İzmir/

Sonbaharı bir başka oluyor İzmir’in… “İzmir şehri yağmurlu bir şehirdir/ yağmur çilerken çocuk gibi içlenir” demiş Atilla İlhan. İstanbul’da yaşayanları kıskandıracak bir banliyö treni var İzmir’in.  Havaalanından sizi Alsancak’a, trafik, yağmur çilesi çekmeden 20 dakikada getiriyor. Sonra, Edip Cansever’in dizeleri dolanıyor dilinize; İzmir’in ışıkları İzmir’in,/Barların, vitrinlerin önünde/Gemiler gelir rüzgârla dolu,/Gemiler gider ışıklar içinde…

GÖÇ KAPISI…

İzmir’de şehir planlamacıları, “Kent ve Planlama”yı 3 gün boyunca konuşurken, konuk oldukları İzmir ve Ege de dahil oluyor tartışmalara. Birkaç ay önce, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi için, Türkiye’nin 2008-2012 döneminin iç göç hareketlerini, Ege odaklı araştırmıştım…Bulgular, İstanbul ve Ankara’dan sonra en çok göç alan olarak bildiğimiz İzmir için sıralamanın değiştiğini gösteriyordu. Antalya, İzmir’in önüne geçmişti. İstanbul ve Ankara’dan sonra, son 5 yılda en çok net göç alan iller arasında Antalya yüzde 11 pay aldı. İzmir’in  net göçlerden  payı yüzde 7 ve dördüncü sıraya indi. Yine de bir bütün olarak alındığında, 2008-2012 döneminde ortalama nüfusu 9,6 milyonu bulan Ege Bölgesi’nde, yaklaşık 4 milyonluk nüfusu ile Bölge’nin yüzde 42’sini barındıran İzmir, Ege’nin hâlâ göç çekim merkezi.   

İzmir’in her yıl 112 bin göç alıp 95 bin göç verdiğini ve yıllık nüfus artışının 17 bine yakınının net göçlerle gerçekleştiğini söyleyebiliriz. İzmir’den sonra en çok net göç alan Ege ili, Muğla, üçüncü ili Aydın. Diğer 5 Ege  ili, net göç çekmiyor, net göç veriyor. Afyon, Kütahya ve Uşak için bu sonuç sürpriz değil ama Denizli’nin ve Manisa’nın da net göç verenler arasına katılmış olması dikkat çekici.

CAZİBESİ AZALIYOR MU?

İzmir’in göç çekmede üçüncü sırayı Antalya’ya bırakmış olması nasıl değerlendirilmeli?  Bunun nedenini de Türkiye’nin son 10 yılda izlenen ekonomi politikalarında ve AKP rejiminin Ege’ye üvey evlat muamelesinde aramak gerek. Son 10 yılın politikalarının özellikle Ege’nin iddialı olabileceği sanayi, tarım ve kültür turizminden çok, İstanbul odaklı inşaata, yine İstanbul odaklı finans, iletişim, ticaret ve diğer hizmet sektörlerine yönelik olduğu biliniyor. Özel sektör yatırımları ağırlıkla bu sektörlerde ve İstanbul ağırlıklı olmak üzere Doğu Marmara’da toplandı. Kamu yatırımları da, bunun arkasından giderek, sanayi  gibi üretken alanlar yerine, daha çok ulaştırmada  yoğunlaştı ve yine, yatırımların yoğunlaştığı Doğu Marmara’da toplandı, buna kentsel, belediye yatırımları da eşlik etti.

Bölgesel dengesizliği azaltmak yerine daha da derinleştiren bu ekonomi politikalar, Adana-Mersin bölgelerini bile net göç verir duruma getirdi. Muhafazakârlığın ötesinde gericiliğe yelken açan AKP, Ege’de, hele ki İzmir’de bir türlü dikiş tutturamıyor. Bu eziklik karşısında bölgeyi, İzmir’i kamu yatırımlarından yoksun bırakarak cezalandırıyor. Bu baskılara rağmen Ege,İzmir, boyun eğmiyor.

ÇOK KİMLİKLİ İZMİR

İzmir’de, birçok metropolde olduğu gibi,  Türkiye’nin 81 ilinden yurttaş var. İkamet adresi İzmir olan yaklaşık 4 milyon İzmir nüfusunun yarıdan fazlası İzmir dışında doğup İzmir’e göç etmiş olanlardan.

untitled

İzmir doğumlu, daha resmi ifadeyle  “ Nüfusu İzmir’e kayıtlı” olanlar,İzmir’de yaşayanların yüzde 43’üne yaklaşıyor. İzmir’e göç etmiş, İzmir’de ikamet edenlerin başında yüzde 5 ile Manisalılar geliyor. Hızla bütünleşen bu iki il için sürpriz bir sonuç değil bu. Ama hemen ardından il nüfusunda yüzde 3,4 payı olan 135 bin Mardin doğumlunun gelmesi dikkat çekici. Mardinlileri, İzmir’e göç etmiş Erzurumlular izliyor ve onların da 131 bine yakın oldukları anlaşılıyor.  Sonra, Konyalılar geliyor. İzmir’deki Konya doğumlular 121 bini geçiyor ve İzmir nüfusunda yüzde 3 paya sahipler. Sırada  iki bölge ili Aydın ile Afyon  var ki, bunlar toplamda yüzde 4,3 pay sahibiler. Kütahya, Denizli, Uşak da katıldığında İzmir nüfusunda İzmir dışı Egelilerin toplamının yüzde 15’i geçmediğini söylemek mümkün. Böyle olunca,  İzmir’in yüzde 42’sinin Ege dışı illerin nüfusuna  kayıtlı ve İzmir’e göç etmişlerden oluştuğunu söylemek mümkün.

 

Kars, Sivas, Ağrı, Diyarbakır, Muş, Şanlıurfa doğumlular, İzmir’e göç edenler arasında ilk sıralarda gelen Kürt ağırlıklı Doğu ve Güneydoğulu nüfusu oluşturuyorlar. Bu bölgelerin 21 ilinde  doğup İzmir’de ikamet edenlerin toplamdaki payı, İzmir nüfusunun yüzde 20’sine yaklaşıyor.

Göçlerle gelen bu çok kimliklilik, İzmir’e ayrı bir zenginlik, güzellik katıyor. İzmir’in “ulusalcı” damarının ağır bastığı gibi bir algı var. Ben onu, demokrat, sol damar diye tanımlamayı tercih ederim. İzmir’in kimyası çok kültürlü ve çok kimlikli bir renk cümbüşü… İzmir’i güzel yapan şeylerden biri de bu çeşitlilikle barış içinde yaşamayı başarmasında; AKP bağnazlığına, gericiliğine, tek seslilik dayatmasına  boyun eğmeyen, bayrak açan âsi il olmasında… Bu yanı bile İzmir’i çekim merkezi yapmaya yeter.

 

Written by Mustafa Sönmez