JOHANNESBURG
Güney Afrika’da ilk özgür seçimlerin yapıldığı 1994’ten sonraki döneme Demokrasi Sonrası, öncesine de ‘Apartheid – Irkçı, Ayrımcı Dönem’ deniliyor. Yakında 20 yılını tamamlayacak demokrasi döneminde büyük dönüşümler yaşandığına inananlar da var; çok yavaşız, çok az şeyi değiştirebildik, diyenler de… Yirmi yıldır siyahların mağduriyetine son verip, onların demokrasi, iş – aş beklentilerine cevap bulmaya çalışan, yeni bir ülke kurmaya çabalayan bir siyaset var iktidarda. Gençler arasında işsizlik yüzde 40,  genelde yüzde 25… En büyük sorun bunlar. 1990’lar ve 2000’ler ‘Neoliberalizm’in dünyada yükseldiği yıllar. Böyle bir dönemde iktidara gelen Afrika Ulusal Konseyi ANC, radikal dönüşümleri göze alamamış. Eski rejimin ekonomi politikalarına ‘sosyal boyut’ getirmeye çalışmış ama açık o kadar büyük, beklentiler o kadar yüksek ki, henüz genel bir memnuniyet yakalanamamış.

GÖSTERGELER
G. Afrika, kıtanın en gelişkini. 51 milyonu nüfusu ve yıllık 600 milyar dolara yakın milli geliri var. Kişi başına gelirde Türkiye’nin biraz altında;  “5’e 4” boyutta. 2012 kişi başına geliri ‘11,5 bin dolar’ olarak istatistiklere girmiş. Tarım, kurak G. Afrika için çok arkada kalmış bir sektör. Nüfusun ancak yüzde 9’u tarımla meşgul, milli gelirdeki payı da yüzde 3’ü bulmuyor. Esas gelir; madencilik ağırlıklı sanayi ve hizmet sektöründen. Ancak, ülkede işsizlik yüksek, gelir uçurumu müthiş, büyüme ihtiyacı çok yüksek. Büyüme oranı yıllık büyüme yüzde 3-4 dolayında. 2009 krizinde yüzde 1,5 küçülme yaşandıktan sonra, izleyen yıllarda yıllık yüzde 3 dolayında büyüme görülmüş.

DIŞ KAYNAĞA MUHTAÇ
G. Afrika da, tıpkı Türkiye gibi, iç tasarrufları düşük bir ülke. Irkçı Yönetim siyahlara girişim özgürlüğü tanımadığı için, bir orta sınıf da oluşmamış. Demokrasi döneminde ise yeterli gelişme sağlanamamış. O nedenle, küçük girişimcinin gelişimi teşvik ediliyor, ayrıca dış kaynak kullanımına çok ihtiyaç var. Bunu gerçekleştirebilmek için de, dış sermayeyi çekecek çabalar içindeler. Özelleştirmeler bunun yollarından biri. 1996 yılında, iktidardaki ANC Hükümeti özelleştirme ve liberalleşmeyi ülkenin resmi ve kalıcı politikası olarak belirlemiş. ‘Demiryolları ve Limanlar İdaresi’nin özelleştirilmesi en önemli hamle olmuş. Ardından, 2005 yılı Temmuz ayında Devlet Başkanı Thabo Mbeki tarafından ‘Güney Afrika Hızlandırılmış ve Paylaşılmış Büyüme Girişimi’ (Accelerated and Shared Growth Initiative for South Africa – AsgiSA) olarak adlandırılan bir program uygulamaya konulmuş ve kamu kuruluşları özelleştirmeye tabi tutulmuş. Yine de, masada satılacak önemli kamu varlıkları alıcı bekliyor.
G.Afrika da Türkiye gibi, yabancı kaynağın ‘doğrudan yabancı sermaye’ olanından çok, sıcak para ve borç biçiminde geleni ile idare etmeye çalışıyor. Johannesburg’da ziyaret ettigimiz borsanın yöneticileri sermaye çıkışından endişeli. Johannesburg borsasının yıllık iş hacmi 1,3 trilyon dolar olarak ölçülüyor. Borsadaki yabancılar sıcak paralarını, bizde olduğu gibi ‘hisse senedi’ ve ‘devlet kağıtları’na yatırıyorlar. G. Afrika bütçesi, yıllık yüzde 5’e yakın bütçe açığı veriyor. Hedef: bu açığı daha da düşürmek, böylece dış yatırımcıya güven vermek. Mali disiplin hedefi; harcamaları azaltmayı, özelleştirmelerle gelirleri artırmayı öngörüyor.

BRICS ÜYESİ
G. Afrika, 2010’dan bu yana BRICS (Brasil, Russia, India, China, South Africa – Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika Cumhuriyeti) kulübüne katıldı. Özellikle Çin, G. Afrika madenlerinin önde gelen alıcısı. Şimdiden, hem ihracatta hem ithalatta Çin’i, G.Afrika’nın baş partneri olarak görmek mümkün. Afrika kıtasındaki bazı ülkelerle gümrük birliği anlaşması olan, ayrıca ABD ve Brezilya ile çeşitli ticari anlaşmaları bulunan G.Afrika için BRICS yeni bir ufuk, bir çıpa. Bu yükselen bloğa üyelikle beraber, ihtiyaç duyduğu dış yatırımları artırmayı, ekonomisini büyütmeyi ve dış ticaretini geliştirerek cari açığını daraltmayı umuyor. Bunlara bağlı olarak da; işsizliği azaltmak, yoksulluk sınırı altındaki yüzde 32’lik nüfusu da işe-aşa kavuşturmayı umuyor G. Afrika…

MADENLER
Güney Afrika ekonomisi deyince, maden zenginliği geliyor akla. Dünya manganez cevheri kaynaklarının yüzde 80’i, krom kaynaklarının yüzde 68’i, platin grubu metallerinin yüzde 56’sı ve altın rezervlerinin yüzde 35’i Güney Afrika’da. Dünyanın en büyük ikinci altın ve en büyük platin ve krom üreticisi olan Güney Afrika’nın altın ihracatının toplam ihracattaki payı, 1980’lerdeki yüzde 50 seviyelerine göre bugün azalmış olsa da, hala önemli. Güney Afrika maden ocaklarının, bugün dünyadaki en ileri ‘derin madencilik! teknolojisine sahip olmasına karşın, bu ocaklar giderek daha az verimli çalışıyor ve sık sık grevler yaşanıyor.
İşçiler gidişattan şikayetçi… Grevler, sanayide ve hizmet dallarında da var. Bakalım nereye gidecek?..

 

Written by Mustafa Sönmez