Altın ithalatına kısıtlama, faize, dövize baskı (Al Monitor, 13 Ağustos,2023)
Hükümetin ekonomi yönetiminin kaptanı Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "rasyonel politikalara dönüş" iddialarına karşın…
Sendika.org’a verilen mülakat 13 Mart, 2015
Bunlar da birer realitedir ama başat değil. Problem büyüdüğünde bu tür can simitleri o dalgalı denizde işe yaramaz. Doların 2,60 TL’ye çıkması öngörülmüş bir veri değil. Orta vadeli planda bu rakam 2015 yılı ortalaması olarak 2,20 TL öngörülüyor. Ekonomi planlarına inanarak hareket edenler için ciddi zarar söz konusu.
Merkez Bankası-Saray geriliminde ise, Merkez Bankası’nın biat etmesi ve Erdoğan’ın isteklerini yerine getirmesi bağımsızlığının sona ermesi anlamına geliyor. Bu durum ise dış yatırımcı açısından olumsuz etkiye sahip çünkü Merkez Bankası’nın bağımsızlığı neoliberal bir düsturdur. Erdoğan’ın geri adım atması ise başkanlık sistemi ikliminden vazgeçmesi anlamına geliyor. Tek seçenek kalıyor: Merkez Bankası’nın Erdoğan’ı karşısına alarak faizleri yükseltmesi. Döviz fiyatındaki bu tırmanış devam ettiği takdirde bir küçük silahı daha var: Döviz rezervlerini eriterek piyasayı rahatlatmak. Ancak Merkez Bankası’nın piyasada eritebileceği fazla bir rezervi yok. Özet olarak önümüzdeki zaman diliminde döviz fiyatını aşağı çekmeye dönük olumlu gelişme görünmüyor.
Merkez Bankası etrafında dönen kavga halka nasıl yansıyabilir?
Merkez Bankası faizleri artırmak durumunda kalırsa belki dövizdeki yükselişi frenler ama faiz nedeniyle ekonomi birdenbire çok sert bir iklime girer. Ekonomide talebin düştüğü, işsizliğin arttığı soğuk bir iklim hakim olur. Bu durumun faturası AKP’ye ve Erdoğan’a çıkar, muhtemel senaryolardan biri budur. Olası işsizlik dalgasına ve yoksullaşmaya karşı daha despotik bir yönetim anlayışıyla baskı artar. Tabii belli bir seçmen kaybına da uğrayabilirler. Böylece AKP’de kırılma ve yeni bir merkez sağ parti ihtimali de ortaya çıkabilir. Gelişmelere bağlı olarak uzun vadede bunlar gerçekleşebilir.
Bu gerilim, Haziran İsyanı’nın ardından iktidar bloğu içinde oluşan çatlağın devamı olarak değerlendirilebilir mi?
Doğrudur. Gezi’de Arınç ve Gül, biraz daha diyalog yolunu seçmeye çalışırken Erdoğan, polis şiddetini tercih etti. Sonuç aldığı için de Erdoğan’ın yöntemi onay gördü. Diğer kesim güçlenemedi. 17-25 Aralık’ta da bir kesim, yolsuzlukları ayyuka çıkan bakanların yargılanması gerektiğini söylerken Erdoğan onlara sahip çıkarak, yine o kesimleri etkisiz hale getirdi. Bu gerilim giderek besleniyor. Ateş harlandıkça üstündeki sac daha kızgın hale gelebilir ve kopma noktasına doğru ilerleyebilirler.