İstanbul Havaalanı koronavirüs kurbanı (Al Monitor, 22 Nisan 2020)
Koronavirüs salgınından küresel ekonomi büyük zarar görürken salgından ilk ve en ağır darbeyi havacılık sektörünün…
Geçtiğimiz hafta, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Stratejik Bütçe Başkanlığı, 2021 bütçesinin son halini, büyük fotoğrafını açıkladılar da, 2021’de ödediğimiz vergiler nereye harcanmış, biraz daha net anlayabildik. Bütçeye elimiz değmişken, 2022 bütçesinin, şu yüzde 50’leri bulan enflasyon karşısında şimdiden nasıl aciz ve yarım-yamalak bir bütçe haline düştüğünü de görmüş olduk.
2021’den itibaren “Program bütçe” uygulamasına geçildi. Yani, merkezî bütçeden yapılan harcamaları, daha net, “programlara göre” tasnif eden bir bütçe görme imkânı ortaya çıktı. Bu, bize şimdiye kadar el yordamıyla anlattığımız bütçenin harcanma biçimlerini, bizzat iktidar verileriyle söyleme imkânı sunuyor.
Enflasyon hızla yükselirken eylül ayında duyurdukları Orta Vadeli Program’ın uyduruk hedeflerine göre bütçe yaptılar ve o OVP’de, 2022 için enflasyon tahmini, sıkı durun, yüzde 9,8! Dolayısıyla, toplanacak vergiyi de yapılacak harcamaları, bakanlık ve tüm diğer kuruluşların 2022 ödeneklerini hep bu enflasyon hedefine göre yaptılar. Şimdi enflasyon yüzde 50’nin tavanını delince, eldeki bütçe ile yılı çıkaramayacaklar. Erdoğan, Meclis’i umursamadan, geçen yıl yaptığı gibi kafadan, ek ödeneklerle, borçlanmalarla hukuk dışı kim bilir neler yapacak.
Dönelim “Program bütçe”ye göre, 2021’de neler oldu, özellikle “vergilerimiz nerelere harcandı” sorusuna…2021’de Program Bütçe harcama sınıflamasından anlaşılıyor ki, 1,6 trilyon TL’yi bulan harcamadan en önemli payı, kısa adı SGK olan Sosyal Güvenlik Kurumu, onun açıklarının finansmanı almış. Emekli maaşları ve ilaç harcamaları için kendi gelirleri yetmeyen SGK, merkezi bütçeden destekler alıyor ve 2021’de bunun 193 milyar TL ile, toplam harcamaların yüzde 11’ini oluşturduğunu görüyoruz. Bu harcama kaleminin, önümüzdeki yıl ve sonrasında daha da artması kaçınılmaz. Çünkü yüzde 50’leri geçen bir enflasyon, emekli maaşlarının enflasyon oranında artırılmasını gerektiriyor, ayrıca çoğu ithalata dayalı ilaçlar için de daha çok bütçe gerekiyor. 2022 bütçesinde sosyal güvenliğin payını sadece yüzde 12,6 artırmışlar. Oysa ihtiyaç kısa sürede öyle büyüyecek ki!..
Sosyal güvenlik harcamaları, görece en masumu. İkinci önemli kalem bütçeden Hazine’nin faiz ödemelerine. 2021’de harcamaların yüzde 10,5’unu tutan faizler, 2020’de 134 milyar TL iken 2021’de 181 milyar TL’ye çıktı. Artış yüzde 35! 2022 bütçesine konulan ne? 246 milyar TL. Yani yüzde 36 artırmışlar. Tüm kalemlerden fazla. Borcun çevrilmesinin daha yüksek faizle olacağını tahmin etmişler ama bu bütçe zaten yetmeyecek faiz yüküne…
Faiz harcamalarının 2022 bütçesinde ilk sıralara çıkması, kamu borç stokunda yabancı para ile borçlanmaların artması ve tırmanan döviz kuru nedeniyle faiz ve kur zararlarının artmasından kaynaklanıyor. Hazine’nin 2021 Aralık itibariyle 2,8 trilyon TL tutarındaki borçlarının yüzde 66’sı döviz cinsinden borçlar. Hazine, dışarıdan dövizle borçlandığı gibi, içeriden de dövize endeksli borçlandı. Döviz cinsi borç, 2017 yılında toplamın yüzde 39 idi ve 2021’de yüzde 66’yı buldu. Dahası, dövizi frenlemek için getirilen “Kur Korumalı Mevduat” uygulaması da bütçede yeni deliklere yol açacak.
2021 bütçesinin harcamalarına dönüp bakıldığında 178 milyar TL’nin, yani toplam harcamaların yüzde 10,2’sinin “Ulusal güvenlik, savunma, toplum güvenliği” başlıkları altındaki iki programa harcandığı görülüyor. Ama herkes de bilir ki, asker-polis harcaması bundan ibaret değil. Askeri harcamalar, T. Silahlı Kuvvetler (TSK) vakıfları üstünden, bütçede örtülü birçok ödenekten, Savunma Sanayi Müsteşarlığı bütçeleri ile, görünenden çok daha fazladır. Aynı şey polis harcamaları için de öyle.
Asker-polis giderlerinin “görünen bütçesi”nin 2022’de de yüzde 13,5 artırılarak 202 milyar TL’ye çıkarılması hedeflenmiş. Ama, bu evdeki hesap. Yüzde 50’lik enflasyon karşısında anlamsız bir artış. Bakalım daha ne kadar ödenek istenecek.
Faiz, asker-polis bütçeleri, toplam harcamalara damgasını vururken sağlık ve temel, orta eğitim ve yüksekokul olmak üzere üç ayrı programdan oluşan eğitim harcamaları her zaman olduğu gibi, 2021’de de geride kaldı. Eğitim harcamaları, 2021’de 181,5 milyar TL ile bütçeden ancak yüzde 10,4 pay alabildi. 2022 bütçesinden de kağıt üstünde ancak yüzde 12 pay verildi.
Faiz giderleri, bütçede eğitimin önüne geçerken, pandemi şartlarında büyümesi gereken sağlık bütçeleri de sınırlı kaldı. Son iki yılda kamu bütçelerine pandemi gerçekliği damgasını vurdu ve devletler, bütçe açığı verme kaygısını bir yana bırakıp hem sağlık bütçelerini hem de toplumla dayanışma için sosyal yardım bütçelerini alabildiğine genişlettiler. Örneğin bütçe açıklarının milli gelire oranı 2019 yılında gelişmiş merkez ülkelerde yüzde 3,2 iken 2020’de yüzde 7,4’e, 2021’de yüzde 7’ye kadar çıktı. Bu ülkelerin kamu borç stoklarının milli gelire oranı, pandemi öncesi yüzde 103 iken pandemi yıllarında yüzde 122’ye kadar çıktı. Sosyal devlet olma zorunluluğu birçok çevre ülke bütçelerinde de açıkları büyüttü, kamu borç stoklarını kabarttı.
Türkiye, dünyada pandemiden en çok etkilenmiş yedinci ülke. Konsolide vaka sayısının 2022 Şubat ortasında 13 milyonu geçtiği ve yaşamını kaybedenlerinin sayısının da 91 bini aştığı biliniyor.
Erdoğan yönetimi, bütçe desteklerini genişleten ülkelerin tersine, pandemi koşullarında sosyal yardım programlarını dar tuttu, sosyal destek ve sağlık bütçesi için borçlanmayı göze almadı, faizleri indirerek halkı, borçlanmaya mecbur tuttu.
Tedavi edici ve koruyucu olarak sınıflandırılan sağlık harcamaları 2021 bütçesinde yüzde 6 pay alabildi. Yani faize ayrılanın ancak üçte ikisi sağlığa harcandı.
Pandemi şartlarında izlenen “pinti devlet” tutumu, 2021’de de değişmedi. 2021’de yoksulluk için yüzde 3,7 pay ayrıldı ama, 2022’de bu pay da azaltıldı bütçede ve yüzde 22 daha az ödenek konuldu yoksullukla mücadele için. Hele ki yüksek enflasyon ortamında bu ödenek iyice kuşa dönecek.
Yıllığı yüzde 50’yi bulan tüketici enflasyonunun en önemli ayağı olan gıda enflasyonunun yıllığı Ocak 2022’de yüzde 56’yı buldu. Bu sonuçta, tarımın ihmali, destekten yoksun bırakılmış olması en önemli etken. 2021’de tarıma destek için bütçenin yüzde 2’si ancak kullanıldı ve 2022 bütçesinde pay ancak yüzde 2,3’e çıkarıldı.
Gelirleri ağırlıkla vergilerden alınan paylara dayanan yerel yönetimler, 2021’de bütçeden ancak yüzde 8,2 pay alabildiler. Erdoğan’ın faiz indirimi hatası ile fırlayan döviz, devasa bir enerji maliyeti çıkarınca elektrik ve doğalgaz için bütçeden yaklaşık 90 milyar TL harcandığı da 2021 bütçesinde yer alıyor.
Özetle, önemli detayları ortaya sergilenen 2021 bütçesi, pandemi koşullarını görmezden gelip sosyal harcamaları sınırlı tutan, faiz için daha çok ödeme yapan bir bütçe oldu. Her zaman olduğu gibi, güvenlik harcamalarını eğitimin, sağlığın önünde tutan bir bütçe uygulandı.
Ama daha beteri 2022 bütçesi olacak. Yüzde 9-10 enflasyon varsayımıyla yapılan 2022 bütçesi, yılın yarısını bile çıkaramayacak gibi. Haziran ayında bir ek bütçe ihtiyacı kendini dayatacak. Nitekim önceki kriz yılı 2001’de böyle olmuş, haziranda ek bütçe yapılmıştı.
Ek bütçe ihtiyacı 2021’de de belirmişti ancak Erdoğan, Meclis’in bütçe yapma hakkını hiçe sayarak, ek bütçe yapmadan bütçe içi ödenekleri dilediği gibi bir yerden bir yere kaydırarak ayarlamalara gitti. Ödenekleri 290 milyar TL dolayında artırdı ve Hazine, riskli borçlanmalara gitti.
Bu yıl bakalım ne cambazlıklar yapılacak ve büyüyecek bütçe açığının ortaya çıkaracağı ek sorunlar karşısında ne yapılacak. Bütçe için borçlanmaların faizleri hızla tırmandırması ve bunun yeni bir enflasyon sarmalı yaratması, krizi derinleştirmesi kaçınılmaz.