“Sağlığa Kaynak Sınırlı” Kuyruklu Bir Yalan…
Mustafa SönmezAKP İktidarı, bir süredir “Sağlıkta Dönüşüm” adı altında bir “reform” programı uyguluyor. Rehberi Dünya…
Mustafa Sönmez
Turizm, Türkiye’nin uluslar arası arenada avantajlı olduğu bir sektör, ama potansiyel olarak…Potansiyel diyorum, çünkü fiilen birçok insanımızın iş-aş sorununa çözüm olacak, bölgesel gelişmeyi daha dengeli hale getirebilecek bu nimetin, iyi kullanılabildiğini söylemek mümkün değil.
Türkiye, hem doğal hem kültürel varlıklarıyla, mirasıyla, dünyadaki jeopolitiği ile turizmin her çeşidinden iş üretebilecek durumda. Kıyı turizminden termale, kış turizminden inanç turizmine, yayla turizminden alışveriş turizmine, farklı kültürleri, farklı tatları, farklı mirasları sergileyebilecek bir varlığa sahibiz. Ama bugün geldiğimiz yer için ancak “yoksullaştıran turizm” tanımını kullanabiliriz. Çünkü varsa yoksa Antalya-Muğla aksındaki kum-deniz-güneş turizmi üstüne bina edilmiş bir yatırım stoku ve satış var. İstanbul yeni yeni belini doğrultabiliyor, İzmir gibi çok önemli bir destinasyon pazardan ancak yüzde 4 pay alabiliyor. Gelen yabancı sayısı 27-28 milyonu bulmuş durumda ve her yıl 1 milyon kişi ekleniyor bunlara. Ama sonuçta turizm gelirlerini gelen yabancı sayısına böldüğünüzde kişi başına 500 dolar dolayına gerilemiş bir gelir kalemi ile karşılaşıyorsunuz. Yok pahasına satılmış bir turizm söz konusu olan ve varsa yoksa bu kitle turizmine yönelmeye devam ediyor yatırımlar. Varlık içinde yokluk!...Bunca turizm çeşidi ve daha yüksek katma değer üretme imkanı varken, üstelik bu sayede bölge insanlarına iş-aş üretme imkanı yaratıp göçü azaltma fırsatı varken, akıntıya kürek çekerek yoksullaştıran turizme teslimiyete devam ediliyor.
***
Yoksullaştıran turizme karşı, “Çözüm:Kültür Turizmi” diyor Faruk Pekin, İletişim Yayınları’ndan çıkan yeni kitabında. Faruk Pekin ismine çoğu Cumhuriyet okuru aşinadır. O’nu 68 kuşağı, öğrenci lideri olarak, benim dahil olduğum 78 kuşağı, DİSK uzmanı-danışmanı olarak tanır. Faruk, DİSK yöneticileri ile birlikte 12 Eylül zulmünden nasibini aldı ve hapisten çıktıktan sonra iaşe sorununa çözüm ararken turizmde karar kıldı. Kurduğu Fest Turizm ile önce Adım Adım İstanbul gezileri ile ilgi topladı. Bunu Anadolu’nun muhtelif destinasyonlarına kültür gezileri, derken dünyanın en ilginç ülkelerine seyahat programları izledi ve bu serüvenin 26’ncı yılında.
Faruk Pekin, kitabında da ifade ettiği gibi, turizmin gerçek anlamda iş-aş üreten bir sektör olabilmesinin yolunu kültür turizmine yönelmekte görüyor ve bunu uzun zamandır her platformda dile getiriyor. Bu çabalardan biri TURSAB’da kültür turizmi sempozyumları biçiminde somutlaştı ve Anadolu’nun birçok ilinde benim de konuşmacı olarak katıldığım sempozyumlarda kültür turizminin gelişme-kalkınma bekleyen Anadolu için ne kadar önemli bir imkan olduğu dile getirildi.
“Kültür turizmi, kültür sanayileri,yaratıcı sanayiler ile turizm ve seyahat arasında entegrasyon sağlayan tek yoldur.Türkiye turizminde karlı(profitable), sürdürülebilir(sustainable) ve sorumlu (responible) olabilecek tek yaklaşım kültür turizmidir” diyen Faruk Pekin, 1980 öncesinde Türkiye’de turizm adına varolanın kültür turizmi olduğunu hatırlatıyor ve bu alandan net kazancın bugünkünden daha iyi olduğunu anımsatıyor. “Kıyılarımız bomboştu, betonlaşma yoktu, kıyılara göç yoktu” diyor Faruk ve ekliyor, “Ardından yanlış bir turizm yaklaşımı ile tüm ekonomik,toplmsal,kültürel dengeler değişti. Turizm endüstrimizi yonlış bir turizm yaklaşımı ile orta-alt sınıftan yabancıların züğürt taleplerine endekleyince Türkiye turizmini kazanç sağlamayan, daha çok yıpratıp aşındıran bir sömürü eksenine indirgedik”…
***
Çözüm, kültür turizminde, turizmin diğer çeşitlerini de devreye almakta elbette, ama Faruk’un da yazdığı gibi, bunu yaparken de “sürdürülebilirlik” ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmak gerekiyor. Çünkü kültür turizmini harekete geçirmek isteyen birçok Anadolu kentinde şahit olduklarımız gösteriyor ki, metalaşmada, ticarileşmede kantarın topuzu kaçırılıyor ve kültürel varlıklar bir anda çarçur edilip kent dokusu bozuk para gibi harcanıyor. Antakya’da, Gaziantep’te, Diyarbakır, Şanlıurfa’da, Mardin’de, hatta İstanbul’un göbeğinde, kültür turizmi adına ne güneşlerin batırıldığını, içiniz yanarak görürsünüz.
Evet, çözüm kültür turizminde, ama onun sürdürülebilir, sorumlu kullanımında…