Mustafa Sönmez

Geçenlerde katıldığım bir panelde AKP rejimi tarafından doludizgin gerçekleştirilen özelleştirme uygulamalarının sonuçlarını şöyle özetledim:

Özelleştirme İdaresi (ÖİB) tarafından  bugüne kadar 200 kamu kuruluşu özelleştirildi. Özelleştirmelerden 47 milyar dolara yakın gelir elde edildi. Bu gelirin ağırlıklı bir kısmı bütçe açıklarını kapamada kullanıldı. Bütçe açıklarının devasa boyutlara ulaşması, 2000-2001 krizi sırasında batık-dolandırıcı 20 bankanın devletin kucağına bırakılmasıyla oluşmuştu. Bu enkazı kaldırmak için IMF’den 30 milyar doların üstünde borç alınmıştı. Özelleştirilen KİT’lerin parasının çoğu, IMF borcu ve faizini kapatmada kullanıldı. Özelleştirmeler sonrası , bugün kamuda sanayi faaliyeti sıfıra yakın. Haberleşmede sıfır. Enerjide kamu, tasfiye sürecinde. Bankacılıkta tasfiye sürecinde. Kamunun toplam yatırımlardaki payı yüzde 20’de kalırken ağırlıklı işi karayolu yapımı, özellikle de duble yol…

Salondan gelen bir soru şöyleydi: “Bütün bu kamu tasfiyesine rağmen, AKP iktidarı, TOKİ gibi bir kurum ile inşaat sektöründe dev bir KİT oluşturdu. Bunu nasıl açıklarsınız?” Bu 1 milyon dolarlık  soru, ne zamandır anlatmak istediğim bir şeyi ifademe vesile oldu. Okurla da paylaşmalıyım.

***

2003’den bu yana doğrudan RTE’ye bağlı bir kurum olarak iş gören TOKİ, yeni hükümette bir bakanlığa dönüştürüldü ve TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, AKP’den miletvekili de seçildikten sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı adını alan bu “TOKİ Bakanlığı”nın (Siz bunu rant bakanlığı diye de okuyabilirsiniz) başına geçirildi. RTE’nin he tür kamu denetiminin dışında iş gördürdüğü TOKİ’nin 2003-2010 döneminde 500 bin dolayında konut inşa ettirdiği bildiriliyor. Yine kendi ifadeleriyle, “100 bin nüfuslu 20 şehir” anlamına gelen bu inşaat faaliyetinin yatırım maliyeti  yaklaşık 35 milyar TL.

Yani TOKİ, görünüşte 35 milyar TL’ye  mal olan 500 bin dolayında konut inşa ettiren bir kamu kuruluşu gibi duruyor. Bir konut KİT’i adeta. Görünüş böyle olsa da, gerçek böyle değil. TOKİ, bir KİT gibi üretim yapmaktan çok, kamuya yani tüm yurttaşlara ait olan arsaları, kamu binalarını satan ikinci bir özelleştirme idaresi aslında. KİT’leri ÖİB satarken, KİT’lerden arta kalan kamu arsalarını ve taşınmazlarını da TOKİ satıyor, kullandırtıyor. Üstelik ÖİB’in elinde daha fazla satacak KİT kalmazken, TOKİ’nin önü yeni yeni açılıyor. Çünkü satılacak, sermaye birikiminin rüzgarı yapılacak  o kadar çok kamu arsası, kamu binası okul, hastane, park, orman, tarım arazisi, askeri bölge var ki…

***

Hatırlatalım; TOKİ’ye genel bütçeden ya da başka bir kamu bütçesinden ödenek ayrılmaz. TOKİ’nin sermayesi, hepimize ait, kamu arsalarıdır. TOKİ, Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nden (Arsa Ofisi) devraldığı, rantı oldukça yüksek kamu arsalarını, “sermaye” yaptı. Bu arsaların bir kısmını Ağaoğlu, Varyap gibi büyük inşaat şirketlerine, lüks konut yapıp “geliri paylaşmak üzere” verdi. Onlardan tahsil ettiği gelirlerin de katkısıyla , yine kamu arsalarını kullandırarak orta sınıflara satacağı  konutlar üretirirken bir dizi müteahhide (çoğu yandaş) önemli bir iş sahası yarattı.

81 ilde sosyal konut ürettirdiğini iddia eden TOKİ’nin aslında inşa ettirdiği konutlar, ağırlıkla İstanbul, Ankara ve İzmir’de. Dahası, sosyal konut üretimiyle imaj yapmaya çalışan TOKİ’nin en büyük 25 projesinin mahiyeti, TOKİ’nin, yüksek gelir gruplarına konut ve AVM üreten firmalara İstanbul rantını paylaştıran bir kurum olduğunu gösteriyor. TOKİ’nin 35 milyar TL’lik yatırımının yüzde 42’sinin 30 firma tarafından gerçekleştirildiği ve gerçekleştirilmekte olduğu biliniyor. TOKİ tarihinin en büyük yatırımı, Metal Yapı’nın Bakırköy projesi, 1,2 milyar TL’lik bir iş. Kamuoyonun ismini en çok duyduğu Varyap, TOKİ ile 5 büyük proje yürütmüş. Arena Stadı, Ataşehir ve Bahçeşehir’deki Meridian,Uphillcourt gibi tuhaf isimli projeler hep Varyap’ın…Aşçıoğlu, TOKİ’den Ali Sami Yen Stadı ve Likör fabrikası arazilerini alıp gökdelenler dikmeye heves eden büyük firmalardan biri.

My World, My World Europe isimli projeleri, Arena Stadı ticari yatırımlarını yapan Ağaoğlu, TOKİ’nin bir diğer önemli partneri..(*).

***

Kamu arsalarının, binalarının, özellikle altın değerindeki İstanbul taşınmazlarının üstündeki bu tasarruf, tek başına AKP rejiminin elini daha da güçlendiren bir unsur. Yeni kurulan rant bakanlığı ile belediye yetkilerine de el atan rejim, Türkiye’deki birikim sürecinin rotasını belirlemede, en önemli girdi olan arsayı, istediğine vermede tek yetkili durumuna gelerek, her boy ve soydan sermayedara da “güç bende artık” diyerek  muktedirliğini pekiştirmekte.

KİT’lerin özelleştirilmesine hayırhah bir tutum takınan halkımız, bilsin ki kentindeki en ufak yeşil alan, deprem toplanma bölgesi olması gereken arsalar, çocuklarının okulları, hastane binaları bile bu insafsız paragözlerin satış listesinde.

(*) TOKİ’den aslan payını alanların listesi için 20 Mayıs ve 1 Haziran tarihli yazılarıma bakılabilir.

Written by Mustafa Sönmez