İktidar , her fırsatta ucuzcu, yoksullaştıran turizmin bol sıfırlı sayılarını övünme vesilesi yapadursun, kültür turizmimiz yerlerde sürünüyor. Dünyanın sayılı kültür varlığına sahip olan Türkiye, müze ve ören yerlerine yabancı ziyaretçi çekmede nal topluyor, yıl sonlarında gülünç rakamlarla gişeleri kapıyor.

2011’de yabancı ziyaretçi sayısı 31 milyon,  turizm geliri de  23 milyar dolar olarak açıklandı. Peki bu 31 milyon yabancı konuktan acaba müze ve örenyerlerini ne kadarına gezdirebilmiş ve ne kadar gelir elde edebilmiştik ?

Müze ve örenyerlerinin yerli-yabancı ziyaretçi sayısı 2011’de yüzde 10 artışla 28,5 milyona çıktı. Ziyaretçilerin yüzde 30’u, ücretsiz girmişler. Bunların çoğu, öğrenciler.

2011 ziyaretlerinden  253,5 milyon TL gelir elde edildiğini öğreniyoruz Bakanlığa bağlı DÖSSİM’den. . Bu geliri dolara çevirelim, 150 milyon dolar.

23 milyar dolar turizm geliri nere, 150 milyon dolarlık müze geliri nere…

Üstelik bunun içinde yerli ziyaretçilerin bilet gelirleri de var… Türkiye’nin kültür turizminde nal topladığının, tarihi ve kültürel varlıklarını değerlendiremediğinin acı  göstergeleri bunlar…

***

2011’de de en çok ziyaret edilen ve gelir sağlayan varlıklarımız Ayasofya, Topkapı Sarayı ile Efes örenyeri oldu. İstanbul ‘daki  14 müze Türkiye’deki toplam müze gelirlerinde yüzde 45 pay sahibi oldu.

Kayıtlardan anlaşılıyor ki, İstanbul’un 1 numarası Ayasofya Müzesi. 2011’de toplam ziyaretçi sayısı 3 milyonu biraz geçmiş . İkinci sırada, bekleneceği gibi, Topkapı Sarayı var. Onu da 3 milyon kişi ziyaret etmiş. Sarayın Harem dairesi ise 10,5 milyon TL’lik hasılat sağlamış.

Böylece 3 büyük  müze, İstanbul müze geliri toplamında yüzde 60’a yakın bir yer tutmuşlar. Başka bir deyişle, İstanbul’da Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı 14 müze olmasına karşılık 3 müze, toplamda yüzde 60’lık bir gelir büyüklüğü ile açık ara önde gidiyorlar. Diğer müzelere ilgi çekilemiyor yeterince.

2011’de Ayasofya, Topkapı ve Efes,  elde edilen hasılatın yarısını sağladılar. Hierapolis ile Topkapı Harem eklenince, oran yüzde 60’a, Truva, Kaymaklı yer altı şehri ile Antalya Perge ve Aspendos eklenince ilk 10, hasılatın yüzde 73’ünü sağlamış görünüyorlar.

Hasılat yönünden ilk 10’a giremeseler de ziyaretçi sayıları yüksek olan müze ve ören yerlerini anmak gerekir. Bunlar  Konya Mevlana Müzesi ile Antalya Noel Baba örenyeri …

***

Turizmde varlık içinde yokluk yaşadığımızın en somut kanıtı Antalya’da yaşanan durum. Antalya, kum-deniz-güneş yanında çok önemli bir kültür ve tarih varlığına sahip olmasına karşılık, kültür varlığını ziyaretçilerle paylaşamıyor.

Türkiye’ye gelen yabancıların üçte birini oluşturan Antalya turist trafiğinden, kültür turizmi hiç faydalanamıyor. 2011’de Antalya müze ve örenyerlerini biletli gezenlerin sayısı 1 milyonu bulmamış, 964 binde kalmış. Bu ziyaretçilerden elde edilen gelir de 10 milyon TL’yi biraz aşıyor. Dolar kuruna çevirseniz, 7 milyon dolar ancak ediyor. Antalya’ya gelen 10,5 milyon ziyaretçi, kişi başına 700 dolar harcasa 7 milyar dolar ediyor, ama kültür varlığı kuruluşlarının geliri 7 milyon dolardan ibaret. Yani gelirlerin binde 1’i!…

Antalya’da müze ve örenyerlerini gezenlerin en çok Alanya Kalesi’ni ziyaret ettikleri, Aspendos ve Phaselis’in onu izledikleri görülüyor. Olimpos, yine yabancı ziyaretçilerin en çok gittikleri ören yeri. Patara ve Side Tiyatrosu da en çok ziyaret edilenler arasında.

Bu emsalsiz tarih ve kültür varlıklar, daha çok yerli ve yabancı ziyaretçi ile paylaşılmalı ve onları korumaya, iyileştirmeye harcanmak üzere, daha çok hasılat sağlanmalı…Ama bunun için öncelikle bu değerlerin farkında olan ve duyarlılık gösteren yönetimlere ihtiyaç var.

 


Written by Mustafa Sönmez