“Çözüm” dediler, şiddet bütçesini artırdılar
Kimyasal lakaplı İçişleri Bakanı Muammer Güler,Mardin’de konuşuyordu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ilave bir karakol yapımı…
Büyük bir kırılma yaratan 7 Haziran seçimlerinin sonuçları, ortaya çok bilinmeyenli bir denklem çıkardı. Cevabı merakla beklenen soru, bundan sonra ne olacağı üstüne. Bir azınlık hükümeti mi, bir koalisyon mu, ya da ikisi de değil, bir erken seçim mi?
Yemin töreninin ardından TBMM Başkanlığı seçimi var ve bu seçim 29 Haziran-3 Temmuz tarihleri arasında yapılacak. Meclis Başkanı’nın seçimi için ilk iki turda 367 oy, seçim üçüncü tura kalırsa 276 oy aranacak. Üçüncü turda da adaylar gerekli oyu alamazsa dördüncü tura en çok oy alan iki aday kalacak ve bu turda en yüksek oy alan aday, Meclis Başkanı olacak.
Baykal
Pazartesi başlayacak olan Meclis Başkanlığı seçiminin bir koalisyon izlenimi oluşturma ihtimali var. Deniz Baykal’ın, RTE’nin daveti ile siyasette yeniden sahne alması, “kutuplaştırmaları azaltmak” iddiası ile misyon yüklenmesi, hem CHP içinde hem genelde Meclis içinde çok bilinmeyenli denkleme yeni bir parametre eklemiş durumda. Baykal’a, hem uluslararası güç odaklarının hem de içeride TÜSİAD’dan MÜSİAD’a, TOBB’a tüm sermayenin beklentisi olan AKP-CHP koalisyonunu kolaylaştırıcı bir misyon yüklendiği tahmin ediliyor.
Ortada koskoca bir “tuzun koktuğu” gerçeği var. Yargıdan söz ediyorum. Yürütme AK faşizmin elindeydi, yasamayı bir tür “bakanlığa çevirdi, torba yasalarla istediği düzenlemeyi yaptı. Yargı yı da özellikle 2010 sonrası istediği gibi dizayn etti. Neler yaptı; HSYK yasasını değiştirdi ve sulh ceza hâkimlikleri ihdas etti. Yargıç ve savcıları güdümü altına almak amacıyla Anayasa dışı müdahaleleri sürekli kıldı. Yetmedi; “iç güvenlik yasası”nı çıkardı. Bu sayede hâkim ve savcıları, kararları nedeniyle tutuklattı. 1 Mayıs gösterilerini hunharca bastırdı.
CHP’de yarılma
7 Haziran seçimlerinin sonuçları, yürütme-yasama-yargıda ortaya çıkan bu tekelleşmeyi kırma ve her birini yerli yerine oturtma şansı veriyor. Ama bunu AKP değil, muhalefet yapabilir. AKP, tek başına değil, yanına bir koalisyon ortağı, daha doğrusu “günah ortağı” alarak hükümet olmak istiyor. Böylece, yürütmeyi yine kontrolüne alırken yasamada muhalefetin belini de kırmış olacak. Böyle olunca yargıda yaptıklarına da dokundurtmayacak. Dolayısıyla Ak faşizm rejiminden birşey değişmeyecek. Kimin sayesinde? Koalisyona atlayan partinin sayesinde.
Bu partinin MHP’den çok, CHP olması isteniyor. Öyle görünüyor ki Deniz Baykal’dan da bu konuda çok şey bekleniyor. Ancak açık olan birşey var; CHP seçim meydanlarında sözünü verdiği ve parti dökümanları arasına koyduğu AKP’nin otoriterleşmesini kıracak adımlar atmak yerine, içi boş bir “kutuplaşmayı azaltmak” sevdasıyla koalisyon kurar ve Baykal’ın dümen suyuna giderse, birinci yarılma CHP ‘de olur. CHP çok geçmeden kendi içinden bir parti yaratır ve Meclis, 5 gruplu bir meclise döner. Bu birinci ihtimal…
AKP’de yarılma…
İkinci ihtimal ,AKP’de yarılmadır. Bu yarılmayı yaratacak olan da RTE’dir. Öyle anlaşılıyor ki, RTE, bırakın başkanlık hevesi, AKP’nin tek başına iktidarı hedefini de tutturamayınca iyice köşeye sıkışmış hissediyor kendini. Bir yandan her tür koalisyona karşı kuşku duyuyor. Bu nedenle de koalisyon formüllerinin tümünün işe yaramaması için çabalıyor, olası yakınlaşmaları bile dinamitliyor. Son Zarrab’a ödül, RTE’nin has adamı TİM Başkanı Büyükekşi eliyle uygulanmış bir sabotajdı. RTE’nin bu tutumunu sürdüreceğini söylemek mümkün.
Bir yandan Baykal üstünden CHP’yi karıştırıp etkisiz kılmak, bir yandan AKP’de kendi inisiyatifi dışında gelişmeleri engellemek ve özellikle 17/25 Aralık soruşturmalarının açılmasını taahhüt eden protokolleri afaroz etmek…Sonunda da umutsuzca da olsa erken seçime gitmek…Umutsuzca diyorum, çünkü yapılan son anket sonuçları(örneğin Metropol’ünki) ,AKP’nin oyunu artıramayacağını ve seçimlerden aşağı yukarı 7 Haziran sonuçlarının çıkacağını ortaya koyuyor. Buna rağmen RTE’nin AKP’yi erken seçime sürüklemesi, AKP’den tek gövde olarak arkasına düşmesini istemesi, AKP’yi yarabilir. Çünkü, son Zarrab fotoğrafı gösterdi ki, bir taraf, ödüle boyun bükerken (Nihat Zeybekçi), bir taraf bu fotoğrafta yer almaktan üzüntü duyduğunu (Numan Kurtulmuş) belirtti. Bu yarılmanın ipucudur.
Bakalım yarılma nerede olacak; CHP’de mi, AKP’de mi…