AKP seçmenini tanıdınız mı?
Yerel seçimlerin ardından yapılan birçok değerlendirmede, seçimin sonucunun ortaya çıkardığı “vahim gerçeğin” yeterince anlaşılamadığı görülüyor.…
7 Haziran’ın üstünden neredeyse 1,5 ay geçti, hâlâ ortada yeni bir hükümet yok. AKP, tek başına iktidar olamamanın şokunu aşmış görünse de Ak faşizmini örtülü biçimde de olsa sürdürüp bagajındaki suç iddialarını sorgulatmamak için inisiyatifi elde tutmaya çalışıyor.
Kaçak Saray’daki, aslında hiçbir koalisyona güvenmiyor, en taviz vermiş muhalif partinin bile, bir yerlerden iğnesini balona dokundurup balonu patlatmasından endişeli. O nedenle RTE için en istenir seçenek yeniden seçim kumarını oynamak.
Ama yeniden seçim ile tek başına iktidarı sağlayacak 276’ya ulaşmak da cepte keklik değil. Üstelik koalisyon kurma seçeneklerini içeren aşamaları yaşamadan bu istasyona atlamak AKP’lileri bile çileden çıkarabilir. O nedenle istemeye istemeye, epeyi de zaman harcadıktan sonra Davutoğlu’na hükümet kurma görevini teslim etti. Peki ilk tur görüşmelerin ardından üzerinde en çok konuşulan AKP-CHP koalisyonu seçeneği ne kadar muhtemel, kimler arkasında, bunun alternatifi yeniden seçim için RTE planları var mı, neler?
SERMAYE…
Seçimlerin hemen ardından yeni bir seçim istemediklerini ve tez elden güçlü bir koalisyon kurmanın ekonominin bekası açısından şart olduğunu ilk ifade edenler, yandaş MÜSİAD’dan , AKP’nin şamar oğlanına dönen geleneksel egemenlerin kulübü TÜSİAD’a, TOBB’a ,TİSK’e kadar sermaye örgütleri olmuştu. 2015’i kaybettik bari 2016’yı kurtaralım, sözünü şimdi herkes paylaşıyor ve yüzde 66 gibi bir çoğunlukla güçlü bir koalisyon kurulabileceğini RTE’nin bir dönem has adamlığını yapmış AKP’li Hüseyin Çelik bile söylüyor…
Koalisyon gecikirse ve AKP-CHP koalisyonu kurulmaz ise ekonomik kırılganlık artar, kriz gelir, öcüsü her an hatırlatılıyor. Buna uluslararası derecelendirme kuruluşları, zaman zaman IMF’ye yakın çevrelerin demeçleri de katık yapılıyor.
Aynı rüzgârı, tabii ki ABD, hem ekonomik hem diplomatik saiklerle estiriyor. RTE ve çevresinin “Yeni Osmanlıcılık” serüveninden sıkılan ABD, CHP’li koalisyonun geleneksel ABD’li düzlemde restorasyon için bu koalisyonun en hayırlısı olduğuna inanıyor. Keza, TSK, Saray sultasından kurtulma şansı bulacağı için, komşu ülkeler, daha “geleneksel merkezci”, serüvenden uzak bir dış politikaya sahip Türkiye görecekleri için bu koalisyona omuz veriyorlar. AB için de en iyisi AKP-CHP… Özellikle anaakım medyanın kalemleri, programcıları, bu koalisyon inşası için yaz sıcağında bu işe memur olmuşlar… Her gece en az 2-3 program bu koalisyonun pişmesi için kaynatılıyor.
CEMAAT, MHP, HDP…
AKP-CHP koalisyonu için hem kendi medyalarında, hem etkiledikleri medyalarda kampanya yürüten FG Cemaati, havanın yavaş yavaş döndüğünü, özellikle yargıdaki kararlarla görüyor ve ayağa kalkıp doğrulmanın, bu koalisyonla geleceğine inanıyor. Özellikle RTE’den gelen darbe üstüne darbenin savuşturulmasının, CHP’nin yer alacağı bir koalisyonla etkisizleşeceğini bildiği için Cemaat de bu koalisyonun arkasında.
Keza, muhafazakar, sağ cenahın muhalefetteki tek partisi olduğuna inanan , özellikle Kürt sorunu üstünden oy devşirme ihtimalini yüksek gören MHP de bu koalisyona itiraz etmiyor.
Ya HDP? Doğrusu onlar da “Kürt sorununun çözümüne, AKP-CHP koalisyonundan en büyük desteğin geleceğine inanıyorlar. Ayrıca AKP-MHP türü bir savaş koalisyonu ihtimaline karşı tek seçenek bu ve ancak böyle bir hükümet Suriye maceralarını frenler, Rojava’ya saldırıyı önler diye düşünüyorlar. Dahası, bu koalisyon CHP’yi eritirse sonuç soldaki tek parti olarak bize yarar, diye düşünen HDP’liler de var… Bu nedenlerle onlar da bu koalisyonun destekçisiler.
ESAS AKTÖRLER?
Peki ellerini taşın altına sokacaklar? AKP’den Davutoğlu, RTE vesayetinden kendisini ve partiyi biraz olsun çıkarmanın yolunun bu koalisyon olduğunu biliyor ve alan açıldığı kadarıyla bir şeyleri deniyor, deneyecek… Ama Kaçak Saray’dan gelecek sert rüzgarları göğüsleyebileceğini de ummamak gerekir.
Hatırı sayılır sayıda CHP’li kurmay ise, “Ahir ömrümüzde, koalisyon da olsa bir iktidar görelim, bazı şeyleri düzeltmek iktidarda daha kolay olur, seçmen bizi iktidarda görmekten mutlu olur” beklentisiyle koalisyona pek hevesliler…
Ama iki tarafta da “uzak duralım” diyenler var. AKP’dekiler, RTE’nin sadık kulları ve bir seçim kumarı neden oynamayalım, diye soruyorlar. Koalisyona karşı çıkan CHP’dekiler ise, Ak faşizmin oyununa gelip kullanılmak hatasından –haklı olarak- ürkenler, uzak duranlar…
RTE PLANI
Koalisyona karşı olan ama açıktan ilan etmeyen Kaçak Saray çevresi için tek yol yeniden seçime sürükleyip sandık kumarını oynamak. Burada baraj düşürme, seçim çevresini daraltma oyunlarına da başvurulabilir. Bu oyunun tutması halinde MHP’den oy çalmak, hatta HDP’nin Batı’dan kazandığı milletvekili sayısını azaltmak kağıt üstünde mümkün ve kışkırtıcı…
Ama baraj ne kadar inecek? Risk şu:, Saadet-Büyük Birlik ittifakının AKP’den oy çalarak Meclis’e girmesi. Bu durumda daraltılmış çevre, düşmüş baraj ile CHP emanet oylarını geri alır ve güçlenir AKP yine tek başına iktidar olamaz. Bu da ayrı bir risk.
Seçim çevresini daraltmaya HDP, Batı’da oy kaybetse de Güneydoğu’da silme kazanacağı için evet, diyebilir de…
Ya MHP? Hem seçim çevresi daraltılmasından hem de HDP’nin, hatta Büyük Birlik’in işini kolaylaştıracağı için barajla oynanmasına tümden karşı çıkabilir…
Özetle, Türkiye, daha da sıcak bir politik iklime giriyor. Katliamın, sıradan, rövanşist IŞİD cinneti olmadığını, bu büyük kumar masasından uzak olmadığını biliyoruz.
Döktükleri kanda boğulacaklar, hem caniler hem o maşaları tutan eller…