Mustafa Sönmez

Küçükken harçlıksız kalınca teneke kumbaralarımızı kırar, yetmezse,  yastık içi, döşeme altı , her nereye tıkıştırmışsak, son kuruşumuza ulaşmaya çalışırdık. Türkiye’de cari açığın 11 ayda 70 milyar dolara varmasıyla da böyle şeyler yaşanmaya başlandı. Merkez Bankası verilerine göre, açığı finanse etmek için, yabancı kaynak girişi yetmemiş ve yerliler,  yurt dışındaki çoğu mevduat olmak üzere, birikimlerini getirmiş, özel kasalardaki, yastık altındaki dolarlarını kullanmış görünüyorlar. 2010’un aynı dönemine göre yüzde 78 artan döviz açığı yıl sonunda 76 milyar doları bulmuş olmalı. Ekonomi 2011’de yüzde 8 dolayında büyüdü ise (Mart’ta açıklanacak) cari açığın milli gelire oranı yüzde 9,8 dolayında gerçekleşmiş olacak ve Türkiye, bu açıdan gerçekten de “dünya rekortmeni” ilan edilecek!…

Züğürt tesellisi arayanlar, “Cari açık azalıyor” manşetleri attılar. Ekonomik büyüme  küçük de olsa tempo kaybetmeye başladı. Haliyle, küçülme, ithalatın temposunu düşürüyor  ve cari açık, miktar olarak da milli gelire oran olarak da “tek hane”ye doğru geriliyor. Ama, bu, sanıldığı kadar hızlı olmuyor. İhracatın ithalata aşırı bağımlılığı nedeniyle, açık da hemen daralmıyor.  Bunun kadar önemli olan, döviz açığının hangi kaynaklardan finanse edildiği ve orada gerçekleşen niteliksel değişimler.

Kaynak:TCMB Ödemeler Dengesi veri tabanı

Yabancı sermaye girişi geçen yılın girişini ancak 1,7 milyar dolar aşabildi ve 48,7 milyar dolar oldu. 70 milyar doları geçen cari açığı karşılamaktan çok uzak olan bu girişin eksiğini  tamamlayan ne oldu? Eksiği, yerli sermayenin ülkeye dönüşü gidermeye çalıştı.   Bu yıl, “kumbaraların kırılmaya başladığı”nı yani, yerlilerce  dışarıdaki bankalarda tutulan mevduatların, yastık altı dövizlerin yurda getirildiğini, ortaya çıkarıldığını görüyoruz. Yerli sermayenin özellikle mevduat ağırlıklı birikimlerinden 15 milyar doları getirdiği, geçen yıl ise bu “dönüş”ün  1,6 milyar dolarda kaldığı görülüyor. Cari açık öte tarafta “zulaları” da boşalttı. “Net Hata- Noksan” olarak bilinen kayıt dışı sermaye de bu yıl yüzde 219 artarak 13 milyar dolara çıktı. Böylece cari açığın finansmanında çoğu yerli sermayedarlara ait 28 milyar doların sahne alması etkili oldu. Bu, cari açığın yüzde 40’ının bu kaynakla kapatılması demek.  2010’un aynı döneminde bu iki kanaldan giriş, açığın sadece yüzde 5’ini karşılamıştı.  

Durum böyle olunca, toplam sermaye girişi, 2010’da cari açığı karşılayıp  döviz  rezervini 13 milyar dolar artırırken, bu yıl rezerv artışı yüzde 52 azalarak 6,3 milyar dolarda kaldı.  

***

Yabancı sermayenin kimyasına gelince…Gerçekleşen yabancı sermaye girişinin bu yıl 12 milyar doları doğrudan yabancı sermaye. Bu, geçen yıl 7 milyar dolardı. Giriş, görece iyi, ama toplam yabancı sermayede payı sadece yüzde 25. Sıcak para ise borsadan çıktı, devlet tahvillerine yöneldi, toplamdaki payı da yaklaşık 16 milyar dolar ile üçte birlik boyuta ulaştı.  Yabancı kaynak girişinin 21 milyar doları dış borçlanma ile gerçekleştirilmiş görünüyor. Bu, dış borç stokunu artırıcı bir giriş. Bununla Türkiye’nin dış borç stokunun 2011 sonunda 325 milyar dolar olarak gerçekleştiğini tahmin ediyoruz.

Özetle, 11 ayda 28 milyar doları bulan yurda dönmüş sermaye ve kayıt dışı  döviz arzı olmasaydı, her halde ekonomi  yüzde 8 dolayında büyüyemez, dolar kuru da kolay kolay, yılı 1.67 TL ortalama ile kapatamazdı.

Bu gelişmelerle, yabancı girişinin azaldığı, eldeki  yerli barutun da hızla tüketildiği ve daralmanın kaçınılmaz olacağı söylenebilir.

Written by Mustafa Sönmez