Devletin kurumu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sitesine girin ve arama kısmına “faiz haram mı?” diye yazın; önünüze şöyle açıklamalar ve ayetler gelecektir;  Nisâ sûresinin 160-161. âyetlerinde Yahudilere faizin haram kılındığı, fakat onların bunu helal sayıp faiz alıp-vermeye devam ettiği, bu yüzden de bir çok ceza ve azaba uğradıkları ve uğrayacakları haber verilerek dolaylı da olsa faiz yasağına temas edilmiş ve bu konuda Müslümanlar yönlendirilmiştir. Üçüncü aşamada, “Ey îmân edenler, kat kat faiz yemeyin …” (Âl-i İmrân, 3/130) buyrularak faiz açıkça ve kesin bir dille yasaklanmıştır. Bakara sûresinde ise faiz şiddetli bir üslupla yasaklanmış, faizi bırakanlara bazı imkanlar gösterilirken ısrar edenlere dünya ve ahirette karşılaşacakları kötü sonuçlar bildirilmiştir. (Bakara, 2/275-279).

Açık değil mi? İslamiyet, faizi haram sayıyor, tıpkı içki gibi. AKP rejimi haramdan toplumu sakınmak için içkiyi yasaklatıcı yasa üstüne yasa çıkarıyor, ama iş faize gelince, bu haramla sarmaş dolaş yaşıyor. İslamcıların haram saydığı faiz, toplumun her aşamasına hakim. AKP, bunu dert etmediği gibi, faizden en büyük kazanç sağlayanlara teşekkür ediyor , ödüller veriyor.

RANTİYELERE TEŞEKKÜR

İzlediniz; önceki gün gazeteler boy boy Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın açıkladığı  Kurumlar Vergisi rekortmenlerine yer verdi.  İlk 10’da 8 banka yer aldı. Buna göre, 2012 yılının kurumlar vergisi rekortmeni Türkiye Garanti Bankası AŞ olurken, onu sırasıyla Türkiye İş Bankası, Akbank TAŞ, Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası, Yapı ve Kredi, Merkez Bankası izlemişti. Türk Telekom’un 8’inci sırada yer aldığı listede, Turkcell 10’uncu olmuştu. 2012 yılında banka ve şirketlerden oluşan mükelleflerin tahakkuk eden kurumlar vergisi tutarı yaklaşık 32 milyar olarak hesaplanmıştı.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de bir teşekkür mesajı yayımladı. Bakan Şimşek, vergi rekortmenlerinin devlete olan mükellefiyetlerini samimiyetle yerine getirdiğini belirterek, “Gelirini doğru beyan eden, vergisini ödeyenler ve bu listelerde yer alan mükellefler bizim gerçek kahramanlarımızdır. Kurumlar vergisi rekortmenler listesi, bizim için bir onur tablosudur” dedi. Faizi haram sayan zihniyetin bakanı işte kurumsal rantiyelere, faizle dünyanın parasını götürenlere çıkıp böyle teşekkür ediyordu. İkiyüzlülük değilse, nedir bu? Samimiyetsizlik burada kalmıyor; verginin yükünü sadece ve sadece kurumlar, yani bankalar ve şirketler üstlenmiş gibi takdim var kamuoyuna, onlara teşekkür edilerek hem milyonlarla ölçülemeyecek reklamları yapılıyor hem de toplumun bir tür şükran borcu duyması gerektiği hissi üretiliyor şirketlerin hayrına…

Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı

Oysa, toplumdan alınan vergilerin içinde kurumsal rantiye bankaların ve şirketlerin ödediği kurumlar vergisi neredeyse devede kulak…Toplam vergide bunların payı AKP rejiminde yüzde 8-10 arasında gidip gelmiş, artmamış. Oysa, AKP, toplumdan alınan vergi yükünü ağırlaştırmış. 2003’te yüzde 18 olan  milli gelirde vergi yükünün payı 2012’de yüzde 20’ye kadar çıkarılmış. Ne var ki, bu 10 yılda vergi yükünde adaletsizlik düzeltilmediği gibi, mağdurların aleyhine gelişmiş. İç tüketimde, ithalatta alınan KDV,ÖTV ağırlıklı dolaylı vergilerin payı 2003’te yüzde 66 iken 2012’de yüzde 68’e çıkarılmış. Asıl yük bu, asıl şampiyon, bu vergiyi tüketirken ödemek zorunda kalanlar.Yani ağırlığı alt,alt-orta sınıflardan oluşan kesimler…

GERÇEK ŞAMPİYON KİMLER?

Diğer dolaysız vergilerde de sayıları 16 milyonu bulan ve 13 milyonu kayıtlı olan ücretli kesim en büyük vergi hamalı. Bordrodan kesiliyor vergiler. Tüketici kadar vergi şampiyonu ücretli kesim. Böylece hem bordrodan hem KDV, ÖTV’den ödeyerek iki dalda şampiyon!…Yalılar, katlar, yatlar, lüks araçlar, kısaca servet sahibi olanların vergiye katkıları ise yüzde 3’ü ya buluyor , ya bulmuyor. 

Hikaye burada bitmiyor tabii… Bunun devamında, SGK gelirleri, Belediye gelirleri, İşsizlik Fonu gelirleri ve diğer kamu gelirlerinin oluşumunda da yük hep abalının sırtında. Bunlarla beraber, milli gelirin yüzde 37’sini bulan devlet fonlarının nerelere, nasıl harcandığı ve burada ne haksızlar, adaletsizlikler yapıldığı ise ayrı bir konu…

Written by Mustafa Sönmez