Zaman, Birinci Gazete mi?
Mustafa Sönmez03.05.2010, PazartesiBir süredir Türkiye’de medya endüstrisi üstüne çalışıyorum. Medyanın sayılarını bulup onlarla analiz yapmak…
Mustafa Sönmez
Geçtiğimiz Çarşamba CNBC-E’de konuşan Bakan Ali Babacan, her zamanki munis edasıyla dünya ve Türkiye ekonomisindeki çalkantıları, fırtınaları büyük bir tevekkülle yorumluyor ve gelecek ile ilgili varsayımlarını da cümlelerin arasına sıkıştırıyordu. Hem Babacan’ın hem öteki AKP’li bakan ve bürokratların bundan sonraki oyun planları, sıcak paranın yeniden ve yeniden akışı üstüne. Bunun dışında bir B planları yok.
Bağlanan umut şu: ABD’nin Merkez Bankası FED ile Avrupa’nın Merkez Bankası ECB, alevlenen kamu mali krizini yatıştırmak üzere bir kez daha genişlemeci para politikaları izleyecek ve düşük faize devam edecekler. Bu likidite genişlemesi ile de her tür sıcak para, daha iyi getiriler sağlayan “yükselen ülkelere”, bu arada Türkiye’ye yeniden gelecek ve çark yeniden ve yeniden dönecek. Hükümetin de, ona bağlı olarak (her ne kadar bağımsız olduğu iddia edilse de) Merkez Bankası’nın da oyun planı bu.
***
Ekonomide titrek parmaklarıyla dümen tutmaya çalışanlar, doğru ifadeler de kullanmıyorlar. Bakan Babacan, son zamanlarda çıkan yabancı sıcak paranın 1,5 milyar dolardan ibaret olduğunu iddia etti. Bunu nasıl hesapladıkları bilinmez. Çünkü yabancı-yerli sıcak para kısa vadeli yatırımcıdır. Borsaya, hisse senedine yatırım yapar, devlet kağıdına yatırım yapar. Bankalara mevduat olarak parasını yatırır, repo yapar. Burada önemli olan , döviz olarak girerken TL’de kalıp kalmadığıdır. Merkez Bankası biraz gecikmeli de olsa her hafta, “ Yurtdışında Yerleşik Kişilerin Mülkiyetindeki Hisse Senedi Ve Devlet İç Borçlanma Senedi” verilerini yayınlar. O veriler bize ne diyor bakalım. Bu yılın Mart başında 89 milyar dolar olan sıcak para yatırımları Nisan başında 98 milyar dolar olarak saptanmış ve artmaya devam etmiş Mayıs başında 107 milyar dolara gelmiş. Takip eden iki ayda ise 98 milyar dolar dolayında.
Ama bakın Avrupa’daki türbülansla beraber ne olmuş? Ağustos’un 5’inde çekilen fotoğraf, önceki aya göre yüzde 8 azalma olduğunu, sıcak para stokunun 89 milyar dolara indiğini gösteriyor. Sıcak paranın hisse senedi yatırımları bir ayda 8 milyar dolara yakın azalırken devlet kağıtlarına yatırım da 500 milyon dolar kadar azalmış ve toplamda 8,5 milyar dolara yakın bir azalma gerçekleşmiş.
Kaynak;TCMB veri tabanı
Bu geri çekilişle yabancı paranın yurt dışına çıkıp çıkmadığını bilemeyiz. Çıkmış olabilir de olmayabilir de. Ama ihtimal, TL’den dolara, avroya dönerek bankalarda yabancı mevduat olarak kalmış da olabilir, reponun cazibesine kapılmış da olabilir, hatta altına yönelmediği ne malum? Burada önemli olan, yabancıların özellikle borsadan, hisse senedinden çıktıkları ve dövize yöneldikleri. Yoksa, dolar kuru 1.50 TL’lerden 1.80 TL’lere neden fırlasın ?
***
Bakan Babacan, döviz kurunun artık bir gösterge olmadığından dem vuruyor , iner-çıkar diye avunuyor.Ama içi pırpır… Merkez Bankası’nın bütün önlemlerine, rezervden dolar satmasına, hatta bununla yetinmeyip İşsizlik Sigortası Fonu’nun, döviz olarak tutulan birikimlerinin sattırılmasına rağmen, kur artışı durmuyor, umulduğu gibi gerilemiyor…
Özetle, Hükümet, ABD ve Avrupa’daki gevşeme politikalarının sıcak parayı yeniden Türkiye’ye yöneltmesini, döviz getirip TL’ye döndürüp borsaya, devlet kağıdına yatırmasını umutla, hasretle bekliyor. Ama ya olmaz da, cari açığı tavana vurmuş bu ülkeye gelmezler, likit kalmayı tercih ederlerse… Dolar mesela 1.80-1.90 TL’lere demir atar, hatta daha da zıplama işaretleri verirse..? İşte o zaman seyreyleyin gümbürtüyü. Sırtında dörtte biri kısa vadeli olmak üzere 200 milyar dolar borç yükü olan büyük şirketlere sizce ne olur ? Yüksek kurla yapılan ithalatın, özellikle vazgeçilmez enerji ve birçok ara malı ithalatının içeri taşıyacağı enflasyon ne olur?
AKP’nin sıcak para morfinmanlığı, Türkiye’ye çok ağır maliyetler yükledi ve daha da ağır bedeller ödeteceğe benziyor. Bu bağımlılığı azaltmaya dönük de hiçbir oyun planı yok iktidarın.