Bowing to Erdogan’s pressure, Turkish Central Bank makes risky rate cut (September 23, Al Monitor)
Heeding President Recep Tayyip Erdogan’s politically driven pressure for lower interest rates, Turkey’s Central Bank…
Mustafa Sönmez
19.04.2010, Pazartesi
Türkiye’de iki şey net olarak bilinmez, sisler altındadır. Bunlardan birincisi askeri harcamalardır. Askeri harcamalara ilişkin genel bütçede bir rakam vardır ama kimse harcamaların o rakamdan ibaret olduğuna inanmaz. Özellikle uluslar arası denetimlerden, yaptırımlardan ve stratejik kaygılarla bu konuda şeffaflıktan uzak bir tutum , bir gelenektir. Askeri harcamaların bir kısmı da, bir takım fonlar, vakıflar, müsteşarlık bütçeleri içinde kamufle edilir.Dolayısıyla silah-külaha ne kadar para harcadığımız pek bilinmez.
İkinci kapalılık medyadadır. Askeri harcamalara benzeyen medya harcamalarında da hangi grubun, medya yatırımlarına ne para ayırdığı pek bilinmez. Orada da sis perdesi arkasında yürütülür işler. Mesela çıktığından bu yana tiraj lideri geçinen Zaman gazetesinin 700-800 bin satışının tezgah satışı olmadığı, cemaat üyelerine bedava dağıtıldığı iddia edilir,Onlar da aksini iddia ederler. Medya sahipliği sisler arkasındadır. Özellikle AKP yandaşı medya için bu böyledir. Taraf gazetesinin finansmanı ve para kaynakları kocaman bir soru işaretidir filan…Ama bilenen bir gerçek şudur; Medya bir endüstri gibi durmakla birlikte, ekonominin diğer sektörlerinde geçerli arz-talep, kar-zarar yasaları medyada işlemez. Medyanın daha çok, harcama bütçesi vardır ve bütçeyi idareli kullanmak, giderleri mümkün olduğu kadar reklam geliri ve satış geliri ile daraltmaktır hedef. Ama, -birkaç istisna dışında- medyadan para kazanılmaz, para harcanır medyada. O harcamanın getirisi, medya dışından devşirilir. Nasıl? Diğer şirketlere dışsal ekonomi, sahip gruba güç birikimi, gruba ve angaje olduğu partiye politik ve ideolojik üstünlük sağlama biçiminde. Peki bunlar için yine de ne kadar harcama yapılır? Bu da bilinmez. Farkındaysanız, ne kamu ne özel sektörde “medya” diye bir sektör tanımı ve ona ilişkin bir “sektör analiz raporu” yoktur. Çünkü, bilinmezliklerle dolu, şaibeli, karanlık bir alandır medya sektörü. Yine de medya silahlanmasının kime , neye mal olduğunu biraz anlayabilmek amacıyla, İMKB’ye kote olduğu için datalar açıklayan Doğan Grubu verilerini kullanarak bir deneme yapmaya çalışalım.
Bilindiği gibi, DYH, yani Doğan Yayın Holding, hem yazılı hem görsel-işitsel medyanın hakimi. Her ne kadar Erdoğan’ın hışmına uğrayıp hırpalansa da Doğan, bu sektörün en büyüğü. Medyaya sonradan giren, ama medyanın dışsal ekonomisinden ziyadesiyle faydalanıp bunu büyümesine tahvil eden Aydın Doğan’ın grubunda, esas gelir enerjiden yani Petrol Ofisi’nden geliyor (yüzde 74).
Grup satışlarında, medya, yüzde 23-24 paya sahip. Anlıyoruz ki, 2009 krizinde grup, yüzde 17 satış kaybına uğramış. Bu, yüzde 7 reel küçülme demektir ki az değil. Medya kısmında yüzde 15 satış düşüşü olmuş ve grup, geçen yıl 324 milyon TL zarar etmişken bu yıl da 343 milyon TL zarar etmiş. Yani zararlar yüzde 6 artmış. Ekonominin genelinde yüzde 5’e yakın daralma yaşandığı, TL bazında reklam harcamalarının yüzde 14 (dolar bazında yüzde 30) azaldığı hatırlanırsa, Doğan’ın bu yılın medya zararlarının bu boyutlarda olması anlaşılır bir şey.
Doğan Grubu, Türkiye’nin toplam reklam gelirlerinin yüzde 43’ünü topladığı, ve yazılı medya, yani satılan gazete –dergi satışlarından yüzde 35 pay sahibi olduğu iddiasında. Bu kadar sektöre hakim ve etkin çalışan bir grubun iki yıldır 670 milyon TL’ye yakın zarar ettiğini anlıyoruz. Doğan’ın zararları böyle ise, varın diğer grupların halini siz düşünün…
***
Mesela, acaba Fethullah cemaati gazetesi Zaman, Samanyolu, Mehtap TV, ve grup bünyesindeki medyalar ne kadar zarar yazıyordur ve açık nereden kapatılıyordur? Mesela, Ahmet Çalık’ın, Sabah-ATV’si ne kadar zarar yazıyordur ve Erdoğan’ın damadının yönettiği bu holding, milyonlarca liralık açığı, acaba kayınpederden mi tahsil ediyordur?
Mesela, Yeni Şafak ve kanalı TVNET’in zararı nedir ? Telefon dinlemelerinden anlaşıldığına göre, sahip Albayrak, Halk Bankası ilanları ve Basın İlan Kurumu’nu sıkıştırarak aldığı resmi ilan gelirleri ile açıkların ne kadarını kapatmış olabilir? Mesela Koza-İpek’in altın madenleri Kanaltürk-Bugün gazete, TV zararlarına yetiyor mudur? Star-24 grubunun açıklarını hangi parayla kapatıyor Ethem Sancak? Yoksa Hoca Efendi çıkma mı yapıyordur ? Taraf gazetesi, bu yoklukta nasıl 25 kuruşa düşürdü fiyatları? Zararlar nasıl kapatılıyordur acaba ?
Sisler altında olan sadece TSK bütçesi değildir; yandaş medya kuvvetlerinin bütçesi de sır doludur…