Arkitera Söyleşisi: “Mega Projeler, Ekonomideki Mega Çaresizliğin Ürünü”
Türkiye'yi sarsan yolsuzluk operasyonları ile ilgili inşaat ve imar alanlarında da ciddi iddialar var. Yazılarında…
Göçmek, kimisi için umuda yolculuktur, kimisi için bir şeylerden kaçmaktır… Ağıtların, ezgilerin ana temalarındandır göç…Nazan Öncel’in o pek sevdiğim şarkısındaki nakaratı hatırlayın; Gidelim buralardan / Dayanamıyorum/ Gidelim buralardan/ Unutamıyorum… Sürekli bir göç, bir arayış ülkesidir Türkiye…Durup dinlenmek bilmiyor göçler. Her yıl neredeyse 2,5 milyon nüfus adresini değiştiriyor. Bir yerden bir yere…Çeşitli nedenlerle…Göç veriyor iller, göç alıyor iller…
Sadece gelir dağılımındaki adaletsizlikte değil, bölgesel uçurumda da Şili ile birlikte ilk sırada Türkiye. Bu nedenle nüfus hep Batı’ya, hele ki İstanbul’a yığılıyor. 81 ilimizin dörtte üçü net göç veriyor ve diğer dörtte bire yerleşiyor. 60 ilde insanlarımız, baba ocağında tutunamıyor, barınamıyor…Tası tarağı toplayıp göçüyor İstanbul’a, Ankara’ya, Antalya’ya, Bursa’ya, İzmir’e…
Çoğu da iş, aş derdiyle yaşanıyor göçlerin. İş-aş umudu olan yere, göç de var…İş-aş yoksa göç de yavaşlıyor…Büyüme, başta İstanbul ve çevre illerinde gerçekleştiği için, İzmir ve Ankara ile bazı turizm illerinde yaşandığı için, net göç bu illere yöneliyor. TÜİK’in Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS)’ne göre, 2008-2012 döneminde 7 merkeze net göçün yaklaşık yüzde 83’ü yöneldi.
Ekonomik büyüme, milli gelir hızlanınca , işin ucu görününce göç de hızlanıyor, yavaşlayınca göç de soluklanıyor….
Kaynak: TÜİK, GSYH ve ADNKS veri tabanı
Milli gelirin yüzde 5’e yakın küçüldüğü 2009’da net göç de yüzde 27 geriledi ve 190 bine indi. Büyümenin ortalama yüzde 9 dolayında gerçekleştiği 2010 ve 2011’de ise net göç hızla arttı, yıllık 265 bine ulaştı. Ancak büyümenin yüzde 2’lere gerilediği 2012’de net göç hızla yavaşladı ve 2011’e göre yüzde 34 azaldı.
GÖÇÜN ADRESİ HEP İSTANBUL
Türkiye’de bölgesel uçurum hep aynı, değişmiyor. AKP rejimi, 10 yıllık iktidarında dış dünyadan 400 milyar dolar dış kaynak girişi olmasına rağmen, bölgesel uçurumu daraltıcı bir politika geliştiremedi. Döviz kazandıran, istihdam yaratan üretime değil, ranta, iç pazara, dolayısıyla döviz tüketmeye dönük bir dışa bağımlı büyüme yaşandı. Bu da, yine İstanbul ve çevresinde yoğunlaştı. Anadolu’nun makus talihinde önemli bir değişim olmadı. Sanayide sektör ve bölge değişimini gerçekleştirecek bir rota izlenemeyince, İstanbul, inşaat ve tüketim ağırlıklı bir megapol, net göç de İstanbul odaklı olmaya devam etti. 2008-2012 döneminde gerçekleşen her 100 net göçün 28’i İstanbul’un yolunu tuttu, hizmet-inşaat kenti Ankara’nın payı yüzde 17’ye yaklaştı.
Kaynak: TÜİK, ADNSK veri tabanı; (Net göç: İlin aldığı göç ile verdiği göç farkı)
İstanbul’un son 5 yılda nüfusu yüzde 9 arttı ve 1 milyon 157 bin kişinin daha eklendiği İstanbul’a, artan nüfusun yüzde 30’a yakını göçten kaynaklandı. Ankara’nın da son 5 yılda nüfusu yüzde 9 arttı ama artışın yüzde 46’sı göçle gerçekleşti. Ankara nüfusuna 5 yılda 194 bin kişi göçle katıldı.
İstanbul ve Ankara’dan sonra , son 5 yılda en çok net göç alan iller arasında Antalya yüzde 11 pay aldı ve yüzde 7 payı olan İzmir’i solladı. Sanayi merkezi Bursa, Kocaeli ve Tekirdağ, sanayideki durgunluktan dolayı her biri yüzde 6-7 dolayında pay aldı. Muğla, Eskişehir, Kayseri yüzde 2 ile 3 arasında değişen paylarıyla Anadolu’nun küçük de olsa göç çeken diğer “ortanca illeri” olarak öne çıktılar.
En çok göç vererek ıssızlaşan illerimizin hikayesini de yarına bırakıyorum…