En büyük telaş ekmek fiyatlarında (Al Monitor, 22 Aralık, 2021)
Ekmek tüm Doğu toplumlarında olduğu gibi Türkiye’nin de yemek kültüründe önemli bir yere sahip. Dolayısıyla…
Mustafa Sönmez
AKP-Fethullah koalisyonunun, kendilerine tehdit olarak gördükleri TSK’yı etkisiz hale getirme yolunda bir hayli mesafe aldıkları malum. Son istifalar yeni bir kilometretaşı ise bir diğeri Kürt sorununda AKP iktidarının savaşçı dilini sivriltmesi. ABD’deki Fethullah Gülen’in Türkiye’deki sözcüsü Hüseyin Gülerce, Zaman’da savaşı açıkça şöyle ilan etti; “Terörle mücadelede artık yeni, yepyeni bir dönem var. Yeni Türkiye, terörün belini bu defa kıracak. Bu defa yetki, sorumluluk, öncelik sivil hükümette olacak. Gulyabaniler, çeteler, karanlık odaklar kontrolünü kaybedecek. Terörle ilk defa, ‘Büyük Türkiye’ye yaraşır bir mücadele verilecek. Devletin gücünü zaafa uğratanlar devre dışı kalınca, sivil iradenin kontrolündeki polisin, jandarmanın, özel askeri birliklerin ahenkli çalışmalarıyla neler yapılacağını dost düşman herkes görecek…” (20 Temmuz 2011)
Gülerce’nin devletin gücünü zaafa uğrattıkları için devre dışı bırakılanlar dedikleri, öncelikle Balyoz, Ergenekon ile bettaraf oldular. Şu an 250 tutuklu TSK mensubu emekli ve muvazzaf subay var.
Askerler için merkezi bütçeden ayrılan paylar da, son 5 yılda hızla azaltıldı. Aynı bütçede, TSK’ya alternatif olarak güçlendirilen polisin harcamalarının nasıl tırmandığını da görmek mümkün. Çok değil, 2006’da merkezi bütçeden yüzde 6,4 pay alan “askeri hizmetler”in 2011’in ortasındaki payı yüzde 4,8’e indirilerek dörtte bir oranında azaltılmış durumda. Aynı dönemde polis için “Güvenlik hizmetleri”ne merkezi bütçeden ayrılan payın yüzde 4,4’ten yüzde 5,1’e çıkarıldığını görüyoruz. Bu da yüzde 16’lık artış demek.
Kaynak:Muhasebat Genel Müdürlüğü veri tabanı
2006’nın başında polis harcamaları, asker harcamalarının üçte ikisi dolayındaydı. Fark hızla kapatıldı. Bu yılın ilk yarısında polis harcamaları, asker harcamalarını yakaladığı gibi 5 puan geçmiş durumda. Özel harekat birliklerinin Güneydoğu’ya salınması kararının ardından artacak personel ve ekipman harcamaları ile bu payın, yılın ikinci yarısında katlanacağını şimdiden söyleyebiliriz.
Askere ayrılan bütçenin, merkezi bütçe dışındaki diğer önemli kaynağı Savunma Fonu’ndan da ne tür tırpanlar gördüğünü, 27 Temmuz tarihli Cumhuriyet’te Barkın Şık’ın haberinden okuduk.
Askeri vesayeti etkisiz kılma adı altında TSK’yı güçsüzleştirmeye, ABD’nin bir itirazı yok. Polis devletinin tahkimini göremeyen at gözlüklü AB’liler de ilerleme raporlarına bu girişimleri, “Demokrasiyi güçlendirmek” olarak selamlayıp duruyorlar.
Emniyet ve Jandarma’daki personel sayısı 250 bine yakın. Bu, her 100 kamu görevlisinden 10’unun emniyetçi olması demek. Hem de emniyet hizmetleri özelleştirilirken… Fabrikalarda, bankalarda, havaalanlarında, AVM’lerde ve daha birçok yerde istihdam edilen özel güvenlik örgütü elemanı personel sayısı ise Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre 175 bini aştı. Yani Emniyet’in kontrolünde , her 100 polise karşılık bir de yaklaşık 75 özel güvenlik elemanı var …
***
İçerideki at gözlüklü sivil toplumcular da, askeri vesayetin etkisizleştirildiği sırada, AKP’ nin sivil vesayetinin, polisin güçlendirilmesi ile nasıl artırıldığını bir türlü göremiyorlar. Geçmişte ve yakın dönemde gerçekleştirilen katliamlar, işkenceler ve kötü muamele unutularak, AKP’nin polisten bir ordu yaratmasını takdirle karşılıyorlar. Bu yeni polis muhiplerine bir örnek Oral Çalışlar, Kürt sorununda barışın dilini bir kenara atarak polisin öne, askerin geriye çekilmesine “Olumlu bir paradigma değişikliği” diye bakıyor. 26 Temmuz tarihli Radikal’de diyor ki Çalışlar, “Yeni proje, asker sayısının azaltılmasını, Genelkurmay’ın yetkilerinin kısılmasını ve askerin sivil yönetimin emrine girmesi gibi konularda eskiden hayal bile edilemeyen bir tablo sağlayabilir. Bir ‘güvenlik devleti’ olmaktan çıkabildiğimiz ve özgürlükleri derinleştirebildiğimiz oranda, daha güvenli bir ülkede yaşama şansımız olacak.”
“Sivil olsun, çamurdan olsun” saplantısına kendini kaptırınca, haki şiddetin karşısında mavi şiddeti alkışlamak sığlığı içine böyle düşüyor insan…Polis devleti ile, polis muhipliği ile “güvenli bir ülke” olmak…
Pabucumun alık demokratları sizi…