüzde 3’lere, kamu borç stokunu da milli gelirin yüzde 50’sine çıkarsalar bile kolay kolay başları ağrımaz.
Kaldı ki, AKP, CHP muhalefetine takılmadan, 2B arazi satışları, özelleştirmeler, irili ufaklı vergi düzenlemeleriyle, enerji zamlarıyla ve en önemlisi sosyal harcama kesintileri ile bütçeden açılan gedikleri süratle kapatmayı biliyor ve elindeki en önemli kozun kamu maliyesi olduğunun pek farkında. Bütçe bir yana, İşsizlik Fonu’ndaki kaynakları nasıl tırtıkladığını, bu fona bir de kıdem tazminatı fonu eklemeyi istediğini de biliyoruz.
CHP, ekonomiye muhalefeti, hedeflenen büyümeye ulaşıp ulaşamama bahsi üstüne kurgularsa, bu bahsi kolay kolay kazanamaz…AKP, yıllardır yaptığı gibi, dış kaynak girişini bir şekilde (dış siyasi destekle de) sağlayarak büyüme çarkını döndürüyor. Burada önemli olan;
Büyüme çarkını çeviren kamu maliyesinin kurgusunu sorgulamak, buradaki adaletsizliklere dikkat çekmektir. Adaletsiz dolaylı vergi , fütursuz özelleştirme gelirlerine, sosyal harcama budamalarına , işsizlik fonu gasbına dayanan bu kamu maliyesi çarkını sorgulamak, CHP’nin asli ve acil işi olmalıdır.
CHP’nin, iktidarınkinden farklı bir büyüme hedefi, paradigması olması gerekir.
– İç kaynakları daha çok kullanmayı hedefleyen, daha yüksek katma değerli ürünü, daha eğitimli işgücü ile üreten,
– İhracatını yüksek katma değerli ürünlere dayandırmayı, kur ve gümrük politikaları ile sanayisini ve ihracatını kollamayı hedefleyen ,
– Kamuyu özellikle enerji ve bölgesel kalkınmada bir aktör olarak devreye alan,
– Büyümenin nimetlerini daha adil ücret ve gelir politikaları ile paylaştırmaya öncelik veren bir ekonomi politikanın takipçisi bir CHP var mı? Var ise, eleştirilerini ve alternatifini bu ilkeler üstüne bina edip, bunun arkasına yığınak yapması gerekmez mi?