Enflasyon, Türkiye’nin yeniden en büyük belası oldu. Bundan sızlanmayan alt-orta, hatta üst-orta gelir grubu yok. Sızlanılmayacak gibi değil. Yirmi bir yıllık AKP iktidarının sonunu da getirecek belki en büyük sorun yumağı. Sızlanma olunca bunu sayıyla ifade etmek, ilerliyor mu, geriliyor mu, ölçmek de gerekli. Geleneksel olarak, resmi ölçümlere Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine bakılıyor. Ama özellikle son 12 ayda şiddetlenen enflasyonun TÜİK’ce ölçümü, yurttaşları tatmin etmiyor. Eylül ayı itibariyle yıllığı yüzde 83’ü bulmuş olsa bile, herkes, özellikle gıda, konut, ulaştırma harcamalarında yüzde 100’e varan hatta bazı alt gruplarda aşan bir fiyat artışını yaşayarak görüyor.
TÜİK’e bu güvensizlik, alternatif bir odağı doğurdu. İktisatçı Prof. Dr. Veysel Ulusoy öncülüğünde bir grubun enflasyon araştırma grubu oluşturduğu açıklandı. Kısa adı ENAG olan bu girişime, elbette, TÜİK’i yetersiz gören herkes, bilim dünyası da sempati ile yaklaştı. Muhalif medya, her enflasyon açıklama gününde TÜİK’in yanı sıra ENAG’ın verisini kullandı. Siyasi parti sözcüleri, ENAG enflasyonunu kullandılar. Meslekten iktisatçı, sosyal bilimciler bile, referans olarak ENAG verisi kullanmaya başladılar. Bu arada, TÜİK ile ENAG tüketici enflasyonu makası, giderek açıldı ve en son yüzde 83’e yüzde 187 olarak 104 puan farka çıktı !.
Kuruluşundan itibaren ENAG’ın, TÜİK’ten ayrışan ve tüketicinin daha çok hissettiği enflasyonu ifade eden verileri nasıl oluşturduğu soruldu, kurdukları web sitesinden (https://enagrup.org/) metodoloji ya da “metaveri” açıklaması istendi. ENAG’ın referans alınmasından TÜİK bile rahatsız oldu ve Ulusoy’u dava etti. Bunu onaylamak elbette mümkün değil. Ama bilimi savunan herkesin, “hislerime tercüman oluyor” gibi iman dolu duygulardan sıyrılarak, bu bilginin bilimsel olup olmadığını sorgulaması gerekiyordu. Bu, maalesef yapılmadı pek. Ya da sorgulanırsa, özellikle sosyal medyada, adeta kutsalına hakaret edilmiş bazı hesap sahiplerinin tacizine maruz kaldı.
Oysa kapalı kapılar ardında, ENAG’ın bilimsel bilgi ürettiğine dair kuşkular olduğu, sorulan bilimsel sorulara bilimsel yanıtlar verilmediği hep konuşuldu ve konuşulmaya devam ediyor. Yine de bunun bilim insanlarınca ısrarla ve açıkça yapılmaması, Türkiye bilim ahlakı ve bilim insanı sorumluluğu açısından üzüntü verici. “Muhalefete yarıyor, gerisi önemli değil” gibi bir ucuzluğu sığ siyasetçiler, onların takipçileri savunabilir ama bilim insanlarının, her tür gerçekliği sorgulama sorumluluğu olanların böyle önemli bir gerçekliği es geçmesi talihsizlik! Yarın iktidarı ve elbette bir devlet kurumu olarak TÜİK’i yönetecek olanların, aradaki 104 puanlık uçurumun, nereden geldiğini sorgulamadan, “Bugün kullanırım, yarın tanımam” zihniyetiyle, oportünistçe alıp yan ceplerine koymaları hoş görülemez.
ENAG’ın iddiasını başta desteklemekle birlikte, kısa sürede açıklama bekleyen biri olarak sorularımı ısrarla sosyal medyadan ENAG’a sordum; bunu takip edenler bilir. Ama her defasında sorularım yanıtsız kaldı, trollerin, ENAG müritlerinin taciziyle yıldırılmak istendim. Ama, sorgulama ısrarla yapılmalı. Bu kez buradan devam edelim, Çünkü ummadığım kişi ve kuruluşlar bu aymazlık içinde, ezbere ENAG verisi hala referans veriliyor, bilimselliği , doğruluğu sorgulanmıyor. Bu, son derece mahsurlu.
Uzak duruşların, sorgulamamanın bir nedeni de, enflasyon ölçümünün çok çetrefilli bir işlem olduğunun sanılması. Oysa öyle değil: Enflasyon ölçümü çok basit ve anlaşılabilir bir işlem. Sonuçta TÜİK’in, (Uzun yıllardır da İstanbul Ticaret Odası’nın) yaptığı şu: Birincisi, tüketicinin kullandığı mal ve hizmet sayısını belirlemek ve bunların yurt genelinde, çeşitli yerlerden fiyatını öğrenmek. Birkaç yılda bir yapılan “Hanehalkı Tüketim Harcamaları” araştırmasından yararlanarak, her maddenin, harcama grubunun toplumun tüketiminde ne kadar ağırlık taşıdığı saptanmış durumda, buna “madde, harcama grubu ağırlığı” deniyor. TÜİK’in fiyatını takip ettiği 409 mal ve hizmetin fiyatı, 12 harcama grubu , 43 alt grupta toplanıyor. 12 ana gruptan ilk üçünü oluşturan Gıda (% 25,3), Konut (%14,1), Ulaştırma(%16,8) harcama grupları, en ağırlıklı (% 56,2) üç küme. Dolayısıyla, aylık ve yıllık oranlar hesaplanırken, fiyat artışları, ağırlıklar ile çarpılıyor ve grubun toplam artıştaki etkisi, böyle anlaşılıyor.
TÜİK, 2003 yılını baz alarak (=100) fiyatları takip ediyor ve bir endeks oluşturmuş durumda. TÜİK’e dönük eleştiriler, daha çok, fiyatların doğru derlenmediği konusunda. TÜİK, 225 ilçeden ayda 560 bin fiyat derlediğini iddia etse de açıkladığı madde fiyatları ve artış oranları, özellikle son aylarda çok eleştiriye uğradı ve neredeyse herkes yaşadığı fiyat artışlarını, resmi açıklamalarda bulamadığını ifade etti.
Güven vermeyen TÜİK’e alternatif olarak ortaya çıktığını açıklayan ENAG, daha yüksek artış oranları açıklayınca, taraftar buldu. Ama, açıklanan veriler nasıl üretildi? İşte bu sorunun yanıtı yok. ENAG’ın web sitesinden bu soruların yanıtı olmalıydı, oysa yok!.
Doğru ölçüm yapamadığını (özellikle kira artışları) her defasında ifade ettiğimiz TÜİK’ten, hangi madde gruplarının, 2003’ten bu yana ne kadar arttığını takip edebilirsiniz. Buna ikna olup olmamak başka. Ama ENAG sitesinde, böyle bir bilgi yok. Hiç bir geriye dönük endeks yok. Sadece aydan aya twitter üstünden yayımlanan harcama gruplarında aylık artış ve yıllık artış oranları var. Peki, bunlar nasıl hesaplandı sorusunun yanıtı yok. Kaba grupların dışında alt gruplar, maddeler, örneğin kırmızı et fiyatı, pirinç fiyatı ENAG’a göre nereden nereye geldi, gibi basit soruların yanıtı yok! TÜİK ile aradaki 104 puanlık fark neye dayanıyor ? Bu soruların yanıtı yoksa, ENAG’ın her ay açıkladığı artış oranlarına nasıl inanılacak?
Enflasyon ölçümü, oldukça önemli. Çünkü eksik ölçüm, öncelikle resmi olarak belirlenen milyonlarca asgari ücretli işçinin, memurun, emeklinin gelir artışlarına etki ediyor. Eksik ölçüm, eksik düzenleme ve gelir kaybı demek. Vebali büyük. Dahası, eksik enflasyon, birçok gelir kalemini daha etkiliyor. Bunu, vergilerimizle bilgi üretmek durumunda olan TÜİK, siyasi baskılarla sağlıklı üretemiyor ama üretmeli.
Enflasyon hesabı, bütçe, kadro, ekipman, ama öncelikle bilimsel ahlak istiyor; hevesle ya da birilerinin duygularına tercüman olup bundan popülarite devşirmek için, bilim kisvesi kullanılarak yapılacak bir şey değil. Bilimsel ölçüm, sorumluluk istiyor, bilime saygı istiyor. ENAG isimli oluşum, maalesef bunları karşılamaktan uzak ve “bağımsız bilim insanları grubu” iddiasıyla hurafe üretimine devam ediyor. Bilimsel üretim yapmaktan kaçındıkları ve sorulara yanıt vermekten uzak durdukları sürece, bu “hurafe” eleştirilerine maruz kalacaklar. Keyfiyet onların.