Yabancıya 10 yılda 109 milyar $…
Türkiye kapitalizmi yıllardır dış kaynakla, yani yabancı sermaye ile büyüyor. Yabancı sermaye geldikçe ekonomi genişliyor,…
AKP rejimini dört bir yandan sıkıştıran basınç, RTE’yi zorluyor ve son günlerde iki cepheden nefes penceresi açmaya çabalıyor. Abandone olmamak için iki ringde boks maçı yapan boksör gibi…Bir ringde Kürt siyasetinin basıncına karşı koymaya, ötekinde koalisyon ortağı F.Gülen Cemaatine sağlı sollu yumruk sallama gayretinde…
BARZANİ İLE DANS…
RTE, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetim (IKBY) Başkanı Mesut Barzani ile Başkent Ankara’da değil, Diyarbakır(Amed)’da buluşuyor. Türkiye’ye uzun yıllardır ayak basmayan ve PKK ile arası şeker renk olan Siverekli sanatçı Şivan Pervver’in buluşmaya “renk katması” şovun bir başka ayağı.
RTE-Barzani buluşması, hem de Diyarbakır’da, neyin nesi? Bu yakınlaşma kime gözdağı? Tabii ki PKK’ye, yeni Türkiye Kürt siyasetine ve onun müttefikleri Suriye’deki PYD’ye, hatta Barzani’nin rakibi Talabani’nin KYD’sine. Bu kesim, 4 parçadaki Kürt hareketleri içinde sola daha yakın duran ve geneldeki Kürt siyasetine hakim olma kapasitesi daha büyük bir blok. Bu durum, Barzani’yi endişelendiriyor.
Irak Kürdistan’ında petrol odaklı kapitalizm geliştikçe, Kürt nüfus arasında sınıfsal ayrışma, gelir farklılıkları arttıkça, Barzani’nin ayrıcalığı iyice ortaya çıkıyor. Demokratikleşmeden uzak sağ siyasete daha yatkın KDP, kendisine bölgede müttefik olarak AKP rejimini görüyor. Zaten, ihtiyacı olan mal ve hizmeti genellikle Türkiye’den sağlıyor. Dış ticaret istatistiklerinde birinci sıradaki Almanya’ya olan ihracatı geçmek üzere olan Irak ihracatı, aslında Irak Kürdistan’ına yapılan ihracat. Bölgede gelişen kapitalizmde, Türk firmalarının petrol ve inşaat odaklı yatırımları önde gidiyor…O nedenle Barzani, hem geleceğini garantiye almak hem de Kürt coğrafyasında kendisine en büyük rakip olarak gördüğü Öcalan’a karşı, RTE’ye her fırsatta daha da yaklaşıyor.
SINIFSAL…
RTE ise Barzani ile fotoğraf çektirerek el altından PKK’ya sopa gösteriyor, yaklaşan yerel seçimlerde Kürt siyasetine alan kaybettirmek için Barzani’yi bir seçenek olarak kullanmayı düşünüyor. Bir süre önce Kemal Burkay’ı Türkiye’ye getirerek de bunu yapmak istemiş ama oyun tutmamıştı. Şimdi aynı hedefe ulaşmak için Barzani’yi deniyor.
Kürt siyaseti (PKK) bu oyunu uzaktan ve dişlerini gıcırtarak izliyor. Barzani’yi PYD’yi çelmelemekle eleştiriyor. Barzani, PYD için Esad’ın adamları ifadesini kullanarak RTE’ye jest yapıyor. Büyük Kürt fotoğrafındaki bu ayrışma, Kürt siyasetindeki “ulusalcılığın” da iflası aynı zamanda. Bölgede kapitalistleşme geliştikçe sınıfsal ayrışma, ulus öğesinin önüne geçiyor ve ulus ortak şapkası çıkarılıp sınıf şapkası ile saflar belirleniyor. Doğrusu ve hayırlısı da bu…
İKİNCİ RİNG…
RTE, bugünlerde bir başka ringde kadim koalisyon ortağı F.Gülen cemaati ile kapışıyor. Malum; Cemaat kaç zamandır rejimi birlikte inşa etmelerine karşın, iktidarın kendileriyle yeterince paylaşılmadığından yakınıyor. Bunu medyadaki gazete ve televizyonları ile dile getiren Cemaatin, RTE’nin kanadı altında tuttuğu MİT’e geçen yıl tehlikeli salvolar yaptığı hatırlarda. İki taraf da hep karın boşluğunu kolluyorlar ringde ve sürekli birbirlerine karşı gard alıyorlar.
RTE’nin karşı tarafı zayıflatmak için son hamlesi, dersanelerin kapatılması…Dersaneler üstünden hem parasal birikim sağlayan hem de genç kadrolar yetiştiren, bunları Emniyet,Yargı gibi önemli organlara yerleştiren Cemaat için bu hamle, fideliğin kurutulması demek ve günlerdir sert bir kampanya yürütülüyor bu operasyona karşı. Bir yandan da yaklaşan seçim maratonunda AKP ile yolların ayrılabileceğinin tehditi savruluyor. En son Cemaat’in sesi olarak bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı , “hizmet”in doğrudan bir parti kurma niyeti olmadığını belirtmekle beraber, aba altından şu sopayı göstermeyi ihmal etmiyordu; “ Câmia’nın bir “parti kurmayacağı ve herhangi bir partiye angaje olmayacağı” ilkesi ile Hizmete gönül vermiş kişilerin bireysel tercihleriyle aktif siyaset yapabileceği konuları birbirine karıştırılmamalıdır”…Bunun, “Cemaat partiye dönüşmez ama Cemaatçiler parti kurabilir ya da ittifaklara girebilir” şeklinde tefsiri hiç de yanlış olmayacaktır.
Bu tehdit RTE’nin kafasında sallanırken RTE boş kalır mı? Cemaat’in can damarı dersanelerin kapatılacağı ile ilgili tasarı Milli Eğitim Bakanı’nın önüne sürüldü. Buna da hemen karşı kampanya başlattı Cemaat .
MÜTTEFİKLER
Cemaat kampanyaya AKP’nin içinden ve muhalefetten destek arıyor. Zaman’a yapılan açıklamalarda Meclis Başkanı Cemil Çiçek, “Dershaneler ihtiyaçtan doğdu, ihtiyaç bitmediyse sıkıntı çıkar, ister devletin ister gönüllülerin yaptığı bu dershaneler terör, alkol, uyuşturucu sorununa olumlu tesir ediyorsa bunları desteklemek lazım” derken CHP’li Erdoğan Toprak, “..dershaneleri kapatmak popülizmdir. Ailelerimiz, o dershanelerle eğitim farkını kapatıp üniversite imtihanlarında çocuklarına biraz sans tanımak istiyorlar. Kimsenin bu sansı gençlerimizin elinden alma hakkı yoktur” diyerek cemaat’e omuz veriyordu. MHP’den Zuhal Topçu da, “Eğitimin bu kadar sorunu varken onlarla uğraşmak yerine, onlara çözüm üretmek yerine dershanelerin gündeme alınmasını samimiyetsizlik olarak görüyoruz” diyerek ittifaka katılıyordu.
MİT’E ZEYTİN DALI
Bu arada Cemaat, geri adım atma esnekliğini de gösteriyor ve MİT’e zeytin dalı uzatması dikkatlerden kaçmıyordu; Samanyolu Haber’de yayınlanan bir haberde, Fidan’a şu övgüler diziliyordu;. “ Irak ile ilişkilerin düzelmesi ve Irak Kürdistan bölgesel yönetiminin sürece dahil edilmesiyle ilgili önemli adımların atılmasında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın rolü dikkat çekiyor.
Çözüm süreci başta olmak üzere Suriye, Mısır gibi birçok alanda hükümetin politikasının uygulanmasında büyük rol sahibi olan Fidan’ın sürecin kesintisiz devam etmesi için yürüttüğü mekik diplomasisi önemli görülüyor.
Gerek terörün sona ermesi için ortaya konulan çaba gerekse Irak ile ilişkilerin kazandığı yeni seyirde Fidan’ın rolü Türkiye için kazanç olarak değerlendiriliyor.”…
İki ringdeki maçın nasıl seyredeceği ve sonucu elbette merak konusu…