Mustafa Sönmez

2010’un Mart ayından 2011’in Mart ayına , büyümeyen tarımda yüksek istihdam artışı gösteren TÜİK’in uyduruk tarım istihdamını bir yana bırakıp tarım dışına göz atarsak, orada gerçekleşen 1 milyona yakın istihdam artışının yine erkek-egemen bir özellikte olduğunu görüyoruz. Kriz sonrası yaratılan işler, 3 kadına, 7 erkeğe biçiminde paylaştırılmış. Böylece,  kadının toplam tarım dışı istihdamdaki payının yüzde 22-23’ü aşamadığı görülüyor.

Büyümenin daha yüksek yaşandığı imalat ve inşaat sektörlerinde kadının ‘doğal bir seleksiyona’ uğradığı malum. İnşaat ve gayrimenkulde kadın istihdamı çok sınırlı kalırken imalat sanayinin gıda-tekstil dışındaki birçok alt sektörü kadın istihdamına sınırlı yer veriyor. Son 12 ayda hizmet sektöründe ise  kadına yeterince istihdam yaratılamadığı görülüyor.

Kaynak; TÜİK istihdam veri tabanı

Kuşkusuz bu kadın karşıtı istihdam tablosunda, AKP iktidarı eliyle uygulanan neoliberal- tutucu icraatın da etkisi büyük. Kadının erkekle eşit olmadığını açıkça ifade eden RTE ve takipçileri,  kadının yerini ev olarak görüyorlar ve buna adeta zorluyorlar. Kadını, 3 çocuk doğurmakla neredeyse mükellef gören, bu yüzden de kadını işten uzak tutan, ona dirsek gösteren bu zihniyet, bazı bölgelerde daha çok öne çıkıyor. Neoliberal tutuculuğun merkezi Kayseri, Konya, bunların başında geliyor. Her ne kadar Taha Akyol bunun tersini iddia etse de…

***

Taha Akyol, Kayseri’de katıldığı bir toplantıda türbanlı iş kadınlarını gözlemlemiş ve SGK verilerini kullanarak Kayseri’de istihdamda kadın sayısının arttığını öne sürmüştü. Ben de 13 Haziran tarihli yazımda, yine SGK verilerine dayanarak ücretli kadınların toplamdaki payının  Kayseri için yüzde 17, Konya için yüzde 15 olduğunu, Türkiye ortalaması olan yüzde 25’in çok gerisinde kaldıklarını belirtmiştim. Bulgular, bir başka sanayi vahası Denizli’de kadın oranının yüzde 30 olduğunu gösteriyor. Taha Akyol, bu savıma cevap verdiği 18 Haziran tarihli Milliyet’teki yazısında, bu oranları görmezden gelip  Kayseri’de 2000’den 2011’e kadın ücretli sayısının arttığını, trendin önemli olduğunu söylüyor ve beni ‘idelojik bağnazlıkla’ itham ediyor.  Taha Bey, bilimsel bir karşılık bulamayınca, o köhne klişesine başvurmuş. Ama ‘İdeolojik bağnazlık’ yerine ‘Gomonistlik!..’ demesini daha çok yakıştırırdım kendisine.

Tezinizi, olgular, göstergeler doğrulamıyorsa, önermelerinizi  gözden geçirirsiniz. Bilimsellik bunu gerektirir. Yoksa, olgunun, göstergenin belini kırmakla, cımbızlamakla bilimsellik olmaz. Asıl ideolojik bağnazlık budur. Birinci elden doğru veri bulmayı ve verileri doğru kullanmayı öğrenin Taha Bey. Yoksa daha çoook  düzeltmeye maruz kalırsınız…

 
İbo’suz Yolculuk…

Yirmi gündür inatla sürdürdüğü yaşam mücadelesinin sonunda acı ölüm haberi geldi İbrahim Çeşmecioğlu’nun . ÖDP’nin kuruluşunda, TAKSAV’da ve BirGün gazetesinin kuruluşunda, hepsinde sorumluluk üstlendi. Hiç sızlanmadı, hiç yorulmadı. En zor zamanlarda bile iyimserliğini kaybetmedi, tebessümü yüzünden eksik olmadı. Tanıdığım en samimi, en yalansız dolansız insanlardan biriydi. Tevazu dolu, inançlı çabasıyla örnekti. Her ölüm için erken derler, ama İbo’nunki gerçekten erken oldu. Ailesinin, bütün sevenlerinin, başı sağ olsun.

Written by Mustafa Sönmez