İran’dan yapılan enerji ithalatının karşılığının İran’a altın ihraç edilmiş gibi  ödendiği malum. Bu sütunda , bu durum defalarca yazılıp çizildi ve eleştirildi. ABD ve AB’nin finans kurumları üstündeki baskıları nedeniyle  başvurulan bu yöntemin hem dış ticaret hem de büyüme verilerini kirlettiğini, bu nedenle TÜİK’in, Hükümet’in altınla yapılan ödemeyi ayıklayan, ikinci bir bilgi seti açıklaması gerektiği tekrarlanıp durdu; Ama nafile; Nato kafa, nato mermer!…Aynı saçmalık sürdürülüyor. Hem de artırılmış boyutta.

TÜİK’in açıkladığı Temmuz verilerinden anlaşılıyor ki, İran’a Temmuz ayında yapılan altın ödemesi 1,8 milyar doları aşıyor. Bu durumda 7 ayın altınla ödemesi 6,2 milyar dolara çıkmış görünüyor. Yani ilk 7 ayda TÜİK’in 87,2 milyar dolar olarak açıkladığı ihracatın 6,2 milyar doları, yani yüzde 7’si aslında ihracat değil; İran’a, koşullar normal olsaydı yapılacak ithalat ödemesi, altın ihracatı yapılmış gibi gösterildiği için ihracat şişirilmiş oluyor. Bu yılın ilk 7 ayında Türkiye 5,6 milyar altın ithal etmişken 7,2 milyar dolarlık altın ihraç etmiş gibi absürd, tutarsız bir veri var elde ve yetkililer bundan rahatsız değil. Türkiye’nin altın üreticisi olmadığı, bu ihracatın ödeme olduğunu saklayıp durmak, tam bir devekuşluk, köylü kurnazlığı. Ne yazık ki, her ay TİM ve TÜİK dış ticaret verileri açıklandıkça, bunun ne kadarının İran’a yapılmış altın ihracatı(!) olduğuna bakmak, bunu , gerçeği anlamak için ayıklamak , bir fuzuli bir iş haline geldi.

Daha önce de bu sütunda yazıldığı gibi, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)’in kayıtlarında bu altınla ödeme yer almıyor. Bunun için de TİM’in ihracat verileri ile TÜİK’inkiler birbirini tutmuyor. Bunun IMF, kredi derecelendirme  firmaları gibi dış yatırımcıların itibar ettiği kuruluşları da tedirgin edeceği, bilgi kirliliğine yol açtığı, daha da açacağı kesin. Ama bakın 9 Ağustos’ta pişkin TÜİK nasıl bir açıklama yaptı;

Yapılan ihracat ve ithalatın hangi nedenle yapıldığını sorgulamak TÜİK’in görevleri arasında yer almamaktadır. İstatistiki üretim sürecinde temel prensip, yayınlanan verinin uluslararası norm ve standartlara uygunluğudur. Altın dış ticareti konusunda da aynı prensip uygulanmaktadır.Kurmumuz tarafından üretilen veriler konusunda kamuoyunda yanlış tartışmalara ve bilgi kirliliğine yol açan bu tür değerlendirmelerin, ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişimine herhangi bir katkı sağlamayacağı açıktır.

Sormak gerek TÜİK’e, ihracatın yüzde 7’sinin  şişirilmiş halini sorgulamamak mı kirlilik, aymazlık,  bunu objektif olarak, bilimsel biçimde tartışmak mı? Eylül sonunda yayımlanacak ikinci 3 ay büyüme verilerinde de aynı ilk çeyrekte olduğu gibi büyüme şişirilmiş olarak açıklanacak. Bundan hiç mi rahatsız değil TÜİK?

 

***Bu kirli bilgi yığının bırakıp TİM’in Ağustos verilerine bakınca ihracatta gerilemenin sürdüğü gerçeği ile karşılaşıyoruz. TİM’e göre, Temmuz’da düşüşe geçen ihracattaki gerileme Ağustos’ta iyice hızlandı. Ağustos’ta yapılan ihracat 8.9 milyar dolarla geçen yılın aynı dönemine göre tam yüzde 17.5 düştü.  Ağustos’ta neredeyse tüm sektörlerde sert düşüşler yaşandı:  İhracat geçen yılın aynı dönemine göre tarımda yüzde 18.5, tarıma dayalı işlenmiş ürünlerde yüzde 13.9, sanayi mamullerinde yüzde 18.6, madencilikte yüzde 12.2 düşüş göstermiş halde. AB odaklı sektörlerden  otomotivde yüzde 29.1, hazır giyim ve konfeksiyonda yüzde 23.1 düşüş var. Ayrıca, demir ve demir dışı metallerde yüzde 25.1, çimentoda yüzde 24.8, makinede yüzde 17.3, elektrik-elektronikte yüzde 17.2 ihracat düşüşü yaşanmış görünüyor…Yılbaşından Ağustos sonuna kadar olan sekiz aylık dönemdeki kümülatif ihracat hacmi 88.7 milyar dolarda kaldı. Geçen yılın aynı dönemine göre artış yüzde 1’in de altında.

Böylece, 2012 Programında 148.5 milyar dolar olarak öngörülen 2012 ihracat hedefinin tutturulması mucize gibi. Düşüş böyle sürerse 2012  ihracatı 2011’in  135 milyar dolarlık performansının da altına inebilir.

Bu daralma iç pazarla telafi edilemeyince, korkulan yaşanabilir, fabrikalardan geçici ya da kesin tensikatlar önümüzdeki aylarda başlayabilir.

 

 

 

 

 

 

 

Written by Mustafa Sönmez