Akılsız dövizle borçlanmaya iki kat faiz! (Al Monitor, Ağustos 10, 2021)
AKP rejiminin dışarıdan değil, yurtiçinden TL yerine döviz ve altınla borçlanması, kamuya ağır bir faiz…
Mustafa Sönmez
Bu seçim konjonktürünün ortaya çıkardığı en önemli şeylerden biri Kürt sorununun çözümüne yaklaşmada önemli bir ufka varılmış olması. Son günlerde Güneydoğu illerinin AKP’ye kepenk kapatıp CHP’ye kepenk açmasında ifadesini bulan değişimin ardında, Kürt siyasetinin sorunu çözmede CHP’yi daha samimi bulması, CHP’nin de konu ile ilgili önemli bir üretkenliğe ulaşması yatıyor.
Bu konuda AKP’nin, 2009’da “açılım” adı altında başlattığı süreç fiyaskoyla sonuçlandı. Bu kaçınılmazdı. Çünkü Kürt sorununa yaklaşım samimi bir demokratikleşme, adil paylaşım ve empati gerektiriyor. Bunlar ise AKP’de yok.
AKP, daha çok kendi reel politik çıkarları açısından yaklaştığı Kürt sorununu, kısa sürede inkarcılığa götürdü.
***
Bugün CHP’nin samimiyetle istediği yüzde 10’luk seçim barajının indirilmesi, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması, kültürel taleplere çözüm üretilmesi gibi noktalarda AKP, hep yan çizdi ve hızla militer-milliyetçi bir çizgiye kaydı.
Kürt siyasetinin, AKP’nin bu samimiyetsiz Kürt politikasına uyanması epeyi zaman aldı. Ciddi vakit kaybı, can kaybı yaşandı. Bu acı bedelde, Kürt siyasetinin sözüne pek itibar ettiği sol şarlatanların da vebali az değil. Evetçi ve “Yetmez ama Evet”çi zevat, AKP açılımını yere göğe sığdıramazken Kürt siyasetini de AKP’ye yanaştırmada çok gayretkeşti. Bu sol şarlatanların fırıldaklar gibi, esen rüzgara göre, CHP’ye dümen kıracaklarından söz etmiştim. Dediğim, çıkıyor…
***
AKP samimiyetsizliğine geç uyansa da Kürt siyaseti, seçim konjonktürüne daha gerçekçi, daha inandırıcı ve doğru müttefik seçimiyle başladı. 12 Haziran seçimlerine Türkiye sosyalistlerinin önemli bir kısmı ile “Blok” oluşturarak girmesi, Kürt milliyetçiliği çizgisinden biraz daha sol-sosyalist çizgiye yanaşması, bir bölge siyaseti olmaktan çıkıp Türkiye partisi gibi davranmaya başlaması, Kürt siyasetinin, onun temsilcisi BDP’nin olumlanacak yönlerinden. Bununla kapmayıp Blok programına, hem ülke genelinde demokratikleşmeye, yerel büyümeye ve adil paylaşıma, hem de Kürt sorununun çözümüne kapı aralayacak, demokratik özerklik ya da yerel özerklik nosyonlarını yüklemesi oldukça önemli.
***
Kürt siyasetinin sorun çözmede olumlu adımlarına CHP’nin yenilediği Kürt politikasının eşlik etmesi çok daha önemli. CHP’de Kılıçdaroğlu, Kürt siyasetinin önemli simalarından birini, Sezgin Tanrıkulu’nu Başkan yardımcılarından biri yapmakla çok önemli bir adım attı. Dahası, beklenen bir başka şeyde samimi davrandı; seçim barajının düşürülmesini istedi ve aynı zamanda faili meçhul cinayetlerin soruşturulması için “Hakikatler Komisyonu” kurulmasını talep etti. Van’da bölge ile ilgili bir atölye çalışması yaptı, Doğu- Güneydoğu Anadolu ile ilgili bir rapor hazırladı vb…Bütün bunlar, Kılıçdaroğlu Başkanlığındaki CHP’de güçlü bir imaj ve samimiyet algısı yarattı. Bunların üstüne CHP’nin Avrupa Yerel Yönetim Şartı ile ilgili, “Konulan çekinceleri kaldıracağız” vaadi çok önemli. Bu yaklaşımın, Kürt siyasetinin, sadece bölge için değil, tüm Türkiye için demokratik özerklik projesiyle çakışan yanları vardır ve bu çakışma temeli üstüne tuğlalar sağlam biçimde örülmeye başlanırsa, buradan önemli yerlere varılabilir.
***
Avrupa yerel şartının öngördükleri ile demokratik özerklik modeli, masaya yatırılıp tartışmaya değer bir alan yaratmıştır. Bu ortak zeminin üstüne tuğlaların dizilmesi için, üzerinde anlaşılan şeylerin açıkça ifade edilmesi gerekir. Çözümün üniter devlet içinde olacağı ifade edilerek “bölünme paranoyaları” ya da sabotajlar, oyunbozanlıklar baştan bertaraf edilmelidir. Çözümün sadece Güneydoğu’nun değil, tüm Türkiye’nin demokratikleşmesi, yerel demokrasinin güçlendirilmesi, kamu kaynaklarının büyütülüp adil paylaştırılması hedeflerine dönük olduğu üstünde mutabakata varılmalıdır.
Ve yine çözümün, Kürtlerin kültürel taleplerine çözüm üretecek boyutlar içereceği, Güneydoğu’nun özel sorunlarına alt çözümler üretecek kapasitede olacağı taahhüdüyle işe başlanmalıdır. Bu noktada, hem Kürt siyasetinin, genelde sol-sosyalist unsurların, hem de CHP’nin üretici, yaratıcı, çözüm kapasitesini genişletici duruşlar içinde olmaları, en azından seçim konjonktüründe çok önemlidir. Devamında, üretken bir beyin fırtınası ile üst başlıkların altının doldurulması için bir zihinsel işbirliği gerekiyor. Bunun hazırlıkları şimdiden yapılırsa Kürt sorunu, bugüne kadar olmadığı kadar çözüme gerçek anlamda yaklaşabilir. Bu şansı bu kez tepmemeli, tepilmesine izin verilmemelidir.