AKP re­ji­mi, kit­le­le­ri bö­le­rek, adım adım öte­ki­leş­ti­re­rek, ku­tup­laş­tı­ra­rak yük­sel­di. Tür­ki­ye gi­bi din­sel, et­nik bir di­zi ren­gi, çe­şit­li­li­ği olan bir top­lu­mu Türk-Sün­ni İs­lam sen­te­zi tü­rü bir dar ka­lı­bın içi­ne tı­kış­tı­ra­rak yö­net­me­ye kalk­tı ve ta­bi­i ki her­ke­si çi­le­den çı­kar­dı. Bir yı­lı ge­ri­de ka­lan Ge­zi, bu is­ya­nın öze­tiy­di. Bi­le­şen­le­ri iti­ba­riy­le AKP re­ji­mi mağ­du­ru her sı­nıf­tan, her yaş­tan, her din­den, kül­tür­den, et­ni­den, cins­ten in­san­la­rın bu­luş­tu­ğu is­yan mey­da­nıy­dı Ge­zi ve Tak­sim ala­nı.

Kor­ku­ta­rak…

Tak­sim Mey­da­nı’n­dan tüm İs­tan­bu­l’­a, ora­dan Ana­do­lu­’nun bü­tün kent­le­ri­ne yan­sı­ya­rak bir ha­zi­ran is­ya­nı ha­li­ni alan bu kal­kış­ma­yı, nut­ku tu­tu­la­rak, hat­ta pa­nik­le­ye­rek iz­le­yen RTE, o gün­den bu ya­na ça­re­yi, “el­de­ki­ni­” kon­so­li­de ede­rek, ola­bi­le­cek­le­re kar­şı koy­ma­ya ça­lı­şı­yor.
“El­de­ki­le­ri­” sü­rek­li teh­dit al­gı­sı ile bir ara­da tut­ma­ya ça­lı­şı­yor. Baş ör­tü­nüz eli­niz­den gi­der, imam ha­tip­le­ri­niz eli­niz­den gi­der, bi­zim­le ge­len ka­za­nım­la­rı­nız eli­niz­den gi­der… Kürt kit­le­le­re bi­le, biz gi­der­sek si­ze “çö­zü­m” prog­ra­mı su­na­cak kim­se kal­maz, kim­lik­le­ri­niz red­de­di­lir, es­ki gün­le­re dö­ner­si­niz kor­ku­su ya­yı­yor RTE. Yok­sul in­san­la­ra, biz gi­der­sek kö­mür, bak­li­yat vb. yar­dı­mı ala­maz­sı­nız teh­di­ti ya­yı­yor. As­ga­ri üc­ret­li, ka­yıt­lı-ka­yıt­sız, mes­lek has­ta­lı­ğı, iş ci­na­ye­ti teh­di­di al­tın­da ça­lı­şan mil­yon­lar­ca iş­çi­yi bi­le, biz gi­der­sek kriz çı­kar işi­niz­den, gü­cü­nüz­den olur­su­nuz, borç­la­rı­nı­zı öde­ye­mez­si­niz, di­ye kor­ku­tu­yor.
İş­te an­cak bu “ö­cü­”le­rin yar­dı­mıy­la AKP, 30 Mart ye­rel se­çi­min­den ka­yıp­la­rı­nı sı­nır­lı tu­tup yüz­de 43’te fren­le­ye­bil­di. Ya son­ra? Sı­ra­da Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ve ge­nel se­çim­ler var. O mu­ha­re­be­ler­de de RTE’­nin tak­ti­ği de­ğiş­me­ye­cek. Her fır­sat­ta kit­le­si­ni, baş­ta ken­di­si­ni mağ­dur gös­te­rip, söz­de mağ­dur­la­ra “saf­la­rı sı­kı­laş­-
tı­rı­n” ko­mu­tu çe­ki­yor, çek­me­ye de­vam ede­cek.

Da­ğıl­ma…

Re­jim ola­rak in­şa et­ti­ği ucu­be­nin ise her ya­nın­dan di­kiş­le­ri atı­yor. Ya­sa­ma-yar­gı-yü­rüt­me; erk­ler ara­sı güç­ler ay­rı­lı­ğı pren­si­bi­ne kar­şı yü­rüt­tü­ğü sa­vaş, züc­ca­ci­ye dük­ka­nı­na gir­miş fil et­ki­si yap­tı. 17 Ara­lık rüş­vet ve yol­suz­luk ope­ras­yo­nu ile or­ta­ya çı­kan bü­yük ka­yır­ma­cı­lık­lar, dev­let har­ca­ma­la­rı ve yet­ki­le­ri­ni rüş­ve­te, yol­suz­lu­ğa tah­vil et­me, bu­nun üs­tün­den hem par­ti büt­çe­si­ni hem ki­şi­sel büt­çe­le­ri ih­ya et­me re­za­le­ti ile ya­şa­mak, re­jim için ar­tık ol­duk­ça güç. Ba­ga­jı ce­set­ler­le do­lu bir oto­mo­bil­le do­laş­ma­ya ben­zi­yor hal­le­ri.
İn­şa et­me­ye ça­lış­tık­la­rı ge­ri­ci-ne­oli­be­ral re­ji­me baş­lar­da dı­şa­rı­dan bul­duk­la­rı des­tek­ler, ar­tık yok. Ne AB­D’­si, ne AB’­si ta­ham­mül ede­bi­li­yor. Ce­ma­at is­ya­nı, de­rin bir ka­yıp ver­di AK­P’­ye. Bak­ma­yın hu­kuk dev­le­ti­ni as­kı­ya ala­rak yar­gı ve em­ni­ye­ti hal­laç pa­mu­ğu gi­bi atıp 17-25 Ara­lı­k’­ı ya­tış­tır­dık­la­rı­na; Pi­rus za­fe­ri­dir el­de­ki, var­sa bir za­fer ta­bi­i…

Eko­no­mi de…

Re­jim, si­ya­se­ten ol­du­ğu ka­dar eko­no­mik cep­he­de de dö­kül­mek­te­dir. On kü­sur yıl ön­ce­si­nin dış dün­ya im­kan­la­rı­nı ve içe­ri­de­ki avan­taj­la­rı te­pe te­pe kul­la­na­rak in­şa­at odak­lı kur­gu­la­nan bi­ri­kim çar­kı tek­li­yor. Si­ya­si he­def­le­re araç ya­pıl­mış eko­no­mi, ho­var­da bir ta­vır­la Tür­ki­ye­’nin ge­le­ce­ği­ni tü­ket­ti, re­ka­bet gü­cü­nü erit­ti. Bu­nu onar­mak hiç ko­lay ol­ma­ya­cak. Sırt­ta ağır dış borç yü­küm­lü­lük­le­ri var, dı­şa­rı­dan ser­ma­ye mus­luk­la­rı ar­tık ak­mı­yor, tıs­lı­yor. Re­ji­min eko­no­mik kı­rıl­gan­lı­ğı­na si­ya­si kı­rıl­gan­lık ris­ki ek­len­di ve kim­se Tür­ki­ye­’ye ya­tı­rı­ma gü­le oy­na­ya gel­mi­yor…
Re­ji­min hem dı­şa­rı­da hem içe­ri­de meş­ru­iye­ti sor­gu­la­nır hal­de. Haf­ta so­nu Al­man­ya­’da­ki RTE kar­şı­tı gös­te­ri­ler, ta­ri­hi­miz­de em­sa­li gö­rül­müş şey­ler de­ğil. Her ulus­la­ra­ra­sı top­lan­tı AKP re­ji­mi­ni te­l’­in fır­sa­tı ola­rak kul­la­nı­lı­yor. İçe­ri­de, bir za­man­lar en bü­yük meş­ru­iyet pa­yan­da­sı olan “yet­mez ama evet­çi­” li­be­ral­ler, ‘en mu­ha­li­f’ ol­ma­ya ça­lı­şa­rak gü­nah çı­kar­ma ya­rı­şın­da­lar…

Ge­çiş dö­ne­mi

Re­ji­mi, ön­ce Köşk, ar­dın­dan ge­nel se­çim­ler­de saf dı­şı bı­rak­ma­nın yo­lu, her yön­den bir “ge­çiş dö­ne­mi­” ya­şa­ma­mız ge­rek­ti­ği ger­çe­ği­ni önü­mü­ze ko­yu­yor. Bu ge­çiş sü­re­ci de AKP kar­şı­tı bir di­zi si­ya­si par­ti, akım, gru­bun çok yön­lü bir it­ti­fak tec­rü­be­si ya­şa­ma­sı­nı şart ko­şu­yor. İt­ti­fak­la­ra git­mek, ken­di doğ­ru­la­rı­nız­dan vaz­geç­mek de­mek de­ğil­dir, ken­di kim­ya­nı­zı, kod­la­rı­nı­zı boz­mak de­mek de­ğil­dir. Ta­rih­te­ki an­ti-fa­şist cep­he de­ne­yim­le­rin­de, yan ya­na ge­len­le­re ba­kın, an­lar­sı­nız.
Ge­çiş dö­ne­mi­nin ilk adı­mın­da Köşk se­çim­le­rin­de de aday be­lir­ler­ken, Tür­ki­ye­’nin bir ge­çiş dö­ne­mi Cum­hur­baş­ka­nı­’na, de­va­mın­da da bir ge­çiş dö­ne­mi hü­kü­me­ti­ne ih­ti­ya­cı ol­du­ğu­na ik­na ol­mak ge­re­kir. Böy­le ba­kıl­ma­yıp be­nim par­tim, be­nim saf prog­ra­mım ve be­nim kır­mı­zı çiz­gi­le­rim di­ye da­yat­mak, ak­lı se­lim işi ol­ma­ya­cak­tır.
Her bü­yük dö­nü­şüm, anor­mal­den nor­ma­le ge­çiş, kes­kin bir U dö­nü­şüy­le ya­şan­maz. Her tür dik­ta­tör­lük­ten de­mok­ra­si­ye dö­nüş ça­ba­la­rı­na ba­kın, uz­la­şı­lar­la örü­lü bir “ge­çiş sü­re­ci­” ya­şan­dı­ğı­nı gö­rür­sü­nüz. Evet, 12 yıl­lık yı­kı­mı aş­mak, ya­ra­la­rı sar­mak, ye­ni­den de­mok­ra­tik bir ik­lim ya­rat­mak için “ge­çiş dö­ne­mi­”ne ve onun araç­la­rı­na, yak­la­şı­mı­na, prog­ra­mı­na, ak­tör­le­ri­ne ih­ti­ya­cı­mız var
.

(28 mayıs, Sözcü)

Written by Mustafa Sönmez