Sendika, Toplu Sözleşmenin Adı Var, Kendi Yok…
Mustafa Sönmez03.04.2010, Cumartesi12 Eylül Anayasasına, AKP optiğinden değil de, farklı açılardan eleştiride bulunanların - buna…
Mustafa Sönmez
31.03.2010, Çarşamba
Bu satırları, bugün saat 10’dan sonra okuduğunuzda, TÜİK’ten aktarılan haber bültenlerinden, aşağıda yer alan grafikteki 2009’un son çeyreğinin yüzde 3,7’lik büyüme tahmini verisinin gerçeğini öğrenmiş olacaksınız. 2009’un ilk çeyreğinde yaşanan yüzde 15’e yakın tarihi çöküşün ardından yüzde 8’e yaklaşan ikinci çeyrek küçülmesini yüzde 3,3’lük küçülme izlemişti. Bugün açıklanan dördüncü çeyrek, eğer tahmin ettiğimiz gibi yüzde 3,7’lik büyüme ile sonuçlanmışsa, 2009’un toplam küçülmesi yüzde 5,5 olarak gerçekleşti demektir. Eğer bu tahmin doğrulanırsa, 2009’un son “toparlanma” çeyreğinde, 2008’in 2. çeyreği kadar ulusal gelir üretildi demektir. Yani, 1998 fiyatlarıyla 25,2 milyar TL’lik…
Güncel soru ise şu: Bugün tamamlanan 2010’un ilk çeyreğinde büyüme ne oldu? Maliye Bakanı’nın iddiasına göre iki haneli büyüme yaşanmış olabilir. İki haneli de, ne kadar? Bunu ancak 30 Haziran’da öğrenebileceğiz.
İlk çeyrek büyümesi 2 haneli olabilir, çünkü, kıyaslanan 2009’un ilk çeyreğinde ulusal gelir üretimi sabit fiyatlarla 21 milyar TL’nin altına düşmüş ve 2008 ilk çeyreğine göre yüzde 15’e yakın gerilemişti. Şimdi kıyaslanacak olan bu çöküş, dibe vuruş noktasıdır. Buna baz etkisi denir. Bu kadar diple kıyaslandığında iki hane ile ifade edilebilir 2010 çeyreği. Burada önemli olan sabit fiyatlarla oransal büyüme kadar, mutlak fiyatları da dikkate almak gerekir. 2010 ilk çeyreğinde yüzde 10 kadar bir büyüme olduğunu varsaysak bile ulaşılmış ulusal gelir, ilk çeyrek için 23 milyar TL’ye yakın olacaktır. Bu ne demektir? Bu, yüzde 10 büyümeye rağmen, krize girilen 2008 son çeyreği kadar bile bir büyüme sağlanamaması demektir. Krizden çıkmak demek, en az 2008 üçüncü çeyreği kadar ulusal gelir yaratmak olmalı. O da 28 milyar TL’lik ulusal gelire , ya da yüzde 34 büyümeye ulaşmak demektir ki, imkansız !…
Kriz öncesini yakalamanın ne kadar zaman alacağını anlamak için 2001 krizini anımsamak yerinde olur.Bakın ne olmuştu 2001’de ?
2001 krizinin en kötü çeyreği dördüncüsüydü ve 17 milyar TL’lik ulusal gelire düşülmüştü. 2002’nin ilk çeyreğinde 15 milyar TL’lik ulusal gelire düşülmekle beraber, bu 2001’in ilk çeyreğine göre yüzde 0,3 büyüme demekti. Toparlanma diğer çeyreklerde gelen ulusal gelir artışlarıyla ancak mümkün oldu ve 2002 üçüncü çeyreğine gelindiğinde ancak, 2000’in aynı tarihindeki ulusal gelir yakalanmıştı. Ama unutulmasın, bu iki yılda nüfus, ortalama yılda yaklaşık yüzde 1,7 dolayında artmıştı ve ulusal gelir pastası, artan nüfusa bölündüğünde, dilimler ister istemez azalmıştı. Bir de unutulmasın ki, Türkiye 2001 krizini yaşadığında dünyada hava günlük güneşlikti. 2001 krizi, sıkı IMF reçeteleri ile istikrar sağlanır sağlanmaz sıcak para akışı ve onunla yapılan üretimin ihraç edilmesiyle aşıldı. Bugün ise dünyada, özellikle Türkiye’nin ihraç pazarı AB’de hava bir türlü açmıyor.
Akılda tutulması gereken iki şey daha var; Krizden çıkış hesapları yaparken, oransal artış, azalışların yanında sabit fiyatlarla ulusal geliri dikkate almalı bir; geçen zaman içinde nüfustaki artışı da dikkate almalı, iki…