Avrupa Dikiş Tutmuyor
Türkiye, Kürt sorunu, açlık grevleri, Cumhuriyet kutlamalarının gerilimi ile farklı bir gündemi yaşarken Avrupa’da ekonomi,…
Yükseköğretim gençliğinden “Öğrenci katkı payı” adı altında alınan harçların kaldırılması, AKP rejminin bir jesti olarak takdim ediliyor. Zaten, haksız bir uygulama olan harç uygulamasının, şimdi bir lütuf gibi kaldırılıyor gösterilmesi büyük sahtekarlık. Eğitim bir yurttaşlık hakkı ve bir kamu hizmeti olarak bedelsiz verilmesi, erişiminin engelsiz olması gerekir. Eğitime ayrılan kaynak bir yana, erişimde engeller diz boyu. Ortaöğrenimde okullaşma yüzde 50’lerde, yükseköğretimde-şişirmelerle-yüzde 38’de…Kalite ise sürünüyor…
Türkiye’de eğitime devlet ne harcıyor? 2011 bütçesinin sonuçları, genel bütçeden 48,5 milyar TL ya da toplam harcamaların yüzde 15,5’inin harcandığını ortaya koyuyor. Çok mu? Hatırlatalım; 20 milyon dolayında “örgün”, 7-8 milyon dolayında da yaygın eğitim alan nüfus var. Az buz değil; toplam nüfusun yüzde 37’si demek bu. 2011’de genel bütçeden okulu, öğretmeniyle, ilköğrenim öğrencisi başına yılda 1630 TL harcanırken , yükseköğretim öğrencisine de ortalama 3 bin TL dolayında para harcandı.
Bunlar, devlet bütçesinden harcananlar. Ama bu kadarı, elbette karşılamıyor ihtiyacı. Aileler de harcamaya mecbur bırakılıyor. Servise, kitaba, ders gereçlerine, yemeğe, yurda ödenenler; dershaneye, özel okula ödenenler, aile bütçelerinin, nerdeyse mutfak bütçesini buluyor. Yapılmış araştırmalar, devlet bütçesinden harcananın en az yarısı kadar da ailelerin cebinden para çıktığını ortaya koyuyor. Kabaca, milli gelirin yüzde 6’sını bulan Türkiye eğitim harcamaları, 2011’de 46 milyar doları buldu ve bunun 30 milyar doları genel bütçeden kamu harcaması olarak çıkarken en az 16 milyar dolar da ailelerin cebinden çıktı. Görüleceği gibi, eğitim, hiç de Anayasa’da öngörüldüğü gibi bedelsiz bir kamu hizmeti olarak verilmiyor.
Eğitim için söylenenler sağlık için de geçerli. Aileler, temel bir hak olan sağlık için de 2011’de ceplerinden en az 10 milyar dolar harcadılar. Böylece eğitim ve sağlık için, yani devletin sosyal görevi olan bu harcamalar için, ailelerin cebinden 2011’de en az 25-26 milyar dolar çıktı.
***
AKP rejiminin yükseköğrenim gençliğinin sisteme tepkilerini pasifize etmek için zaten haksız biçimde aldığı harçlardan vaz geçiliyor görünmesi, bu büyük fotoğraf içinde komik kaçıyor elbette. Öğrencinin cebinden çıkan sadece “harç” değil ki…Sosyal sorumluluğunu sırtından atan rejim, eğitim harcamalarının yüzde 36’sını zaten ailelere yıkmış durumda. Bir tek harcı kaldırmak, neyi değiştirir ki ?
Neoliberal zihniyetin marifeti olarak, üniversitenin para sağılan bir yer haline getirildiğini Öğrenci Kolektifleri üyesi Uğur Gümüşkaya bakın nasıl anlatıyor; “…üniversite içi hizmetler (yemekhane, üniversite içi ulaşım, kayıt parası, öğrenci belgesi, transkript parası, ders kitapları gibi) paralı hale getirildi. Yemekhaneler tek tek özelleştirildi. Önceden var olan medikolardan ek para alınmaya başlandı. İnternet ve bilgisayar kullanımı paralı hale getirildi. Eğitimin ticarileştirmesinde yeni bir boyut olarak yaz okulları uygulaması başlatıldı ve yaygınlaştırıldı. Üniversiteye bağlı paralı yurtlar açılarak öğrenciler üzerindeki müşterileştirme süreci ilerletildi. Paralı olarak uygulanan üniversite içi kurslar ve sertifika programları ile üniversite yönetimleri yeni gelir kapısı bulmaya yöneldiler. Bunların yanında kamu üniversitelerinde paralı bölümler açıldı. Örneğin İTÜ uyguladığı SUNY (yurtdışı üniversiteleriyle anlaşmalı çift diploma programı) programından sadece bir bölüm üzerinden yılda 12.000-16.000 dolar arasında gelir elde etmektedir. Son yıllarda üniversitelerde MBA (İşletme Yönetimi Mastırı) programları uygulanmaya başlanarak eğitimin ticarileştirilmesi derinleştirildi. ODTÜ’nün MBA programından bölüm başına aldığı yıllık para 15.000 dolar civarındadır. Piyasa endeksli çalışan cin fikirli üniversite rektörlerinin son yıllarda başvurduğu bir diğer paralı eğitim hamlesi ise ‘Uzaktan Eğitim’ programlarıdır. Üniversitelerimizin üçte birinde uygulanan uzaktan eğitim programları devlet üniversitelerinin yeni gelir kapısı haline geldi. Örneğin Sakarya Üniversitesi’nde Eğitim Fakültesi’nin uzaktan eğitim fiyatı 2.340 TL’dir. Parasız ve eşit eğitim hakkının gerçekleşebilmesi için üniversitelilerin özellikle barınma ve ulaşım sorunlarının olmaması gerekmektedir.” (*)
Evet, üniversitelinin ulaşım ve barınma sorunu…Kendi başına o kadar büyük sorunlar ki…Harcı kaldırmak neyi değiştirir ? Neyi?
(*)Uğur Gümüşkaya, AKP’nin yükseköğretim stratejisinin şifreleri – Sendika.org.