Cumhurbaşkanlığı ilk tur ve milletvekili seçimlerinin yapıldığı 14 Mayıs’tan hemen iki gün sonra Merkez Bankası bankalara bir talimat göndererek, kredi ve kredi kartlarıyla borçlanmanın daraltılmasını, bunu yeterince yerine getirmeyenlere bir tür cezalandırma anlamına gelen düşük faizli devlet bonosu alma yükümlülüğü getireceğini duyurdu.

Talimatın arkasında, TL likiditesine ulaşanların bu parayla hemen döviz ve aynı anlama gelen altın almaları endişesi geliyordu. Korkulan şey şu: Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tur tarihi 28 Mayıs’a kadar dolarlaşma hızlanabilir ve seçim öncesi önemli bir altüst oluşa yol açarak Erdoğan aleyhine bir algıya yol açabilir. Bu kadar mı kırılgan Türkiye ekonomisinin döviz dengesi? Evet, bu kadar kırılgan ve yönetilemez hâle düşmesi an meselesi. Bu kırılganlık içinde her tür dövize yöneliş, iktidar tarafından bir spekülatif atak gibi değerlendiriliyor ve akla durgunluk veren yaptırımlara, kısıtlamalara gidiliyor.

Merkez Bankası’nın bankalara gönderdiği TL likiditesini, yani ticari ve tüketici kredilerin hacmini, kredi kartı ile yapılan borçlanmalara varıncaya kadar daraltma talimatı, tamamen dolarlaşma ve döviz fiyatının sıçraması kaygısı ile ilgili. Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yardımcısı Fuat Oktay bir TV kanalında şöyle ifade etti: “50 bin TL’nin (2500 dolar) üzerindeki kredi kartlarında yoğun olarak oradan ücret alınıp altın alma, döviz alma gibi… Kredi kartıyla gidip alıp yastık altı yatırım yapılmasının anlamı yok.”

https://www.al-monitor.com/tr/originals/2023/05/turkey-elections-currency-fears-grow-ahead-presidential-runoff

Written by Mustafa Sönmez