Mustafa Sönmez

16.01.2010
Perşembenin ihalesi hala konuşuluyor. Konu futbol olunca nasıl konuşulmasın!.. Peki kim kazandı kim kaybetti?

En çok konuşulan konulardan biri, fiyatın 3 kat artması. Bu fiyat, Avrupa’daki fiyatlarla kıyaslandı. Yıllık 424 milyon $’lık maç nakli faturası , Almanya’da 573 milyon $, Fransa’da 971 milyon $, İtalya’da 1,1 milyar $, İngiltere’de 1,2 milyar $ ödeniyordu. Ulaşılan rakam hiç de az değil. Unutulmasın ki, Eurostat verilerinde Türkiye’nin kişi başına geliri 7 bin Avro gösterilirken Fransa’nınki 30, İtalya’nınki 26 bin Avro…Yani, Türkiye’deki seyirciler gelirlerine göre daha fazla ödeyecekler futbol seyrine. Ama, fiyatı bu kadar yükseltmeyi göze alan Digitürk’ün yani Karamehmet Grubu’nun bu maçın en büyük kazançlısı olduğu tartışma götürmez. Kazanç hem “içsel”, hem de “dışsal”.

***

Bir kere, Digitürk, naklen yayın için kulüplere,TFF’ye ve devlete ödeyeceği parayı, LİG TV abonelerinden çıkarabildiği kadar çıkaracak. Bu, içsel kazanç. Ama burada, tüm faturanın izleyiciden çıkarılacağı sanılmasın. Naklen yayın hakkının Karamehmet Grubu’na kazandırdığı bir dizi dışsal kazanç var. Bir kere, naklen yayın, ya da Lig TV, Karamehmet medya grubunu ayakta tutan en önemli kanal. Lig TV olduğu için Digitürk platformu ayakta duruyor. Lig TV’siz Digitürk’ün nasıl bocalayacağını Doğan’ın D-Smart’ına bakarak anlayabilirsiniz. Dolayısıyla, Lig TV sayesinde Digitürk platformu dönüyor, yine o sayede Karamehmet medya grubu çarkı işliyor. Yaklaşık 2,3 milyon abonesi olan Digitürksüz bir Karamehmet medya grubu, önemli bir destekten mahrum kalırdı.

Başka bir dışsal yarar, Karamehmet’in Turkcell’i ile ilgili…İhaleyi alan, süper lige adını da koyuyor. Süper ligin adı yine Turkcell Süper Lig olacak. Bu da milyonlarca dolarlık reklama tekabül eden başka bir dışsal kazanç.

***

Bir başka soru: Medya tarağında bezi olmayan Türk Telekom neden Digitürk’ün karşısına çıktı ve sıkı bir pazarlıkla fiyatın bu kadar tepe yapmasına hizmet etti? Fotoğraf biraz büyütüldüğünde, iki stratejik rakibin telekomünikasyon alanındaki bilek güreşinin futbol sahalarına taştığını görürsünüz. Türk Telekom, sabit telefon pazarının hakimi, Karamehmet’in Türkcell’i ise mobil telefonun egemeni. Sabit telefon ile cep telefonu kıran kırana bir pazar savaşı içinde. Bilgi Teknolojileri Kurumu verilerine göre, 2008’de Türk Telekom’un geliri 7,7 milyar TL, Turkcell’inki 8 milyar TL olmuştur. Telefonda rüzgar, cep telefonundan, özelikle de Turkcell’den yana esiyor. Sabit telefon, hem abone kaybı yaşıyor hem de telefon trafiğinde kayba uğruyor. Türk Telekom’un her hamlesine Türkcell yeni bir buluşla cevap veriyor. Telefon arenasında bu iki stratejik rakibin çekişmesi, bu kez naklen maç ihalesine uzadı ve geriye baktığınızda, ihaleyi Türk Telekom almasa da rakibini hatırı sayılır bir yükün altına itti. Bu anlamda Türk Telekom da amacına ulaştı sayılabilir.

***

Bu ihalenin faturası, bugün olmasa da yarın, Digitürk’ün spor paketlerine zam şeklinde yansır. Digitürk’ün 2,3 milyon abonesinin 800 bini, Lig TV aboneliği içeren paketin abonesi. Abonelik, şimdilik ayda 80 TL’ye yakın …Az para değil ve artacak.

Ortaya çıktı ki, naklen yayın gelirleri, futbol kulüplerinin gelirlerinin yüzde 90’ını oluşturuyor. Yani, Türkiye’de futbolcu, tribüne değil, aslında ekrana oynar duruma gelmiş. Kulüpler, böyle naklen yayın geliri varken, tribüne seyirci çekme zahmetine pek girmez olmuşlar ve seyirci de tribün yerine evinde koltuğa gömülerek ya da kahvehane,bar gibi yerlerde dev ekranlarda maç izlemeyi tercih eder duruma gelmiştir. Bunun, taraftarlık, tribünde yan yana gelme gibi bir eylemliliği öldürdüğü açıktır. İlginç olan, Avrupa’da naklen yayın gelirlerinin kulüp bütçelerinde yüzde 35-40 yer tuttuğu ve tribün gelirleri ile diğer gelirlerin futbol endüstrisinde önemini koruyor olmasıdır. Türkiye’de seyirciyi tribünden TV ekranına gerileten etken, elbette çoğu alt ve orta sınıftan olan seyircinin düşük gelirleridir ve bilet fiyatı yerine kahvede 3-5 TL’ye maçı izleme seçeneğine teslim olmasıdır. Bu konuyu ayrıca tartışmak gerekir…

Written by Mustafa Sönmez