Roma

Sen Roma’yı kartpostallardan, tarih ve coğrafya kitaplarına basılan fotoğraflardan tanırsın. Taşları Sezar’ların ve Lejyon’ların kabartmalarıyla oymalı üç gözlü kapılar; kıyılarının yarısını fareler yemiş kocaman bir eleğe benziyen Koliseum; Batrus resul kilisesi meydanı ve güvercinler; Palazzo Venezia sarayı, balkonu ve bu balkonda ağzı bir karış açık, sağ eli kalçasında, sol eli havada, öylece donakalmış Mussolini...Fakat bu kartpostallar Roma’sına benzemeyen bir Roma daha vardır. Onun ne fotoğraflarını çekerler, ne kartpostallarını satarlar. Bu ikinci Roma’nın adı: Cartieri Popolari – halk mahalleridir… Burada evler, Amerika’ya göç edemeyen bir İtalyan işsizinin umutsuzluğuna benzer. Buranın karanlığı terlidir, yapışkandır ve kokusu ağırdır. Bu mahalleler, boyalı kartpostalların parlaklıklarında bile ışık bulamadıkları için ne coğrafya kitaplarına girerler, ne de güzel, tarihî manzaralar meraklısı yolcuların koleksiyonlarına…

 ROMA…ROMA…

 Ne zaman Roma söz konusu olsa aklıma Nazım’ın 1935’te Taranta Babu’ya Mektuplar’da yazdığı Mussolini Roma’sıyla ilgili satırlar  gelir. O Roma’nın üstünden 75 yıl geçti ama bugünün Roma’sında, işsizlik, yer yer yoksulluk, hâlâ neo-faşizm hayaletleri dolaşmakta. Kızgın İtalyanların yeni Mussolini bozuntusu olarak adlandırdığı Berlusconi, İtalya’da hep haber. Bu skandallar kralı, yirmi yıl önce “Bastır İtalya/ForzaItalia” futbol sloganıyla özdeşleştirdiği partisine yeniden bu ismi vermek üzere kongre toplamış nutuk atıyordu ki, sendeledi yere yığıldı. Canlı yayında acil müdahale ile yeniden ayağa kalktı.  “Forza Italia” tek gündem maddesi değildi. Parti karpuz gibi ikiye bölünmüş, kendisine sadık sandığı  sağ kolu, koalisyon hükümetinde İçişleri Bakanlığı yapan 43 yaşındaki Angelino Alfano, ihtiyar kurda bayrak açmıştı. Artık partide  “Yeni MerkezSağ” adını verdiği grubuyla anılacaktı.

Alfano, 5 yıldır krizle çırpınan İtalyanlar için ne anlam ifade eder bilinmez ama “çizme” nin yürüyüşü için mehter yürüyüşü demek bile zor. Ekonomi bir türlü büyüme ivmesi yakalayamıyor ve halk,”hepinize lanet” sloganıyla, Şubat seçimlerinden yüzde 25,5 oyla birinci parti seçilen Komedyen Beppe Grillo’nunkurduğu Beş Yıldız Hareketi (BYH)’nin izinde burnundan solumaya devam ediyor.

Facebook ve Twitter üstünden bir hareket oluşturan  Grillo’nun programı , sadece itiraz yüklü ama ciddi bir alternatif içermiyor. Tek başına iktidar olamadı ama koalisyona da evet demedi. Şimdi ise  merkez soldaki  Demokrat Parti (DP) ile Berlusconi’nin Özgürlük Partisi’nin (ÖP) oluşturduğu ve liderlerin katılmadığı bir koalisyon hükümetinin icraatına verip veriştirmeye devam ediyor.

SU ALAN ÇİZME

 İki günlük bir workshop için geldiğim Roma’da kime ekonominin geleceğini sorsam iç açıcı olmayan bir tablo çiziyor. Ekonomide “ Troyka” yani  IMF, Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Komisyonu ile birlikte yürütülen reçeteler hep sokağa çarpıp kırılmaya uğruyor.  İspanya, Portekiz ve Yunanistan ile birlikte Avro ile yaşamanın güçlükleriyle baş başa kalan İtalya’da işsizlik yüzde 10-11 dolayında seyrediyor.

Kaynak:IMF Outlook, Ekim 2013

 

60 milyon nüfusu , 2 trilyon dolarlık milli geliri ile AB’nin en büyük ama en sorunlu ekonomilerinden bir olan İtalya’da, 2008 küresel krizi ile başlayan negatif büyüme,  2009’da yüzde 5,5 gibi devasa boyutta yaşanmıştı. İzleyen iki yılda, kamu müdahaleleriyle küçük toparlanmalar yaşansa da ekonomi 2012’de yeniden yüzde 2,5 küçüldü, bu yılın da yüzde 2’ye yakın küçülme  ile tamamlanması bekleniyor. Bütün tatsız kemer sıkma programlarına, bütçeye gelir takviyesi olacak özelleştirme operasyonlarına, kamu harcamalarındaki tırpanlamalara  rağmen,  kamu açığının milli gelire oranı yüzde 3-4 dolayında seyrediyor. İtalya, kamu borç stoku en yüksek Avrupa ülkesi durumunda. Milli gelirin yüzde 127’sini bulan kamu borç stoku İtalya’yı fena zorluyor. Borç stoku 2,5 milyar doları buluyor. Yeni kaynak bulmak, açıkları finanse etmek, borcu borçla kapamak için hatırı sayılır faizler ödeniyor ve o faizlerle ekonomiyi büyütmek de mümkün olamıyor tabii. 480 milyar dolarlık ihracatına karşılık 500 milyar dolar ithalatı olan İtalya’nın dış açığı büyük değil ama kamu maliyesi krizi baş edilebilir gibi değil, siyaseten iktidar olanı da durmadan törpülüyor, öğütüyor bu kriz…

 FRANSIZ ALERJİSİ

İtalyan muhaliflerde bugünlerde Fransız alerjisi yüksek. İtalya Başbakanı Enrico Letta, önceki gün  Roma’da Fransa Başkanı François Hollande ile buluştu. Fransa ve İtalya olarak büyüme odaklı bir dönem istiyoruz, diyerek, 2014 Mayıs ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerini işaret eden Letta’ya, Hollande da destek verdi.
Letta-Hollande zirvesinde İtalya ve Fransa’yı ilgilendiren Torino-Lyon arasında yapımı yıllardır alevli tartışmalara ve protestolara neden olan hızlı tren projesi TAV, İtalyan havayolları şirketi Alitalia’nın satışı vardı. İki önemli proje konusunda da konusunda ipler Paris’in elinde. Hızlı tren konusu Roma sokaklarının zirvenin yapıldığı gün karışmasına neden oldu. Fransızlar, projenin Güney Fransa’daki ayağında hızla ilerlerken İtalya sürünüyor. İki ülke arasında 22 bakanla gerçekleştirilen zirve toplantısında gündeme gelen konulardan biri de İtalyan havayolu firmasının hisselerinin Fransa-Hollanda ortaklığındaki Air France-KLM ortaklığınca alınması oldu. Alitalia’nın Air France’ın kontrolüne geçmesi İtalyanlar açısından öfkelenmek için yeterli bir sebep. Sokak gösterileri yeniden başladı bile..

Written by Mustafa Sönmez