Polonya ve Türkiye; Kaplan mı, Kedi mi?
Sabah-ATV’ye bir ara talip olan dünya medya devi Murdoch’un grubuna ait finans ve yatırım sitesi…
İçeride ve dışarıda, 7 Haziran seçimleri sonrasında beklenen, istikrar ve bulutların dağılması değil, işlerin daha da karışması. Herkes buna göre pozisyon alıyor. Birçok alanda kararlar buna göre veriliyor. Türkiye’nin son 12 yılına damgasını vuran konut piyasası da bunlardan biri. Tam durgun geçiyor, konut stokları şişti, satılmıyor derken, birden bire son aylarda konut satışlarında adeta patlama yaşandı. Nisan ayında ilk el ve ikinci el satılan toplam konut sayısı 119 bini buldu. Konut satışında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 43’lük bir artış demek bu. İpotekli konut, yani banka kredisi ile alınan konut satışında ise geçen yılın Nisan ayına göre yaklaşık yüzde 100’e yakın artış gerçekleşti.
Nisandaki 119 binlik satış, şimdiye kadar bir ayda gerçekleşen ikinci en yüksek satışı gösteriyor. Rekor, 135 binlik satışla 2014 aralık ayına ait.
Özetle, ilk dört aydaki toplam konut satışı 417 bin ve geçen yılın aynı dönem satışının yüzde 22 ; 2013 yılındaki satışının da yüzde 13 üstünde.
Neden canlandı?
Satıştaki canlanma , talebin öne çekilmesi ve zamanlama konusunda, yarının bugünü aratacağı inancına dayanıyor.
Konut alma niyeti olanlar bir kere gördüler ki, bekleyip fiyatların düşeceğini ummak boş. Yıllık yüzde 7-8’de seyreden tüketici fiyatlarını katlayarak yüzde 15’e yaklaşıyor konut fiyatlarındaki yıllık artışlar…
Sonra Kaçak Saray’dakinin hot-zotuyla faizler düşer mi diye beklediler ve gördüler ki, kazın ayağı öyle değil, faizin düşeceği yok. Dahası, kafasına konut almayı koyanlar yine baktılar ki, 7 Haziran sonrası hem yurtta hem cihanda istikrar ve netlik değil, belirsizlik var. Fed’in faiz artırması an meselesi. Bunun söylentisi bile nelere yol açtı. Buna bir de stokları şişmiş konut firmalarının kampanya ile satışı teşvikleri eklenince, konutta satışlar Nisan yağmuru ile birlikte bulutlardan boşaldı.
Stoklar eriyor
Artan konut satışları ile birlikte, konut stokları da eriyor. Erime, bir yandan konut yatırımlarının yavaşlaması, yani stoka katkının tempo kaybetmesi, bir yandan da iskân ya da kullanım izni alınan konutların satışının artması ile yaşanıyor.
Özellikle 2014’ün ikinci yarısından itibaren konut ruhsatlarında, yani yatırımlarda ciddi bir azalma var. 17-25 Aralık rezaletinin ardından 30 Mart yerel seçimleri geliyordu ve müteahhitler özellikle büyük şehirlerde ne olur ne olmaz diye, yerel seçim öncesi ruhsata abandılar. Yerel seçime kadar olan 3 ayda 295 bin, izleyen çeyrekte 285 bin konut ruhsatı alındı. Ama izleyen aylarda ruhsat hız kesti ve nihayet bu yılın ilk çeyreğinde 174 bine kadar düştü. Bu, 2014 ilk çeyreğine göre yüzde 40’dan fazla düşüş demek. Yatırımın stoka etkisi zayıflarken yine yerel seçim öncesi iskân izinleri tavan yaptı, ardından da satışlar imdada yetişti. Böylece stoka eklenen konut sayısı da azalmaya başladı. 2013’te konut stokuna her çeyrekte ortalama 50 bin, 2014’te 56 bin daire ekleniyorken 2015’in ilk çeyreğinde bu, 25 bine düştü .
Kaynak:TÜİK.Stoka katkı, iskanı alınan konut, yeni konut satışları farkından hesaplandı.
Ve gelecek…
Peki ne olacak? Şimdilik ürküten, “Balon yaptı, krize yol açacak” diye endişe kaynağı olan konut sorunu, soluk almış gibi. Ama hepsi bu mu? Öne çekilen talebin erittiği bir miktar stoktan sonrası ne olacak? Stok makul bir seviyeye gelse bile, yeni yatırımların önü nasıl açılacak? Dolar kurundaki artışın faiz indirimine izin vermediği şartlarda, bu faizlerle çark nasıl dönecek ?
Artık konut üretimi, küçük müteahhit işi değil, malum. Bünyelerinde yüzlerce kadrolu eleman çalıştıran, milyonlarca liralık iş makinası parkı olan şirketler var. Çark durunca, bunların ataleti, firmaya hep eksi yazar. İnşaat, batık kredilerin geri dönüşünde en çok sorun yaşanan sektör durumuna geldi. Devamında bakalım neler olacak…