Merkez ve Çevre krizin neresinde (2)
ABD öncülüğünde, “merkez” ülkelerin en azından önemli bir kısmının, yeniden bir büyüme ivmesi yakalayıp krizi…
Kimilerinin “Kara Pazartesi” olarak adlandırdığı önceki gün yine birçok can kaybı, yine birçok endişe ve kaygı üreten olaylar zinciri birbirine eklenirken, AKP ile CHP koalisyon görüşmesinin sonucunun ne olacağı da heyecanla bekleniyordu. Önce, saat 18’de yapılacak denilen açıklama, sonradan gece yarısına yakın bir zamana kaldı. Yaklaşık 4 küsur saat konuşup müzakere etmişlerdi Davutoğlu, Kılıçdaroğlu ve ekipleri ortaklık şartlarını. Olurlardan başlayıp olmazlara gitmişlerdi.
Hayret verici
Kaçak Saray’ın yaklaşımını bilenler açısından bu kadar “olacakmış gibi” sürdürülen koalisyon görüşmeleri hayret vericiydi. Çünkü AKP rejimini RTE kumanda ediyordu ve onun onay vermediği şeylerin “tiyatrosunu” bile oynamak yürek isterdi. Davutoğlu mizansen mi sergiliyordu, yoksa koalisyon konusunda samimi bir çaba içinde miydi? Mizansen olsa bu kadar uzatmaya gerek var mıydı, zevahiri kurtaracak birkaç görüntüden sonra perde kapatılır ve top hemen Kaçak Saray’a atılabilirdi. Ama öyle gelişmiyordu. Hele ki son görüşmenin bu kadar saat sürmesi, “Acaba anlaşacaklar mı?” sorusunu sordurtuyor ve bunun Davutoğlu’nun siyasi kariyeri açısından da son şansı olduğu ifade ediliyordu. Kimileri, Davutoğlu’nun RTE vesayeti altında kalmak istemediğini ve kendini AKP’ye lider olarak kabul ettirmek için de bu koalisyonu zorlayacağını belirtiyordu.
Sermayenin eğilimi
Koalisyon kurulabileceğini ihtimal dahilinde görenler, sahneye çok çıkmasa da iç ve dış sermaye çevrelerinin, ABD’nin tercihinin de hatırlanması gerektiğini ifade ediyorlardı. TÜSİAD’ından MÜSİAD’ına, TOBB’undan TİSK’ine tüm sermaye kesimleri 7 Haziran sandık sonuçlarının bir koalisyonu gerekli gördüğünü ifade etmiş ve “2015’i kaybettik hiç olmasa 2016’yı kurtaralım ve bunun için hükümet kurulsun” telkininde bulunmuşlardı. Kimse RTE’nin tercihi olan yeniden seçime yakın durmamıştı. Peki bu kesim, RTE’nin şerrinden sakınmak için mi bu talebin kulisini yapmaktan uzakmış gibi duruyordu? Hükümet kurulması konusunda çaba harcamaktan uzak duran yoktu yine kimi çevrelere göre. Sessiz ve derinden hem ABD, AB gibi güç odakları hem de yerli -yabancı sermaye örgütlenmeleri, AKP ile CHP’yi bir araya getirme çabalarını sürdürüyor ama bunu düşük bir profilde yapıyorlardı.
Akşam, Star, Akit…
Pazartesi sürdürülen yoğun koalisyon görüşmelerinin ardından gece yarısına yakın yapılan açıklamaları AKP’ye yandaş gazetelerin hangi başlıklar ve yorumlarla verdiklerine analitik bir bakış, Kaçak Saray ile Davutoğlu arasında çok da uyumlu bir koalisyon ritmi olmadığını gösteriyordu. Saray’a daha göbekten bağlı Akşam ile Star ve Akit, koalisyon ihtimaline sopa göstererek oldukça negatif yaklaşırlarken Sabah ile Yeni Şafak’ın da daha ortadan hatta yer yer koalisyona pozitif bakan bir açı benimsedikleri görülüyordu. Akşam’da Saray’ın sesi olmaya çabalayan Murat Kelkitoğlu, ” Amaç hasıl oldu, haydi koalisyona! ” başlığıyla kaleme aldıklarında, koalisyonu daha çok “şer gücü HDP”nin istediğini ve muradına ermek üzere olduğunu yazıyordu. Şöyle diyordu yazar, ” Olası bir koalisyon ortaklığı için Başbakan Davutoğlu ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun bir araya geleceği gün düğmeye basılması tesadüf olabilir mi? Verilmek istenen mesaj çok net; ‘Bırakın şu erken seçim teranelerini, ülke elden gidiyor. Hükümetsizlik nedeniyle terör örgütleri azdı. Bir an önce koalisyon hükümeti kurulmalı ve bu belirsizlik ortadan kalkmalı”. Bundan ala Saray adında koalisyon karşıtlığı ifade edilebilir miydi?
Saray’ın hık deyicisi bir diğer yandaş Star ise, “koalisyon görüntüsü negatif” başlığı ile görüşmelere yaftayı asmıştı ve şöyle devam ediyordu, “Her iki partinin tabanı da AK Parti-CHP koalisyonuna sıcak değil. Bu nedenle iki parti de ‘seçmeni ikna edecek’ bir uzlaşma arıyor. Ancak ayrılık noktaları, bu yönde bir uzlaşma ihtimalinin güçlü olmadığı, görünümün de ‘rating kuruluşlarının’ ifadesiyle ‘negatif olduğu görüşü hakim”.
Koalisyon karşıtı cepheye Akit de katılıyor ve manşetinde şöyle deniliyordu; “Olmaza mesai sürüyor”, devamında da şu cümleler yer alıyordu; “AK Parti Genel Başkanı Davutoğlu ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun dünkü koalisyon görüşmesinden de bir sonuç çıkmadı”…
Sabah ve Yeni Şafak…
Koalisyon karşıtı, erken seçim yandaşı yandaş gazetelerin karşısında Sabah ile Yeni Şafak biraz daha ortadan, hatta “koalisyona şans tanınmalı” diyen bir tutum içinde yansıttılar görüşmeleri. Sabah, “Bir fırsat daha” manşetinin altında şu cümlelere yer verdi: “Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu, ‘Önce Türkiye’ formülünde uzlaşıp hükümetsiz bırakmamak için bir tur daha görüşme kararı aldı. Konut’ta gerçekleşen kritik koalisyon zirvesinden ‘Sorumluluğumuzun bilincindeyiz’ mesajı çıktı. Toplantıda artan terör olayları üzerinde ağırlıklı olarak duruldu. Olası bir koalisyon için nihai karar perşembe ya da cuma günü iki liderin yapacağı görüşmede verilecek. Savcılar? Yeni Şafak da “beklenen buluşma” başlığıyla verdiği görüşmeyi şöyle özetledi, “Görüşmede uzlaşmazlık konusu olan maddeler ele alındı, istikşafi görüşmelerde dış politika, eğitim ve ekonomide uzlaşma olmamıştı. Davutoğlu’nun kurmaylarıyla yeni değerlendirme yapıp Bahçeli ile bu hafta içinde görüşmesi bekleniyor.”
Yeni Şafak yazarı Abdulkadir Selvi, görüşme maddelerini analiz ettiği köşesinde eğitim ve din dersi konularında pürüzler çıktığının özellikle altını çiziyor ve görüş birliği sağlanan konuları şu cümleyle özetliyordu; ” “Demek ki, ekonomi, çözüm süreci ve Alevilik ile Anayasa konusunda bu denli derin görüş ayrılıkları yaşanmamış.”
En geç cuma günü sonucu açıklanacak koalisyon görüşmelerinin Kaçak Saray’ı hop oturtup hop kaldıracak bir sonuç üretmesi birçok ezberi bozacaktı. Aynı Pazartesi, 1725 Aralık soruşturmalarının savcıları hakkında tutuklama kararı çıkarılmasını neye yormalı? Ya koalisyon kurulursa, korkusu mu?